Seferilik Sadece Meşakkat midir?
Seferilikle ilgili yapılan tüm münazaralarda şimdiye kadar hep meşakkat yönüyle durum değerlendirmesi yapılmıştır. İnsan düşünmeden edemiyor. Seferilik yalnızca meşakkatten mi ibaret?
Biz monoton, otonomca çalışan ve robotvari varlıklarız ya! Dünya nimetlerinden zevk almaya, Allah’ın nimetlerini temaşa etmeye ne hakkımız olabilir? Rasulü Ekrem (sav) efendimizden daha iyi biliyoruz (!) birçok şeyi! Ya da Allah (c.c) ahir zamanda uçakların, hızlı trenlerin, otomobillerin, otobüslerin, vb. taşıtların üretilerek bu denli gelişeceğini ve yolların bu denli kısalacağını bilmiyor muydu? Haşa!
Seferilik denen olgunun sadece at, eşek gibi hayvanların var olduğu ve yaya olarak seyahat edilen zamanlarla sınırlı olduğunu artık günümüzde yolların kısaldığını, yollardaki meşakkatin sona erdiğini ve gelişen teknoloji ile yolculukların konfora dönüştüğünü haliyle bu nedenle artık seferilik denen olgunun günümüzde geçerli olmadığını iddia edenler vardır. Bu iddianın sahipleri insanı otonom bir şekilde çalışan robotvari bir varlık sanıyorlar bence.
Günümüzde gelişen teknoloji elbette yolculuklarımızı konforlu hale getirdi ama mesele sadece meşakkat değildi. Bu durumu çoğumuz görmezden geliyoruz. O halde gezilerimizde neler yaptığımıza bir göz atalım. Genelde zamanımız da kısıtlı oluyor. Bir çalışanın en fazla 30 gün izin hakkı bulunuyor. Bu 30 günün bir kısmının sılairahim yaparken eridiğini göz önüne alırsak gezmeye pek vakit kalmıyor. Ayrıca turlara, kamplara katıldığımızda da yine belirli bir zaman kısıtlaması bizleri bekliyor. Bu durumda gittiğimiz yerlerdeki çarşıları, pazarları, tarihi ve doğal yerleri gezmeye pek vakit bulamıyoruz. Ayrıca o yörelerin lezzetlerini tatmaya da pek zaman bulamıyoruz.
Diyeceksiniz ki bütün bunların ne önemi var? O halde biz insanların hayvanlardan ne farkı kalıyor? Allah bizden tanışıp kaynaşmamızı istemiyor mu? Seferilikte bildiğimiz gibi 4 rekâtlık farz namazlar yarıya iniyor ve sünnetler tamamen terk edilebiliyor. Ayrıca öğle-ikindi ve akşam-yatsı-vitr namazları arasında cemitakdim ve cemitehir yapılabiliyor. Bu kolaylıklar hem tefekküre hem gezmeye hem alış-verişe yani Allah’ın emrettiği helâl ticari hareketliliğe hem de kamp vb. Etkinliklere bolca zaman bırakır.
Bir iş seyahatine gittiğimizi var sayalım. Gittiğimiz yerdeki ortam alışkın olmadığımız tarz ve şekillerde olabilir. Belki bir saniye bile bizim için değerli olabilir. Aldığımız ürünü hızlı bir şekilde ilgili noktaya nakletmemiz gerekir. Örneğin tırcılık mesleğini icra edenler için geç kalmak büyük bir kayıptır. Seferilik bu kimseler için nimettir.
Gezi, kamp ve/veya tatil için gittiğimiz yerlerde tarihi yerleri gezer, alış-veriş yapar, insanlarla kaynaşır ya da biraz dinleniriz. İnsanın şu yoğun tempoya zaman zaman es vermesi gerçekten çok faydalı oluyor. Bu molada da ister gezerken, ister sılairahim yaparken, ister kitap okurken, ister yıldızları seyrederken, ister doğa yürüyüşü yaparken, isterse de kamp, piknik, vb. aktiviteler yapılırken o anın tadını doyasıya çıkarmak isteriz. Diyeceksiniz ki namaz tüm bunlardan daha önemli değil mi? 15 dakikalık bir namaz planlarımıza engel mi, diye de sorabilirsiniz. Bunlara verebileceğim tek cevap yaşamadan bilemezsiniz, olacaktır. İnsan 2 – 3 saatlik bir şehir gezisinden öğle namazını tam kıldığı için tam olarak yararlanamadığında ve planladığı yerlere gidemediğinde seferilik kavramını daha iyi anlayacaktır ya da sılairahim için gittiğinde bulunduğu ortam seferilik kavramının ne denli önemli olduğunu gösterecektir. Bir iş seyahatinde seferiliği en iyi anlayan kişi iş insanıdır. Bir gezi ve kampta seferiliği en iyi anlayan kampçılardır.
