ENŞECE DEVELERİ YAVAŞ SÜR. CAM ŞİŞELER KIRILMASIN.
Peygamberimiz (s.a.v.)'in vefatından iki ay öncedir. Veda haccı yolculuğundadır. Kadınların içinde bulunduğu kervan grubunun başında, Enşece isimli sesi güzel bir sahabi vardır. Yol boyunca Enşece bir ara şarkı -kaside- söylemeye başlar. Enşece'nin sesi son derece güzeldir. Enşece coştukça, develer de coşmaya başlarlar. Kasidenin ritmi ile develerin ritmi de coştukça coştu. Bir ara develerin üzerindeki kadınlar düşme tehlikesi geçirdiler. Bunu gören Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Enşece develeri yavaş sür. Cam şişeler kırılmasın."
Ne kadar zarif ne kadar, naif bir benzetme. Bir de bugüne dönün ve söylenen sizlere bakın.
Hangisi naif?
Hangisi...?
Kadınlar cam gibidir, şeffaf ve narin. Şimdi heryer kırık, dökük, gözü yaşlı, cam parçasıyla dolu.
Manevi zulüm...
Fiziken zulüm...
Kırdığınız cam parçaları size de zarar veriyor.
Kadın mutsuzsa toplumda herkes mutsuzdur. Allah'ın emanetine ihanet, zulüm edenler için bakın Hz.Ali (r.a) ne diyor
“Bir kadının gözleri; bir erkeğin zulmünden dolayı yaş dökerse melekler attığı her adımda o erkeğe lanet yağdırır.
Rabbim;
Yuvalara...
Gönüllere...
İslâm sevgisi, islâm güzelliği nasip etsin.
Kimsenin ağzının tadı...
yuvasının düzeni...
Bereket bozulmasın.
Rabbim;
yolunuzu...
sonunuzu...
kıymetinizi bilenlere çıkarsın inşallah.
Selam ve dua ile.
Zehra KINALI