YOLDA KALSA DA BİZİMKİ OLSUN, SORUN ÇIKARSA DA PARDUS OLSUN, BU MESELE BASİT BİR MESELE DEĞİL!
Özel sektörde, Kamuda ve çeşitli alanlarda Pardus İşletim sistemine dönüşüm projesinin varlığını biliyoruz.
Bu projede önümüze çeşitli engeller çıkmakta ve/veya çıkarılmaktadır. Rahatının bozulmasını istemeyenler, “Şimdi kullanmayayım da daha sonra olgunlaşınca kullanırım” diyenler, Microsoft ve Windows tabanlı diğer yazılımlar ile lisans anlaşmaları sırasında bir takım çıkar elde eden kimseler ve bu işin önemini anlamaktan yoksun olan bazı kesimler bu projeyi imkânsıza yakın bir ütopya olarak görmekte ve böyle göstermektedir.
Öyleyse beraber Japonya’ya gidelim! Bir araba markası ilk ürettiği ürünlerde oldukça kalitesiz ve YOLDA KALINMASI GARANTİ olan araçlar üretmekteydi.
Normal şartlar altında bu araba firmasının batmasını beklersiniz çünkü bu arabayı alanlar da bu arabanın bozulup defalarca yollarda kalacağını bilmekteler.
Ancak durum sandığımızın aksine daha farklı gelişiyor ve yolda kalacağını bile bile insanlar bu arabayı tercih ediyor. Bu insanlar deli midir, aptal mıdır veya bu insanların akıl sağlığı ve IQ seviyesi ne durumdadır, şeklinde düşüncelere kapılıyoruz Japonya’da. İnsanlara neden özellikle bu firmayı tercih ettiklerini sorduğumuzda da dehşete düşüyoruz.
İnsanlar “Evet, yolda kalacağını biliyoruz ancak bu araba bizim arabamız!, Yolda kalsa da arıza çıkarsa da su kaynatsa da çatlasa da patlasa da bu araba bizim arabamız, bu araba bizim Milli projemiz.” Şeklinde beyanatlar vermekteler.
Bu insanlara “İyi de kardeşim yolda kalacaksın ve bunun için milyarlarca para harcıyorsun” dediğimizde yine dehşete kapılmaya devam ediyoruz.
İnsanlar “Evet, bu arabayı almak delilik, bu arabayı alacağım zaman zarar edeceğimi biliyorum ama ben bu arabayı almazsam, bir başkası bu arabayı almazsa, öteki bu arabayı kullanmazsa, beriki bu arabanın yüzüne bakmazsa bu proje nasıl ilerleyecek? Biz ülke olarak nasıl atılım sağlayacağız? Biz toplum olarak nasıl ilerleyeceğiz?” şeklinde beyanat verdiklerinde daha da dehşete kapılıyoruz.
Aradan yıllar geçiyor ve o araba markası büyük atılımlar yaparak dünya markası haline geliyor. Günümüzde o araba markasının hiç yolda kaldığına şahit olmuyoruz.
Eski zamanlarda patır patır dökülen o arabalar ile meşhur araba markası şu an dünyaya araba satan devasa bir şirket haline gelmiştir ve bunu aslında “zamanında delilik yapan o halkına” borçludur. Zamanında o toplum o deliliği yapmasaydı bu marka tarih sahnesine çıkamazdı bile.
Ülkemizde destek bekleyip destek bulamayınca tarihe gömülen o kadar proje var ki ülkemiz adeta proje mezarlığı olmuş durumda.
Tamamen manyetik enerji ile çalışan yakıtsız motorlar geliştiren mucitlerimiz dahi var ama toplumun haberi bile yok. TV’lerde o dizi senin, o maç benim gezen toplum böyle şeylerden habersiz sırf zaman öldürme parolası ile yaşıyor.
Zaten zaman öldürme tabiri, vakit geçirmek tabiri de büyük sorun oluşturmaktadır. Zaman değerlendirmek için vardır, vakit nakittir. Eskiler böyle söylerlerdi. HANİ BİZLER İKİ GÜNÜ EŞİT OLAN ZİYANDADIR DÜSTURUNU ŞİAR EDİNE BİR ECDADIN TORUNLARIYDIK!
İsrail Filistin’i bombaladığında çarşaf çarşaf boykot listesi paylaşıp iki gün sonra olay soğuduğu zaman “Coca Cola”sını yudumlayan ve “Malbro”sunu tüttüren bir toplumuz biz! Halbuki Yahudiler böyle mi? Japonlar böyle mi?
Bir Yahudi sırf kendi milletinden olan esnaf kazansın diye gider aynı ürün bir Yahudi esnafta çok pahalı da olsa o pahalı satan Yahudi’den alış-veriş yapar. Yahudi esnaf da hemşehrim benden alışveriş yapıyor ben ona daha ucuza satayım da demez! Ürün satın alan Yahudi de esnaf da halinden şikayet etmez.