İnsan gezide, kampta, ikamet ettiği yerin dışında, tatilde, sılairahimde ve herhangi bir il dışı organizasyonda içinde bulunduğu anın etkisiyle uzun bir namaza konsantre olamayabilir de. Namaz uzadıkça içinde bulunulan hâlin de etkisiyle dikkatimiz dağılabilir. Oruç tuttuğumuz günlerde normalde hemen kıldığımız akşam namazını bile erteleyip iftardan sonra kılıyorsak ve bu durum sünnet olarak uygulanmış ise bir kere daha düşünmeliyiz. Rasulullah efendimiz (sav) bir hurma ile de olsa iftar ettikten sonra namaz kılmamızı öğütlemişse bir düşünmek gerek. Akşam ezanı okunduğunda orucu açma isteği o namazın konsantrasyonunu bozabilir ve namazı ifsad edebilir. Ayrıca hazır bir sofra varken namaza durmak o namaz için bir tehlikedir çünkü akıl sofrada kalacaktır. Bir sofra varken veya iftar ederken durum böyleyken seferilikte normal bir namaza nasıl konsantre olabiliriz? Üstelik zamanın kısıtlı olduğu gezi ve kamplarda durum daha vahimdir. Allah’ın zaten bizim namazlarımıza ihtiyacı yok. Kaldı ki sılairahim, tefekkür, temaşa gibi durumlar da ibadetken çok endişe etmemize gerek var mı?
Kraldan çok kralcı olmaya gerek var mı? Rasulullah (sav) efendimizin sürekli namaz, oruç gibi ibadetlerle meşgul olmak isteyip dünya hayatını iyice geri plana atmak isteyen sahabelere dediklerini unutmayalım. Rasulullah (sav) Allah’tan en çok korkanınız benim ama ben öyle yapmıyorum, diye uyarmamış mıdır? Rasulullah (sav) zaten bizzat seferiliği uygulamıştır. Biz şartları kendimiz zorlaştırmıyor muyuz?
Seferilik için plan belli ise 15 günlük bir süre tanınmış ki bu süre gerçekten harika belirlenmiş. Kaplıca gibi yerlerden tam olarak istifade etmek için 15 günlük kürler tavsiye ediliyor. Zaten ilk ve son günlerde tam gün hizmet alınamıyor. Yaklaşık 13 – 14 günlük bir tatil ki bu da en yakın mesafede böyleyken kaplıca için kilometreler kat eden insanların halini düşünelim. Zaten Rasulullah (sav) bu hali de göz önüne alarak yoldaki zamanı ayrı, varılan yerde geçen zamanı ayrı gruplandırmış yani yoldaki geçen zaman ayrı bir seferilik ve varılan yerde geçen süre ayrı bir seferiliktir yani yol üzerinde herhangi bir yere vardığımızda seferilik sayacımız sıfırlanır ve seferilik süremiz yeniden baştan başlar. 6 veya 12 ay süren uzun yolculuklarda da durum böyledir. Seyyahlar seferiliği çok iyi bilirlerdi bu sebeple. Ayrıca varılan yerle ilgili kesin bir planımız yoksa yani ne zaman ikamet ettiğimiz yere döneceğimiz net değilse veya planımız bozulduysa seferilik 18 güne kadar çıkabiliyor ki bu da hikmetler barındıran bir konu.
Kısacası bizler robotvari varlıklar değiliz. Duygularımız var. Bazen iş, bazen gezi, bazen de sılairahim hangi sebeple olursa olsun kısacık değişikliklere ihtiyaç duyarız. Bazen bir namazın bile planları alt üst ettiği olur. Seferiliğe belki bir gün ihtiyaç duyabilirsiniz. Bir kenarda dursun. Seferilik sadece geçmişte kalan meşakkatlere has bir olgu değildir. Seferiliğin bir zararı yoktur aksine faydası çoktur. Bunları yaşayarak görebiliriz.