Namaz-V-
Müslümanlar için namazdan kaçış yok. Engel tanımaz bu ibadet. Hadislerle teyitli olan bu ibadet ayetlerle de sabittir. İnkarı küfürdür.
Allah'ın dinini yüceltmek ve düşmanlarını da zelil kılmak için küffarla kıyasıya girişilen bir savaşta bile bu ibadetin terki kabil değildir.
Bir Müslüman düşünün, Allah'ın dinini yüceltmek için savaşa girişiyor, canını ve malını ortaya koyuyor ancak namazı terk etmesi yine de mümkün olmuyor. Bu konuyla alakalı olarak: "Yeryüzünde sefere çıktığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur. (Özellikle de) İnkar edenlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır. İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını da (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup da gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar." (Nisa/101-102) buyurmaktadır. Bu iki ayet savaş esnasında, ölümün kol gezdiği bir esnada namazın kılınması gerektiğini bildirmekle kalmıyor nasıl kılınması gerektiğini de açıklığa kavuşturuyor aynı zamanda. Hiç bir Müslüman "Allah yolunda savaşıyorum, canımı ve malımı ortaya koydum diye namaz kılmama gerek yok. Yaptığım bu cihat yeterli." diyemez. Kafirlerle savaşı emreden Allah, savaş esnasında bu ibadeti ifa etmeyi isteyen de yine Allah.
Müslüman olmakla teslim olmuş biz insanlar için başka çıkış kapımız yok. Anlayacağımız lamı cimi yok bu işin. Savaşta olsak bile kılacağız bu ibadeti. Hasta olsak da yerine getireceğiz bu emri. İşimizin başında olsak da kılacağız, iş arıyor olsak da ifa edeceğiz. İşimizin verdiği imkanlara göre bu ibadeti yerine getirmeyeceğiz, bu ibadetin verdiği izne göre işlerimizi düzenleyeceğiz.
Peki kışın sıcacık, yazın da klimayla serinlettiği evinde oturduğu halde namazını terk eden bir insana ne diyebiliriz? Belki de bütün peygamberlerin gittiği o yüce ve eşsiz cenneti, namaz kılmaya üşenen bizler de istiyoruzdur.
Ahirette Müslümanlardan sorulacak ilk ibadetin namaz olduğunu şu hadisi şerif dile getirmekte. Bu hadis aslında namazın önemine de vurgu yapıyor: "Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet farzlarından bir şey noksan çıkarsa, Aziz ve Celil olan Rabb'i: 'Kulumun nafile namazları var mı, bakınız?' der. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir." (Tirmizi, Mevakit/188)
Zaman zaman soruyorum çevremdeki insanlara; "Yolculuğa çıkacaksınız. Bunun için bir bilet almanız gerekiyor. Otogarda bir otobüs firmasına vardınız. Bilet alacağınız vakit yapacağınız yolculuk ile ilgili soracağınız ilk soru ne olurdu?" diye soruyorum. Muhataplarımdan aldığım cevapları aşağıya sıralıyorum:
"Otobüsün kalkış saatini öğrenirim."
"Gideceğim yere varması gereken saati öğrenirim."
"Bilet fiyatını öğrenirim."
"Hangi koltukta seyahat edeceğimi öğrenirim."
"Yolculuk esnasında lazım olan konforu öğrenirim."
"Yanımda yolculuk yapacak kişiyi sorarım."
"Şoförün tecrübesini öğrenirim."
"Hangi yolu kullanacağını öğrenirim."
"Yolculuk yapacağım koltuğun cam kenarında mı koridor tarafında mı olduğuna dikkat ederim."
"Yapılacak ikramların kaliteli olup olmadığını öğrenirim." gibi cevaplar uzayıp gidiyor. Bu cevapları belki daha da çoğaltabiliriz. Çünkü her insan kendisi için önemli olan konulara dikkat eder. Bütün bu cevapları dinledikten sonra bana peki siz neye dikkat edersiniz diye cılız bir soru yöneltildiğinde; "Firmanın namaz vakitlerinde gösterdiği ihtimama dikkat ederim." diye cevaplarım. Çünkü benim için namaz, yolculuk esnasında karşılaşacağım tüm bu nedenlerden daha önemlidir. Otobüsü üstüme tapulasalar dahi kaçıracağım bir vakit namazı karşılayamayacağını şu hadisten öğreniyorum; "Sabah namazının iki rekatı, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır." (Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 96)
Yukarıda sayılan nedenler geçici bir durumun önem ve ehemmiyetine vurgu yaparken namaz ahirete giden yolculuğun olmazsa olmazıdır.
"Peki namaz yukarıda sıralanan önceliklerden daha öncelikli değil mi?" Namazın merkeze alınmadığı bir yolculuktan bir hayır gelmeyeceğini belirtmek zorunda değil miyiz?
Şimdi bu emirlerden bihaber olmak, namazı merkeze almadan dünya serüvenine devam ve revan olmak hatta bilmiyorum diyerek cehaletin zirvesinde yer almak bir Müslüman için hangi akıl karı olabilir?