“ Seyyah-ı meşhur Evliya Çelebi,
Hz. Şem’un-u Safa’nın türbesinde
( Hz. İbrahim suhufundan),
ceylan derisinde yazılı İncil-i Şerif’te,
Bu gelen âyeti okumuştur.Resul-ü Ekrem
Aleyhisselatü Vesselam hakkında nazil
olan ayet: Bir oğlan, yani İbrahim
Neslinden ola, Peygamber ola, yalancı olmaya,
onun mevlidi Mekke ola, salihlikle gelmiş ola,
Onun mübarek adı Ahmed ola...”
( Mektubat, 19. Mektup)
Bu ifadelerden anlıyorum ki ahirzaman peygamberi Resulullah(asm)dan, mucize olarak Hz. İbrahim’e inen on sahifeden birinde ki söz Hz. Şemun (as)a kadar varmış, Onun türbesine saklanan ibareyi Evliya Çelebi okumuştur. Bu ibarede şunlar vardır: Ahirzamanda gelecek peygamber mert ve İbrahim neslinden ola. Her sözü doğru ola. Onun doğum yeri Mekke şehridir. Ömrünün her anında salih bir insandır. Onun mübarek adı ise Ahmed’dir.
***
Kumlar alev alev yanıyordu. Ufuklardan, bulutluymuş gibi buğu yükseliyordu. Esinti vardı var olmasına ama o da kavurucuydu. ......................... (tasvir)
Bir kum eksibesinin (tepe) gölgesine ulaşmak için hanımı Hacer ile beraber hızla yürürken İbrahim Halilullah, bir yandan da aldığı İlahi emri yerine getirememe korkusundan muzdaripti.
Allah’a karşı öyle bir edep içindeydi ki kendisinin hiçbir isteğini geri çevirmeyen, hatta Nemrud ateşinden koruyan Rabbi’nden, bu yolculuğu tamamen kulluk olduğundan kolaylaştırmasını niyaz edemezdi. Çünkü iyi biliyordu; en hayırlı amel, tavır, davranış, kulluk ve ibadet dairesi zorluk içinde yapılanıydı.
Böylesi hüsnüzan ve takva dolu anlayışına rağmen yine de kendisi için değil, doğacak oğlu için yalvarabilirdi. Çünkü ona bildirilmişti ki doğacak oğlu, ahirzaman nebisi “hatemülenbiya”nın dedelerinden olacaktı; onun doğamama ihtimalini ortadan silmek için dua dua yalvarabilir, sema kapısını rica ile çalabilirdi.