Belediye başkanlığı için var gücüyle seçime giren tüm Belediye başkanlarına uyarımdır.
Belediye başkanı seçilebilmek için onlarca kelime üretenler, eğer ki o kelimeler içinde yalan vaatler veriyorlarsa vay onların haline. Allah kuran-ı kerim de Bakara suresi 10. Ayetinde açıkça belirtmiştir.
“Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır.”
Dünya malına meyletmiş para, şöhret, mal sevgisinden gözü hiçbir şey görmeyen sadece parti başkanının gözüne girmek için yalan dolan ne varsa insanları kandıranlar var ise aldatanlar sınıfına giriyor ve peygamber efendimizin bu hadisine kendisi muhatap oluyor.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem pazarda bir buğday sergisine uğradı. Elini buğday yığınının içine daldırdı, parmakları ıslandı. Bunun üzerine satıcıya:
- "Ey zâhîreci! Bu ıslaklık nedir?" buyurdu. Adam:
- Ey Allah'ın Resûlü! Yağmur ıslattı, dedi. Resûl-i Ekrem:
- "İnsanların görüp aldanmaması için o ıslak kısmı ekinin üstüne çıkarsaydın ya! Kim bizi aldatırsa, bizden değildir" buyurdu.
Müslim, Îmân 164
Aynı ıslak buğday misali, yapmayacaklarını veya yapamayacaklarını bile bile bir oy uğruna yapacağım diyorsa işte maalesef ki aldatan durumuna düşüyor. Peygamber efendimiz 1400 yıl önce açıkça vurgu yaparak tüm insanlığa bu sözünü haykırıyor ve yasağı da açıkça duyuruyordu. "İslâm da aldatma yoktur" sözü kesin bir yasaklamadır. Ey adaylar bunu biliniz.
Üstteki kısım seçilebilmek için verilen sözlerdi, birde bu işin seçildikten sonrası var.
Belediye başkanı olduktan sonra kim ki devlet malını zimmetine geçirir, rüşvet alırsa da vay onların da haline.
“Gerçekten, yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar. Onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir. Nisa suresi 10. Ayeti”
Çalıp gasp etmenin çeşitlerinden biri olan arazi ihlaliyle alakalı olarak Allah Resulü (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Kim bir karışlık yeri haksız olarak elde ederse, o yerin yedi katı boynuna geçirilir.
Rüşvet ve haksız yere mal edinme devlet malını zimmetine geçirmeyle ile Allah biz kullarına gönderdiği kitabında ayetinde açıkça bildirmiştir. Âl-i İmran Suresi, 3/161.de açıkça
“Emanete hıyanet etmek, bir peygamberin yapacağı iş değildir. Her kim hıyanet edip de ganimetten veya kamuya ait hâsılattan bir şey aşırır, bunu da gizlerse, kıyamet gününe o vebalini aldığı şeyler, boynuna asılı olarak gelir. Sonra her kişiye kazandığı şeylerin mükâfatı veya cezası eksiksiz verilir. Ve onlar asla haksızlığa uğratılmazlar.”
Şu parti bu parti fark etmez kati kurallar hepsi için geçerli benden söylemesi kravat takmak, takım elbiseyle gezmek, bir elin yağda, bir elin balda olmak makam odası, makam arabası, şaşa, alkış, övgü bunlar güzel olup cezbettirse de bir de bu işin vebalini unutma. Birde vereceğin kararlarla kul hakkına riayet edip etmemen, o belde de açlıktan, yokluktan ölenler, sefalet çekip yardım eli uzanmayanlar haksız ticaret sahiplerinin yer işgaliyetleri vs vs hepsinin senin vebalinde unutma.
Bu mevzûda Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselâm) bir başka tembih ve emri de şu şekildedir: “Bir iğne bir iplik de olsa ganîmet malını getirin. Zîra gulûl, Kıyâmet günü buna tevessül eden kimse için rüsvaylıktır, ateştir, yüz karasıdır.” Devlet malını yemekle alakalı diğer bir rivayet de şöyledir: Muâz b. Cebel (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) beni Yemen’e göndermişti. Yeni hareket etmiştim ki, arkamdan birini göndererek geri çağırdı. Yanına varınca, “Sana niye adam gönderip (geri çağırdığımı) biliyor musun?” buyurdular ve ilave ettiler: “Benim iznim olmadan hiçbir şey almayacaksın. Zîra bu gulûldür (hırsızlıktır). Kim gulûl yaparsa, aldığı şeyle kıyamet günü (Allah’ın huzuruna gelir). İşte bu (hususu tembih etmek için) seni çağırdım, artık işine gidebilirsin.”
Devlet reisi ve devlet kademelerinde idareci olarak çalışan kimselerin kendilerine gelen hediyeleri almaları, harama yakın mekruh olarak görülmüştür. Hâkimin hediye alması ise icma ile haramdır. Müftülerin hediye almalarının da haram olduğu söylenmiştir.
Peki bu işi güzel yaparsan ödülü yok mu?
Elbette var. Peygamber efendimiz Adil devlet başkanı hakkında ise şu müjdeyi vermiştir.
: “Adil devlet başkanı ve idareciler mahşer yerinde Allah’ın yüce lûtfuna ve himâyesine mazhar olacakların öncüleridir.”
Belediye başkanları da O beldenin başkanları olduğu için bu durum her harikulade kendilerini kapsar.
Valla ben sizleri uyardım siz bilirsiniz. Dünya malı dünyada kalır, kim ki uymazsa ilahi ikazlara herkes kendi ateşini kendi götürür. Kim ki uyar adaletli bir şekilde hüküm sürer cennetteki yerini kendi tayin etmiş olur. Doğrusunu Allah bilir. Seçimler Ülkemize vatanımıza hayırlı uğurlu olsun. Vatanımızın bayrağımızın aziz milletimizin kıymetini bilen adaletli, insana değer veren, kültürel değerlerimizi yaşayıp yaşatan üreten katkı sağlayan hak ve adil olan başkanların seçilmesi dileğimle.