SENSİZ GEÇEN ANNELER GÜNÜN KUTLU OLSUN.
Anne...
Sevgisi...
Şefkati...
Merhameti...
Aradan elli senede geçse gene aradığınız yegane iksirdir. Aradan geçen zaman ne kadar uzun olsada başınızı annenizin omzuna tıpkı çocukluğunuzda yasladığınız gibi yasladığınızda herşey bitmiştir.
Anne ve evlat tek vücuttur.
Anne aynı zamanda devasa bir öğretmen. Bitirdiği okul mu? İlk okul. Verdiği bilgi, eğitim, terbiye ise koca koca profların, eğitimcilerin, öğretmenlerin verdiği eğitimden kat ve kat daha üstün. Tıpkı Bediüzzaman'ın dediği gibi değil mi?
"Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden aldığım telkinat ve mânevî derslerdir. (Lemalar- 24. Lema) "
Site yazarımız Bülent ERTEKİN beyin yakın bir zamanda geçirmiş olduğu rahatsızlık ve altı günluk yoğun bakım ünitesinde geçirdiği günleri yazdığı makaleyi okuyunca gözlerim dolu dolu oldu. Eskiye taaa eskilere ANNEME GİTTİM.
Annem..
Yoğun bakım...
Ve biz...
Hiç siz hastanenin yoğun bakım odasında sevdiğinizi beklediniz mi?
Çaresizliğin penceresinde kıvranırken, bir yanda umuda sarılmanın insana verilmiş olan en büyük lütuf olduğunu öğrendiniz mi?
Gözyaşlarınızı dışa vuramamak tan dolayı yaşınızın boğazınızı nasıl yakıp kavurup aşağıya indiğini hissettiniz mi?
Koskoca bir yaşamın tükenişini seyrederken, çaresizce elini tuttuğunuz anneniz olduğunu düşündünüz mü hiç?
Yaşamın kıyısından, dik yamaçlı yokuşa tırmandığını gördüm annemin, uçurumun kenarında esen rüzgarlara bırakmış kendini, bir adım sonra düşecek gibi duruyor.
Ve o yoğun bakım odasında annemin elimi son kez sıktığını sonra kendini o rüzgara bırakıp gittiğini gördüm...
Sensiz geçen Anneler günün kutlu olsun.
Mekanın cennet olsun...
Anne...
Nesibe TÜKEL