Otobüste yanımda üniversite öğrencisi hanım hanımcık bir kardeşim oturuyordu.
50-55 yaşlarında bir bayan sert bir ses tonuyla eliyle genç kızı çekiştirip;
-"Belim ağrıyor. Sen kalk ben oturayım"dedi.
Küçük hanım:
-"Tabi teyzeciğim buyrun."
diyerek yerini bayana verdi.
Elinde kitapları, montu, market poşetleri ayakta biyerlere tutunmak isterken birden düştü. Poşetlerini ben aldım derken yolculuğu tamamladık.
Diyeceksiniz ki burda sorun ne?.
Burdaki sorun,
KARŞILIKLI SEVGİ VE SAYGIYI KAYBEDEŞİMİZ.
Bir arada yaşamak zorunda iken saygıda, sevgide, hoşgörüde paylaşamayasımız.
Belin ağrıyor yer istedin, olabilir.
Ah be annecim, ah be teyzecim yaaa, bir teşekkür et. Sadece bir TEŞEKKÜR EDERİM.
Çekiştirmek yerine kibarca tebessüm et.
Nezaketen kitaplarını tutmayı teklif et.
Allah razı olsun güzel kızım de genç nesli yücelt...
Biz, vermeden isteyen bir milletiz. Oysa saygı göster saygı gör.
Sevgi göster sevgi gör kuralı vardır. Birbirimizin gönül sarayına giriş kapısı gözler ve sözlerdir.
Kibir gömleğini bir kenara bırakıp sevgi, saygı, nezaket içinde olursak karşımızda fethedilemeyecek gönül kalmaz.
İyilik etme duygusunu sevdirsek, iyilik eden insanlar türer.
İyiliklerin karşılığı nankörlük, kabalık mecbursun gibi yaklaşımlar olursa hiç kimse iyilik etmek istemez.
İyilik edenlerin nesli tükenir.
Bu gençler bizim...
Onları şekillendiren bizleriz.
Topluma meslek adamı yetiştirirken önce insan olması gerektiğini saygıyı sevgiyi Allah Resulullah sevgisini öğretmemiz gerekir.
Önce büyükler olarak kendimizi yetiştirirsek çocuklarımız zaten bizi takip edecektir vesselam.
Sevgi ve saygılarımla.