Bir seçim daha geçirdik, işin hakikatı, bir dar geçit aştık gönül huzuruyla...
Türlü ibretlik suistimal; " saçma sapık" ve ajite edici yorumlarla asabımız da gerildi.
Son günlerde seçimin belirleyici gücünün milliyetçi oylar olduğu dense de bence öyle değil.
Vatan hassasiyeti sadece milliyetçilerde değil, bütün muhafazakârlar (dindarda) da var.
*
Gördüğüm kadarıyla...
Millet, Cumhurbaşkanımız üzerinden Türkiye'ye çekilmeye çalışılan emperyalist ayarı lehimize çevirmeye hazır; Büyük Fethin arefesinde, 28 Mayıs tarihinde.
Çok yetkili ağız tarafından millet uyarılıyor; ayın 28'ine kadar tatile ya da çalışmaya gitmeyin bizahmet diye...
"Biz" de diyoruz ki sadece 28 Mayıs'a kadar değil, ömrümüzün her anında müteyakkız olmalıyız. Zira Ustad'ın Münazarat'ta buyurduğu gibi, " şeytanın arkadaşları çoktur."
*
Yeni bir seçimin arefesindeyiz.
"Gevşemek yok..." diyenlerin sadece vatan-millet-din sevdalılarının oluşu, sevindiriyor beni.
Bu, insanımızdaki "patlayan ümit fırtınası"nın ilk adımları.
Bu, en son 28 Şubat'ta, en yakında ise 15 Temmuz gecesinde çok çok azalmış, kopma raddesine gelmişti.
Hamdolsun ki ümit çağlayanı Üstadlarından işaret alan 7'den 77'ye bütün Hak ehli, gösterdikleri levhalarla, ümidin ne kadar büyük bir silah olduğunu da gösterdiler; ümit, dua ve teşebbüsün...
*
Gelelim yazılarımın seyrekleşme sebebine...
Birinci sebep "velut" olamayışımla birlikte, biraz yöresel ama çok yönüyle de cihanşümul bir hayatı uzun öyküleştirme çalışmalarım...
Dualarınız -inşaallah: bu İslami edepten denir- asıl kuvvetim olacaktır.