Falcılar, Cinciler, Hocalar, Medyumlar Geçmişimizi, Geleceğimizi ve Gaybı Nasıl Biliyorlar?
Gaybı sadece yalnız Allah (s.v.t) bilir, şeklinde inanıyor ve biliyoruz. Ancak falcılara gidenlerimiz çoğunlukla “Bu falcı her şeyi biliyor”, “Bu falcı benim her şeyimi bildi”, “Benim gittiğim hoca âdeta şeceremi çıkardı, her şeyimi ortaya döktü”, “Bu falcının tüm dedikleri bir bir çıktı”, “Bu medyum çok fena, bu medyumun bütün dedikleri bir bir gerçek oldu” tarzı cümleler duyarız. Bu cümleler elbette ki inancımızla çelişmektedir ama ne yazık ki bu çelişkinin farkında bile değiliz. Bu insanlardan bazılarına “Hani gaybı yalnız Allah (c.c.) biliyordu, bir falcı nasıl gaybı bilsin?” şeklinde soru yönelttiğimizde bu insanlar âdeta beyin şoku yaşamakta ve sorumuza yanıt veremeyip öylece donup kalmaktadırlar.
Aslında bir falcının, cincinin, medyumun veya hocanın geçmişimizi ve bizim için gayb olan bir şeyi öğrenme ve bilme ihtimalleri vardır. Şaşkınlıkla burayı okuyor olabilirsiniz ama böyle bir ihtimal var. Falcılar, cinciler, hocalar, medyumlar geleceğimizi ise elbette bilemezler ama geleceğimiz hakkında isabetli tahminler yapabilirler. Nasıl mı? Şimdi bu yazıda bunu görelim.
Öncelikle gayb kelimesine bir bakış atalım. Gayb, sadece gelecekte olacak olayları ve gelişmeleri ifade etmez. Gayb, geleceğimizle ilgili yaşayabileceğimiz olaylarla sınırlandırılamaz. Gayb, bizim için geçmişte, şimdiki zamanda ve gelecekteki bilinmeyen her türlü olayı, gelişmeyi, yaşantıları, v.s. içeren bir kavramdır. Şöyle ki Avrupa kıtasında yaşayan bir birey için Afrika kıtasında yaşayanların hepsi gaybdır yani bilinmeyendir. Ailesinden uzakta öğrenim gören bir öğrenci için o an ailesinin durumu da gaybi bilgidir yani bilinmeyen bilgidir. Geçmişimizde görmediğimiz dedelerimiz de yine gaybdır. Gelecekte olabilecek tüm olaylar da yine gaybdır. Gayb, aslında bizler için bilinmeyeni ifade eder. Matematikte denklem çözerken bilinmeyen X değeri de o denklem çözülene kadar gaybdır. Test çözerken o an çözülene kadar o sorular gaybdır. Çözülen sorunun gayb olma durumu cevap anahtarının yayınlanmasıyla ortadan kalkar.
Falcıların, medyumların, medyumların, cincilerin ve hocaların geçmişimizi, şimdiki anımızı, bizim için şu anda ve geçmişte gayb olan bilgileri öğrenme ve bilme ihtimalleri vardır. Peki, bir falcı geçmişimizi ve şimdiki ânımızı nasıl bilir? İşte bu sorunun cevabı üç harfliler olarak bildiğimiz cinlerde saklı.
Cinler bizim tam olarak bilmediğimiz ayrı bir âlemdir. Cinlerin ömürleri bizimkine kıyasla oldukça uzundur. Şöyle ki Hz Musa (a.s.) zamanında yaşamış ve hâlen hayatta olan cinler vardır. Hz Nuh (a.s.) zamanındaki büyük tufanı görmüş ve hâlen hayatta olan cinler vardır. İstanbul’un fethini, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu, Selçukluların Anadolu’ya ayak basmasını bizzat yaşayarak deneyimleyen ve birçok tarihî olayımıza tanıklık eden cinler hâlen hayattadır. Bu cinlerin Müslüman olanları da olmayanları da vardır. Müslüman cinler insanlarla iletişimin yasak olmasından dolayı insanlarla iletişim hâlinde olmaz. Müslüman olmayan cinler insanlarla sürekli haşır neşirdir. Zaten şeytanlar Müslüman olmayan cinlere verilen bir sıfattır. Müslüman olmayan cinler tüm bilgi birikimlerini insanların aleyhinde kullanırlar. Müslüman olmayan cinler insanlarla çok değişik şekillerde iletişim kurarlar. Ancak bazen bu iletişimden insanların haberi bile olmaz.
