Hayatım boyunca en yakın arkadaşlarım kitaplarım oldular...
En zor, en mutlu, en mutsuz, en hüzünlü ve en yalnız zamanlarımda..
Onlar çat kapı kapılarını çaldığım arkadaşlarımdı ve kapı hemen açılırdı...
Gece saat 02.00’de gelinir mi diye sormaz, ayıplamazlardı.
Kitapların hepsi ayrı bir kimlikti. Kimisi romantik sadece aşktan konuşurduk, kimisi sosyologtu, kimisi ise psikolog...
Bazıları gezegenleri anlatırdı, kimisi ise eskileri tarihi. Bazısı ise lafı çok dolandırırdı, sanki anlaşılmamak için konuşurdu.Bende elimde sözlük ile giderdim yanına anlamak için.
Velhasıl hepsiyle arkadaşlığım ayrıydı konuştukları farklıydı...
Kitap arkadaşlarımla diyalogum hep bu yönde oldu.
Kitaplar samimi arkadaşlardır. Her zaman seni güleryüzle karşılarlar ama onlar hep kendi istediklerini konuşurdu ,ben de hep dinlerdim...
Hepsinin tek bir konuda fikri olurdu, her konuyu konuşmazlardı. Her konuda bilgi sahibi değillerdi, kimi sadece bilim konuşur, kimi ise felsefe, bazısı tarih yani hepsi kendi branşından konuşurdu..
Bütün bilgileri konuşabilen, bütün bilgilere sahip olan bir kitapla hiçkarşılaşmamıştım.
Ta ki,gerçek kitap gerçek dostla tanışana kadar ; KURAN!!!
Kur'an'la ilk tanıştığımda öğrendiğim ilk şey, seni sana anlatmasıydı, yüzüne çat çat diye tüm doğruları söylemesiydi.
Önce seni sana anlatır ve dener. Kaldırabilecek misin?
Dostluğun ilk kuralı doğruyu söylemektir.Tabi sarsılırsın çünkü alışkın değilsindir, sen başka kitapların sadece kendini konuşmasına alışkınsındır, hiç beni konuşmamıştık..
Kur'an önce sana seni anlatır. Buraya kadar geldin, eğitime ‘hazır mısın?’ der. Bir samimiyet testi yapar, gerçekten dediğin gibi samimi misin? yoksa değil misin...
Sıkı bir test, böyle insanın bildiği ve kendine bile söylemediği şeyleri yüzüne söylenmesi, sindirmesi. Biraz zor oluyor tabi.
Sonra eğer samimi isen seni öyle bir kucaklar, öyle bir sarar ki; ölene kadar sürecek bir dostluk başlar, aynı zamanda ciddi bir eğitim ve öğretim başlar..
Kur'anı her açtığında seni tanımlar, bilgiyi senin kalbine ve bilincine göre verir. Kuran canlıdır, amacı ise seni inşa etmektir.
Çok açık konuşur, o sonsuz bilginin içinde bilgiyi kana kana içmek istersin. Ama o sabırlıdır, azar azar verir. Çünkü her verdiği bilginin testinden geçeceğinden ilk başlar da haberin yoktur.
Öğrendim diye sevinirsin, sonra öyle bir mülakat içinde bulursun ki kendini, "öğrendin, hadi uygula bakalım" diye sorulur ve sende yavaş yavaş öğretmenini tanımaya başlarsın.
O güne kadar okuduğun hiç bir kitaba benzemediğini anlarsın. Senin en küçük çabana bile çok değer verir ve senin de değer verip vermediğini anlar..
SAMİMİYET, DÜRÜSTLÜK VE DEĞİŞİM en önem verdiği konulardır.
Kur'an her sayfasında başka konuşur, her okuduğun satırı bir daha okuduğun da başka birşey söyler. Ben burayı daha önce okumuştum ama nasıl göremedim dersin şaşırırsın. Sonsuz bir bilgi karşısında hayran olursun ve o bilgiyi hemen öğrenmek anlamak istersin ısrar eder sorarsın, ama o zamanı gelmediği için hemen söylemez; çok sabırlıdır...
Acele etme sindire sindire ‘OKU’ der. Ama insanoğlu acelecidir, hemen öğrenmek ister.
Israrla öğrenmek istediğin o konuyu sana hiç beklemediğin bir anda bir cümlesinde öyle birşey söyler ki şok olursun!Mutluluktan, sevinçten uyuyamazsın aynı zamanda sorumluluk bir o kadar büyüktür bunu anlarsın.
Her soruna cevap verir ve çözümünü söyler.
Her yanlış yaptığın da uyarır. Bazen öyle bir fırça yersin ki, resmen ödün patlar korkudan. Hemen uyursun çünkü bilirsin kabahâtını.
Kur'an'ın hitâbını duymak diye bir gerçek var. Sana özel konuşur, duyarsın ama bu duymak çok farklıdır. Bildiğimiz duymaya benzemez, görürsün ama bildiğimiz görmeye de benzemez!
RABBİN konuşur Kuran’da, seninle muhatap olur, seninle konuşan yüceler yücesi Rabbinin kelamıdır...
Hz. Muhammed’e verilen tek mucize KURAN ve bu mucizeye şahit olan bütün kardeşlerime selam olsun...
Bütün övgüler alemlerin RABBİ olarak biricik İLAHIMIZ RABBİMİZE AİTTİR.
İnsanın Kur'an ile ilişkisi bundan daha güzel anlatılamazdı kardeşim. Yüreğine, kalemine sağlık