BELKİ DE KENDİNDEN ZUHUR...
Kendinle eğlenmek kabilinden desen de bunu, seni böyle azametli gösteren Hami-i Mutlak'a hamd ile dolmalısın.
“ İçi seni yakar, dışı beni...”
Bu belki de kimi karakuşların kar suyudur.
Nasılsa bahara adım atıp sere serpe yayıldıkça ve
İlkyaz canibine koştukça, aleminizin kubbesinde örülecek sürü sepet kuruntu havasından sıyrılmayı kuranlar bu ocağa daha nice hayali ve eğri büğrü odun atmaya devam edecekler!
Kimi an ve zamanlar bir turnusol gibi kişilerin maskesini öyle bir sıyırma sıyırıyor ki...
Bahar yaza akarken gelişen hadisata nazar etmek “tedebbür’ ettiriyor bizi, hayretten hayrete aktarıyor.
Daha düne kadar sarıya kızıl diyenler bugün tam tersini söyleyerek aklımızı hafife alıyor.
Mazi aynasında akseden kimi levhaları, uzun zamandan beri mor mürekkebe dönmüş kimi notları günyüzüne çıkarmayı hiç düşünmüyordum.
Ne zaman ki -itiraf edeyim- yazı hayatına girmeme vesile olmuş bir yayın organında, millet ile devletin gafletinden istifadeyle istismar etmiş , hatta biri darbeye kalkışmış iki örgütün kimi elemanlarının yazdığını, manşetlerinin dahi darbeden sonra birini açıkça, diğerini ise zımnen savunması karşısında "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" a uyarak, şimdiye kadar "Kol kırılır yen içinde kalır" tavrının hiç bir hatayı düzeltmediğine şahit olup kolları "çemremeye" karar verdim.
Belki diyeceksiniz, hataları düzeltme sana mı kaldı!? ( Yarım bir roman çalışmadan)
Samsung Galaxy akıllı telefonumdan gönderildi.