Ayrıca dünyanın her tarafında her Yahudi esnaf gelirinin bir kısmını İsrail devletine gönüllü bir şekilde bağışlar. Bir Japon yolda kalacağını bile bile kendi öz kaynaklarının geliştirdiği ürünü hayatı pahasına olsa bile alır kullanır.
Bizim toplum bu şuurda olduğu dönemlerde dünyaya hakimdik ve kıtalar arası at koşturuyorduk. Günümüzde sinüzoidal yaşıyoruz. Sinüs dalgaları gibi olay ısınınca coşuyoruz ama olay unutulunca da hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam ediyoruz.
Pardus konusunda da önümüze çıkan engeller bu tarz olmaktadır. Bir gazla yerli sistem diyerek Pardus kuranlardan bazıları zamanla binbir bahane üreterek tekrar siyonist Microsoft’un siyonist Windows’una dönüş yapıyor ve bunu yapmakla kalmayıp Pardus’u kötülemeyi kendine şiar ediniyor.
Pardus şu an eksikleri fazla olan bir sistem olabilir ama Pardus hepimizin. Pardus şu an siyonist Windows gibi tam anlamıyla gelişmemiş olabilir ama şu anda yerli imkânlarla geliştirilmeye çalışılan bir İşletim Sistemi projesi.
Bu projeyi ben kullanmazsam, sen kullanmazsan, o kullanmazsa kim kullanacak be kardeşim! Bu projeyi kim kullanacak?
Pardus siyonist Windows’a göre daha güvenli ve kararlıdır Linux çekirdeğinden dolayı ancak bizler bazı bahanelerle çok daha güvensiz ve çöp olan siyonist Windows alır ve üstüne bir de ithal antivirüs yazılımları kurarız!
Bununla da kalmayız ödevlerimiz, dökümanlarımız ve belgelerimiz için bir de Ofis yazılımlarına milyarlar harcarız. Bununla da kalmayız PDF belgelerini düzenlemek için yine başka başka programlara binlerce liralar harcarız. Biz çok zenginiz ya!
Ayrıca kullandığımız tüm yazılımlar kesinlikle ithal olmalı ve siyonistlerle bağlantılı olmalı ki buna da çok dikkat ederiz. Bütün bunların açık kaynak dünyada BEDAVA olduğunu duysak da adeta hipnotize olmuş gibi Milli servetimizi siyonistlere harcarız.
Diyeceksiniz ki teknoloji siyonistlerin elindedir. Evet, doğru onların elinde ama neden? Teknoloji Japonların elinde ama neden? Teknoloji İsrail’in elinde ama neden?
Hepsinin cevabı konunun başında saklı. Bir Yahudi alacağı ürünün Türk esnafta çok daha ucuz olduğunu bildiği halde gider o ürünü çok pahalı bir ücretle bir Yahudi esnaftan satın alır. Bu Yahudi aptal değil İDEALİSTTİR! Bir Japon yolda kalacağını bile bile gider alınmayacak arabalar satın alır ama o Japon da deli değil İDEALİSTTİR!
Bizim Toplum da siyonist ürünler daha kaliteli, siyonist ürünler evi daha iyi temizliyor, siyonist ürünlerin tadı çok daha güzel, siyonistlerin sistemleri çok daha kaliteli, diyerek gider farkında olarak ya da olmayarak siyonistlere hizmet eder. Böylece zar zor kazandığımız Milli servetlerimizi siyonistlere yağmur gibi akıtır ve onların bizleri daha kaliteli bir şekilde öldürmesine hizmet ederiz.
Siyonistler kirli planlarını daha güzel uygulasın diye onları beslemeye devam ederiz. Bu insanlık adına da büyük bir vebaldir. Siyonistler güzel ülkemiz için de ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
Bu mesele basit bir mesele değildir. Bu mesele “Amaaan canım ne olacak sanki, o olmazsa diğeri olsun” denilecek bir mesele değil.
Bugün SİHA’larla övünüyorsak bunu İDEALİST OLANLARA borçluyuz! İDEALİST olmayanlar bana insanlıktan bahsetmesin! İDEALİST OLANLAR “İsrail çocukları öldürüyor” demesin. Bizler de idealist olalım ve hayallerimizin peşinden gidelim ki siyonistlere DUR diyebilelim!
Ülkemizin bekası için siyonistleri durdurmak zorundayız çünkü siyonizme tabii olanların bu coğrafyalarda gözleri vardır ve ilk fırsatta güzel ülkemize saldırmanın planlarını yapmaktadırlar.
Biz tüm bunlara rağmen siyonist olanların ürünlerini tercih ederek aslında onların gözünde de çok acınacak bir hale düşmekteyiz. Siyonistleri de ancak ve ancak İDEALİST olursak durdurabiliriz. Vesselam
Muhammed Emin TOMBAK