BEN SİZİN KARŞINIZA ENE İLE ÇIKMADIM.
HER BİRİNİZ BİR BELDE DE BİR KUTUP GİBİSİNİZ.
Recep Unaz ağabey anlatıyor:
Üstad Bediüzzaman Said Nursi (r.a.) Hazretlerini belki 13, belki de 15 kere ziyaret etmişimdir. Ben sekize kadar net saydım… Son ziyaretim Ramazan ayında idi. Tarihçe-i Hayat okunuyordu. Ben kendimi tutamıyordum… başladım hüngür hüngür ağlamaya… mütemadiyen ağlıyordum... Meğer bu son görüşüm imiş Üstadı. Belki de ondan dolayı çok ağlamıştım.
Üstadımızın yanında hissettiklerimiz; Hani güzel bir havada,ılık bir denizde, şöyle güzelce kol ataraktan, ayak vuraraktan içinden çıkasınız gelmez ya… Üstadın yanında da böyle ruhuma bir şeyler gelirdi benim. Ben illa feyiz için giderdim. Hapse atsalar da, idam etseler de… o feyizler için her şeye değerdi. Hiçbir tehdit kulağıma girmezdi. Yanından ayrılmak istemezdim.
Benim hayatım çok çileli geçti. Risale-i Nur’dan yedi sadık ağabeyim vardı. Bazen bizim evde ders yapıp çıktığımızda bana: ”Bak Recep efendi, biz gelirken bir şey yoktu şimdi bulutlar rahmetle karşılamışlar” deyip, yerin ıslaklığını gösterirlerdi. Bana kuvve-i maneviye olan bu ağabeylerin vefatlarından sonra kimsesiz kalmıştım. Bu ruh ve düşünceyle üstadıma ziyarete gittiğimde bana dönüp: “Arkadaşlarına selam söyle” dedi. Ben de mahzun halde “üstadım arkadaşım yok” deyince; “maşallah, maşallah, maşallah… her biriniz bir belde de bir kutup gibisiniz” diye iltifatta bulundu. Ben bunu üstadımın ağzından çıktığı için söyledim. Haddini bilenlerdenim. Dikkat edin, ifadenizin başında “Bendeniz acizane..” deseniz bile nefis oradan da kendine hisse alır.
Bir vazife için yine bir gün üstadın yanına gitmiştim. Ders bitip kalktığımda ortada hiç bir şey yokken Üstad bana dönerek: “Bana 10 sene hizmet etmiş gibi kabul ediyorum” demişti. Bunu böyle söylemesini, o kimsesiz kalıp ta, bunaldığım için demiş olabilir diyorum. Hem burada bir sevap varsa şirket-i maneviye içinde olduğumuzdan hepimizindir. Üstad “Ben sizin karşınıza ene ile çıkmadım” diyor. Üstadımız okumamızı, ama gazete gibi okumamamızı buyurduğunu hepimiz biliyoruz.
Size bir mesaj vereyim: Sakın benden bir şey beklemeyin… Dua ederim… ama Allah kabul eder.. etmez.. o başka... Yok, abidir falan diye bir şey beklemeyin.. Hatta ben daha iyi hizmet edenlerin elini öperim. Ben hepinize dua ediyorum. Bilhassa hizmet edenlere dua ediyorum. Onlara Risale-i Nur’un verdiği aşk ve şevki tavsiye ediyorum. Eğer benim duamın makbul bir hali varsa Allah’tan bunu isterim. Şöyle deyin: “Yâ Rabbi! Recep abi bize ne dua ettiyse kabul et” diyebilirsiniz. Benim duamla sizin duanız ittifak ederek, inşallah bir yerlere varacaktır…
Üstad bana aynen şöyle söylemişti: “Sen benim vekilim ol. Antalya’daki kardeşlere selamımı söyle” dedi. “Üstadımızın selamı var.”
Aleykumusselam ve Rahmetullah’i ve berekatuhu ebeden daima...
(Ağabeyler anlatıyor.)
Murat FİDAN