Geçtiğimiz günlerde Yeni Şafak gazetesinin organize ettiği Şehit Mustafa Cambaz Fotoğraf yarışmasının 2. sinin ödül törenine iştirak ettim. Gazi meclisimizin başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş ve Ticaret Bakanımız Ömer Bolat’ın onurlandırdığı program katılımcılara duygu yüklü anlar yaşattı. Şehit oluncaya kadar yaşadığı süre içinde fotoğraf sanatı adına çok güzel işlere imza atan ve Yeni Şafak Gazetesi’nde fotoğrafçı olarak çalışan Mustafa Cambaz’ı da bu program vesile ile tanımış oldum. Birbirinden kıymetli kareleri ölümsüzleştiren özellikle Anadolu’daki camileri konu alan fotoğraf albümlerini bizlere kazandıran şehit Mustafa Cambaz’ı sizlere de tanıtmak adına bu yazıyı kaleme almış bulunuyorum.
Batı Trakya’dan anavatan Türkiye’ye uzanan Mustafa Cambaz’ın hayat hikayesi çok anlamlı izlerle dolu. 18 Kasım 1963 yılında Yunanistan’ın Gümilcine Menetler köyünde dünyaya gelen Mustafa Cambaz ilkokulu Gümülcine’de okumuştur. Batı Trakya Türkleri liderlerinden Dr. Sadık Ahmet Bey'in fikirlerinden etkilenerek Batı Trakya’da ve Yunanistan’daki Türklerin hak ve hukuklarını savunabilmek ideali ile Yunan politikalarına karşı idealist bir mücadele vermiştir. Gençlik yıllarını çok hareketli geçiren Mustafa Cambaz, "Yunan'a askerlik yapmam!" diyerek Gümülcine'deki köyünü terk edip asker kaçağı olarak İstanbul'a gelmiştir. Bir daha anne babasını göremeyecek olmasına rağmen her şeyi geride bırakarak geldiği Türkiye’de bundan sonraki hayatını devam ettirmiştir.
İstanbul’da Basın Yayın Yüksek Okulu Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’ne kaydolan Mustafa Cambaz buradan mezun olduktan sonra iş hayatına atılmıştır. Çeşitli dergilerde haber dosyaları hazırlayarak başladığı iş hayatına gazetelerde muhabirlik ve idarecilik yaparak devam etmiştir. Tam bir İstanbul aşığı olan Mustafa Cambaz Selçuklu ve Osmanlı mimarisi üzerine fotoğraf belgeleme çalışmaları yaparak bu alanda çok başarılı işlere imza atmıştır. Fotoğrafçılık alanında kendinden söz ettirmesini bilmiştir. Yeni Şafak gazetesinde foto muhabirliği yaptığı dönemde 2016 yılında Başbakanlık Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı tarafından “Türkiye Ulu Camileri’ adlı bir kitabı yayınlanmıştır. Şehadetinden 1 ay önce gerçekleştirdiği en büyük hayali olan bu kitabı Cumhuriyet tarihimizin de bir ilki olmuştur. Mustafa Cambaz için fotoğrafçılık alanında Türkiye’nin en büyük arşivine sahipti desek az bile ifade etmiş oluruz. Genel olarak da tarihi yapıları fotoğraflamış olan Mustafa Cambaz’ın şehadetine giden yol da gerçekten çok ibretliktir.
15 Temmuz hain darbe girişimi akşamı arkadaşlarıyla Çengelköy'de oturuyordu, evine döndüğünde oğlu Beylerbeyi'nde askerlerin yol kestiğini, bir şeyler olduğunu söylemiş bunu ilk önce çok ciddiye almamış ancak daha sonra televizyondan izledikleri üzerine işin ciddiyetini anlamıştır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın "Meydanlara inin" çağrısının hemen ardından sosyal medya hesabından “Kalkışmayı yapanlar kalktıkları gibi oturamamalı. Hatta hiç oturamamalı. Başkomutan Erdoğan’ın isteği ve emriyle sokağa çıkıyoruz” yazarak dışarı çıkmıştır.
Mustafa Cambaz, darbecilerin ele geçirmeye çalıştığı Çengelköy Polis Karakolu'nun önüne giderek yaşananların dehşetine bizzat şahitlik etmiştir. Darbeciler karakolu savunmaya gelen vatandaşların üzerine ateş açtığında o en ön saflarda yerini almıştı. Saklandığı duvarın yanından oğlunu telefonla arayarak şunlarını söylemiştir: “Asker karakolu bastı, halka ateş ediyorlar”. Yaşanan o anları oğlu Alpaslan şöyle nakletmektedir.
-Babam askerlerin halkın üzerine ateş ettiğini söylediğinde ben bu nasıl olur diye kavramaya çalışıyordum, o sırada arkadan silah sesleri gelmeye devam ediyordu. Babama "Sen neredesin?" dedim. "Duvarın dibindeyim" dedi. "Ani hareketler yapma" dedim. Onu tanıyan bilir. Ani hareketler yapmayı sever, fevridir. O sırada telefon aniden kesildi bir müddet sonra da bende tabi film koptu. Ben de dışarıya çıktım ancak dışarısı anlatılır gibi değildi. Askerler öyle bir yoğun ateş ediyorlardı ki, insanlar sağa sola koşuşturuyorlardı. İnsanlar vuruluyor, vurulanları taşıyorlar, her taşınana babam mı değil mi diye bakıyordum. Bütün çabalamalarına rağmen babamı bulamamıştım. Daha sonra öğrendiğimize göre, göğsüne saplanan iki G3 mermisi babam Mustafa Cambaz’ı bizden ayırmıştı.
17 Temmuz 2016 tarihinde Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tatbikat Camisi'nde cenaze namazı kılınan Mustafa Cambaz'ın naaşı Çengelköy Mezarlığına defnedilmiştir.
Tam bir İstanbul aşığı olan ve çok sevdiği Çengelköy'de ikamet eden Mustafa Cambaz’ın ebedi istiratgâhı da Çengelköy olmuştur. Geride bıraktığı 10 binlerce fotoğraf hatıralar arasında yerini almıştır. Bu hatıraları yad etmek adına Yeni Şafak gazetesi tarafından Şehit Mustafa Cambaz Fotoğraf yarışmaları düzenlenmektedir.