Falcılar, medyumlar, cinciler, hocalar kendilerine müracaat eden insanlardan birtakım şeyler isteyebilir çünkü müracaat eden hakkında bilgi toplamaları gerekir. Müracaat edenden genellikle anne adı, doğum tarihi, resim, adres bilgileri, kahve telvesi, el görüntüsü v.s isterler. Falcının, cincinin, medyumun, hocanın bu isteğiyle müracaat eden kişi bu bilgileri verdiğinde Müslüman olmayan cin müracaat eden kişi ve bu kişinin 7 kuşak soyu hakkında datalar toplamaya başlar. Hatta müracaat eden kişinin karakteri, özellikleri, yapısı, genetiği, vb. tüm bilgileriyle ilgili datalar çok kolay ve hızlı bir şekilde elde edilebilir. Müracaat eden kişi ve bu kişinin 7 kuşak soyu hakkında veri (data) toplamak cinler için oldukça kolaydır çünkü ömür olarak bizden oldukça uzun olmalarının yanında cinler ışık hızı ile hareket eden ve yine ışık hızı ile haberleşen varlıklardır. Cinler topladıkları datalara birtakım yalanlar da ekleyerek bu dataları falcıyla, medyumla, cinciyle, hocayla paylaşır. Tabii ki cinlerle açıktan anlaşma yapmış falcılar, cinciler, hocalar, medyumlar bu bilgileri doğrudan elde ederler. Ancak cinlerle doğrudan anlaşma yapmamış olan falcılar, medyumlar, hocalar bu bilgileri doğrudan değil de içlerine doğma, kalplerine fısıldama, akıllarına gelme, vb. şekillerde elde ederler ki bu kimseler cinlerden ve bu durumdan haberdar olmadıkları için bunu kendi özellikleri zannederler. Bu durum şeytani cinlerin hem onlara hem de müracaat eden kişilere attıkları şirk gollerinden başkası değildir. Bu sayede şeytani cinler insanları kurtulması zor bir şirk bataklığına sürüklerler. Falcı Allah’ın Alîm (her şeyi en iyi bilen) ismine şirk koşmaktadır ancak bu durumun farkında bile değildir. Müracaat eden kişi de falcının gaybı bildiğine inandığında yine Allah’ın Alîm ismine şirk koşmaktadır.
Cinlerle anlaşmanın çeşitli yolları vardır. Bu anlaşmaların hepsi bâtıl ve yasaktır. Cin Müslüman kılığında gelip sağdan yaklaşarak insanı kandırabilir. Cin, Hüddam olduğunu iddia ederek yine insanı aldatabilir. Cin aleni olarak şeytani bir şekilde insanla anlaşabilir de. Örneğin, ünlü bir falcının sırrını merak eden bir gazeteci bunu araştırmıştır. İlgili gazeteci sırrını araştırmak istediği falcıya gelmiş ve sırrını sormuştur. Falcı da oturduğu yerden kalktığında oturduğu yerdeki kur’anıkerim’i gazeteciye göstermiştir. Başka bir deyişle falcı kur’anıkerim’in üstüne oturmuştur ki o falcının sırrı odur. Bu aleni anlaşmalar açık açık Allah’a savaş açmaktır. Cinnin hüddam olduğunu iddia ederek ya da Müslüman olduğunu iddia ederek sözde anlaşma yapması da yine insanı şirke düşürme amaçlı bir şeytani tuzaktır. İnsan, Allah’tan beklemesi gereken yardımı hüddam zannettiği cinden bekleyecektir. İnsan, hâdim sandığı cinden gelecekle ilgili haber almak isteyebilir ki yine şirke düşecektir. İnsan, sadece Allah’a sığınması gerekirken bütün bunlardan medet umacağı için Allah’a birçok noktada bilmeden şirk koşacaktır. Şeytani cinler bu sayede İnsanlara şirk golleri atmaktadır.
Peki bir falcı geleceğimizi nasıl bilebiliyor? Halk arasında “Bu falcının dedikleri bir bir çıkıyor” şeklinde birçok konuşmalara şahit oluyoruz. Gaybın anahtarı sadece Allah’ın (c.c.) elindeyse, geleceğimizi sadece Allah (s.v.t.) biliyorsa nasıl oluyor da falcıların öngörüleri insanların deyimiyle “bir bir” gerçek oluyor? Bir falcının, medyumun, cincinin, hocanın geleceğimiz ile ilgili hiçbir şeyi doğu bir şekilde bilebilmesi aslında mümkün DEĞİLDİR ve inancımıza aykırı bir durumdur. Başka bir deyişle bir falcının geleceğimizi bilmesi İMKÂNSIZDIR. Çünkü zamanın yegâne sahibi Allah’tır (c.c.). Çünkü Gaybın bilgisi sadece Allah (s.v.t) katındadır. Peki, nasıl oluyor da bir falcının dedikleri gerçek oluyor? Peki, nasıl oluyor da medyumun geleceğimizle ilgili öngörüleri gerçeğe dönüşebiliyor? Bu sorunun cevabı veri madenciliğidir. Evet, bu sorunun cevabı aslında VERİ MADENCİLİĞİ (Data Mining). “Neyin verisi”, “neyin madenciliği”, “hangi veriler” dediğinizi duyar gibiyim.
