NİMETE ŞÜKÜRSÜZLÜK MÜ
Ne ucuz yaşıyoruz ne kolay, bir de çok hızlı...
Her şey o kadar hızlı ilerliyor ki zamanla yarışıyoruz besbelli. Ama farkına bile varmadan kaybettiklerimizin.
Sermayesi tükenen bir buz satıcısı gibi, hayat eriyip gidiyor anlamadan.
Anlamak için ölmek mi gerekir sahiden?
“Ölmeden önce ölünüz” derken Allah Resulü(Allah’ın selamı onun ve tüm iman ailesinin üzerine olsun) ne demek istiyordu?
Allah, gerçek ölümden kaçanlara da demişti “Ölün!” diye ve sonra onlara lutfetmişti yeniden manevi bir temizlik dirilişiyle.
Bazen insan (manevi olarak) kendini öldürmeli ki uyanışıyla gelen taze filizlerin dirilişini fark etsin.
Düşünsenize, her insana Allah bu fırsatı veriyor, sen yeter ki fark et. İlla benim gibi gerçek ölümden kıl payı kurtulmak zorunda değilsiniz.
Her imtihanda mutlaka bir kolaylık kapısı lutfeden Rabbimizin işaretlerini iyi okuyabilirsek şayet, fıtratımıza dönüp salih amellerle bereketlendirdiğimiz ömrümüzün sonu nihayetsiz Cennet olacaktır.
Yaş aldıkça olgunlaşıyoruz, yaşlandıkça duygusal. İlk halimize, çocukluğumuza dönüyoruz sünnetullah gereği...
Peki bu süreçte ne kadar farkettik bize verilen buncaaa saymakla, denizler mürekkep olsa ağaçlar kalem, onlar tükenir ama Allah'ın hazinesi tükenmez olan nimetlerini yazmakla bitiremeyeceğimizi?
“O HALDE, RABBİNİZİN HANGİ NİMETLERİNİ YALANLIYORSUNUZ?”
İnsan eliyle dikilmesi mümkün olmayan nice sayısız ağaçların mimarı binbir çeşik kuşları, sincapları, karıncaları, solucanları; aynı toprakta yan yana dikilen ve her birinin lezzeti, vitamin degeri bambaşka olan domatesi, biberi, soğanı, tereyi, maydanozu, rokayı, dereotunu, patlıcanı, kabağı, salatalığı, (ki bunların hepsinin çeşitlerinin olduğunu da unutmamak gerek, acısı-tatlısı, kırmızısı-yeşili, moru, sarısı,....), yine aynı toprakta farklı mevsimlerde, bölgesine göre insanın ihtiyacına binaen yaratılan çeşit çeşit saymakla bitmeyen meyveler, sebzeler, bitkiler,...
MUHTEŞEMSİN ALLAH'IM!
“Şükrederseniz nimetimi artırırım" diyorsun, ŞÜKÜRLER OLSUN RABBİM.
Sayısız nimetlerine karşı nankörlük eden biz günahkar, aciz kullarını, yap(ma)tıklarımıza rağmen, BAĞIŞLAR VE CENNETİNE KOYAR MISIN?