Kuşu ölen bir çocuğu taziyeye giden bir peygamberin ümmetinden aksi ne beklenir? Coğrafya kaderse, karakteri bütün zorluklarına rağmen değiştirmek ve insan olmanın erdemine varmak ta insanın/biz müminlerin işi.
EY HACLISIYONIST, HiNDUIST!
Coğrafya kaderdir demin ya, Ibn Haldun Bu şartlara göre yaşayan insan, hayatını buna göre şekillendirirmiş. Dağ da, ova da ve deniz kenarında yasayan insanların karakterleri de buna göre şekillenirmiş. Peki, toplumların merhametsizliğinin sulu da coğrafya midir? Peygamberlerin ve ardından gelen kutlu izleyicilerin, veli insanların söyle bir geçip insani hiçlik kapısından geçirmişlikleri göz önüne alındığında, coğrafyanın kader oluşunun sınırları ile karşı karşıya kalıyoruz. İnsani aldatanın, komsusu aç iken tok yalanın bizden olmayacağı bir toplum; girmek zorunda kaldığın savaşta yaslı, kadın, çocuk, mabede dokunmadan sadece seninle savaşanlarla savasın emredildiği bir müminler topluluğunda zulmün esamesi okunur mu? Haksızlık yapılır mı? Merhametsizlikten eser olur mu? Kedisi ölen bir çocuğu taziyeye giden bir peygamberin ümmetinden aksi ne beklenir? Coğrafya kaderse, karakteri bütün zorluklarına rağmen değiştirmek ve insan olmanın erdemine varmak ta insanın/biz müminlerin işi. Niye bu, bizim için bir ölüm kalım meselesi. Haksızca bir insani öldürmek, bütün insanlığı öldürmekle es değer gören İslam’ın çocuklarının dünya maşeri vicdanını harekete geçirme zamanı gelmedi mi? Kabil'in, dolayısıyla şeytanın emrine amade olmuşluğun temsilcileri olan HaclıSiyonistler, Hindular ve niceleri ne zamana kadar insanlığı yok etmeye devam edecekler? Her şeyin sahibi biz olalım, her şey de biz söz sahibi olalım, her topluluğa demokrasi götüreceğiz deyip fakir ve mazlum toplumlara söken bu emperyalist duygulara ve canavarlıklara kim, ne zaman dur diyecek? Nasıl, Hz. Peygamber Is. a.v.) döneminden itibaren olduğu gibi, 1453'te zulüm sona erdi ise, yeni yeni yepyeni modern çağlarda da bu zulümler ne zaman sona erecek? Hinduların Rogenya/Myanmar/Arakan'da diri diri insan yaktığı ve katlettiği, Cinin Doğu Türkistan'da soydaşlarımıza ne büyük oyunlar oynayıp dinini/milliyetlerini nasıl yok ettiklerini, soylarını bozduklarını kuruttuklarını; nasıl nasıl Suriye hapishanelerinde on binlerce Müslüman kadının tecavüz ve işkenceye uğradığı, İsrail'in pis ve katil kirli ellerinde Filistin'in, Kudüs'ün nokta
Nokta elden çıkısı, hayvanlara yapılmayan işkence ve zulümlerin, sırf inandığı İçin yüz binlerce Müslümana yaptıkları, kitle imha silahları ile insanımızı nasıl yok ettiklerini, Rus Ayısının ve Amerikan Kartalının nasıl; birleşik Avrupa ile Hatırlayalım, Hollanda /Sırp Bosna Katliamları! İsrail ile, ince ince/ kıyım kıyım insanlığı nasıl yok ettiklerini... Görmek ve bir tiyatroda seyreder gibi seyretmek. Bir Müslüman için artık kabul edilmez durumda olduğu ve olmazsa olmaz bu zulümlerin sona ermesi gerektiği imanın sınırları içinde es değer bir hale gelmiştir. Evet, HactiSiyonist/Hindu katliamları, Cin Devlet Terörü ile bu imansızların vardığı merhametsizliğin boyutları bununla da sınırlı değil! Yaptıkları katliamları, bir de onaylıyorlar ve meşrulaştırıyorlar ya. Pişkinliğin vardığı son nokta bu. bir tarafa artık bunlar Kur’an’ın deyimiyle 'Belhüm Adardirter, aksi o mübarek hayvanlara hakaret olur! Tahrifata uğrattıkları dinlerinin gereği olarak düşündükleri ve gerçekleştirdikleri savaşlar, kaoslar mutlaka olmalı ki. Kıyamet Savaşları yaşanmalı ve büyük kurtarıcı mehdi gelmeli ve Hristiyanlığı kurtarmalı. Ok Yankı, Neocon efendi, kaos, savaş senin topraklarında geçsin. Dilemeyiz ama yüz binlerce insan ölsün, ezilsin, sömürülsün. Nasıl? Senden olmayana gösteremediğin merhamet sana gelir mi acaba? Sahi, Mesih Isa sana, biri suratına patlatırsa, öbür tarafını da çevir demişti ya! Ne zaman gelecek o günler, razı misin derbeder, batsın bu dünya, arabesk yaşamına? Yürü git. Hadi. Go Go! Zulmedenlerin yakın bir zamanda nasıl bir inkılapla yıkılacağını hep beraber göreceğiz, İnşallah. Ve üstad Erdem Beyazıt.' marş gibi okumaya devam edeceğiz: Elbet kıracağım bir gün bu ihanet kelepçesini Çün defterler açılıp hesaplar sorulduk ta Yetimin hakkı sorulukta yoksulun hakkı sorulukta Milletim omuz omuza verip Kıyama durulukta. Gündüzler nasıl beklerse gecenin bitmesini Sabırla söküyorum bu tarih gecesini.!