Peki, Veri Madenciliği (Data Mining) nedir? Veri madenciliği bir konuda geçmiş ve şimdiki zamanda toplanan dataların yapay zeka ve çeşitli yöntemlerle analiz edilerek gelecekte o konu ile ilgili yaşanabilmesi muhtemel olasılıkları tahmin etmektir. İlgili konuda veri ne kadar çoksa veri madenciliğinin tahmin başarısı da o kadar yüksektir. Örneğin, Meteoroloji Genel Müdürlüğü veri madenciliği yöntemi ile gelecekte yaşanması muhtemel iklim koşullarını ve önümüzdeki ay ve yıllar için muhtemel hava tahminlerini tespit eder. Meteorolojinin elinde ne kadar veri varsa bu tahminler de o kadar başarılı olur. Meteoroloji hava tahminlerini tutturduğunda şaşırmayız ve garipsemeyiz oysa falcının tahmini tutunca şaşkınlıktan donar kalırız. Aslında her ikisi de aynı yöntemdir. Falcının elinde sizinle ve soyunuzla ilgili ne kadar data varsa hakkınızda o kadar başarılı tahmin yapabilir.
Yazının üst kısmında şeytani cinlerin falcılara, cincilere, hocalara, medyumlara nasıl bilgi aktardığına değinilmişti. Bu bilgi aktarımına ek olarak şeytani cinler tarafından “Data Mining/Veri Madenciliği” yöntemiyle müracaat eden kişinin yaşayabileceği muhtemel gelecek analiz edilir ve bu tahminler de bilgiyle beraber falcılara cincilere, medyumlara, hocalara aktarılır. Falcı da bu bilgi ve tahminlere ek olarak kendisi de ilave tahminler ekleyerek müracaat eden kişiye sunar. Tüm fal çeşitlerinde aynı yöntem geçerlidir. Kahve falı olsun, tarot olsun, yıldızname olsun, el falı olsun, x falı-y falı olsun aynı yöntem geçerlidir. Kahve falı için konuşacak olursak kahve falı baktıracak bir kişi kahvesini içtikten sonra bardağı ters çevirdiğinde zaten o günaha talip olduğunu ilan etmiş demektir. Hâliyle şeytani cinler fal baktıracak kişinin kahve telvesinin bardakta alacağı şekli belirler ve falcı bu şekillere baktığında falına bakılan kişi hakkındaki bütün dataları falcıya sunarlar. Bu bilgi aktarımı ışık hızıyla olduğundan birkaç saniyede falcı sizin ve 7 kuşak soyunuzun hakkında bilgi sahibi olabilir. Fal bakılan kişi hakkında da şeytani cinler ve falcı veri madenciliği yoluyla analizler kasar. Şeytani cinler bu analizleri falcıyla paylaşır. Falcı da hem kendi analizleriyle hem de şeytani cinlerin analizleriyle bir sonuca ulaşır ve bunu fal baktıran kişiyle paylaşır. Bu sayede falcı veri madenciliği yöntemi sayesinde fal baktıran kişinin ileride yaşayabileceği tüm olasılıkları fal baktıran kişiyle paylaşır. Falcı fal baktıran kimselere “Senin geçmişte ve şimdi tüm kirli çamaşırlarını dökerim” dediğinde haksız sayılmaz yani yapabilir ama ister bilerek olsun isterse de bilmeden olsun fark etmeksizin bunu şeytani cinlere ve veri madenciliğine borçludur. Elbette şeytani cinlerin yaptıkları analizlere ve aktardıkları datalara da güvenmemek gerekir çünkü mutlaka bu bilgilere ve analizlere yalan karıştırırlar.
Tüm bu durumlara ek olarak Allah’ın (c.c.) imtihan dilemesi de söz konusudur. Falcı ister bilgi edinerek isterse bilgi edinmeden rast gele fal baktıran kişiye bir şeyler söylesin fark etmeksizin imtihan olmamız kaçınılmazdır. Allah hem falcıyı hem de fal baktıran kişiyi sınamak için falcının dediklerini fal baktıran kişiye yaşatabilir ki bu durum çoğumuzun sapmasına sebep olmaktadır. Bizler falcı geleceğimizi bildi sanarız ama aslında Allah’ın (c.c.) bizleri imtihan ettiğinden habersiziz. Ne yazık ki birçok kişinin sandığının aksine falcı geleceğimizi bilmez, Allah (s.v.t.) bizleri imtihan etmek için falcının ağzından dökülenleri bizlere yaşatmak suretiyle bizleri imtihan eder. Başka bir deyişle fal bakan kişi herhangi bir şeytani cinden haber almasa, rast gele bir şeyler saçmalasa bile Allah bazen o saçmalıkları gerçeğe dönüştürmek suretiyle bizleri imtihan edebilir.
Hani derler ya “fala inanma, falsız da kalma” diye. İşte bu söz şeytani bir tuzaktır. Bir Müslüman fala inanmaz ve falsız kalır. Bir Müslüman’ın sloganı, şiarı ve mottosu “Fala inanma ve falsız kal!” olmalıdır.
Sözün özü tek cümleyle: “Ey iman edenler! içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide suresi 90. ayet)
Muhammet TOMBAK
Hocam özelden soru sorabilir miyim