Öylesine farkındaki bu mananın, o da bal gibi( ya da .....una). Bundandır ki infial içinde. Ona buna aba altından sopa gösteriyor, meydanlarını terör yandaşlarına açıyor, parlemento koridorlarında operasyona karşı Fetö elemanlarına yer veriyor.
Aslında bu harekâtın da Kıbrıs Barış Harekatı gibi LOZAN KUMPASI'nı tarihin çöp sepetine atmak demek olduğunun farkında-dolaylı bile olsa...
*
"Hilal ve yıldız te'ali edecektir vesselam "
Harekattan bir gün önce yukarıdaki satırları yazarken, "Pişdar" Üstad Bediüzzaman'ın naklettiğim beyanı geldi aklıma.
Ve... "Barış Pınarı Harekatı" başladığında da Bedizzaman Hazretlerinin, talebesi Abdulkadir Badıllı'ya verdiği cevap başını zihnimden çıkardı.
" Kardaşım, beni Urfa'ya davet ediyorsun. Şimdi gelirsem hizmetimize 'siyaset' katılacağından halis olmaz. İman ve Kur'an hizmetinin ihlâslı olması için Türkiye ile Şam'ın birleşmesi lazım gelir."
Malumdur, İslam Tarihi literatüründe ŞAM, bir şehrin; Suriye'nin başkentinin adı değil, "Medine'nin kuzeyinde kalan ve Kudüs-ü Şerif'ten başlayan toprakların tümü" demektir. Yoksa "o" BAŞKENTin adı "Dimeşk"tir.
Demek ki Üstad, bunu derken bir şehri değil, BİR BÖLGEyi kastetmiştir.
*
"Münakaşada zafer, mağlup olanındır. Yenilmek zenginleşmektir. Bilmediğinizi öğreneceksiniz ve ego denen köpek havlamayacak."
[Cemil Meriç / Jurnal]
Ne de doğru!
"Ego"ya daha kapsamlı (şümullu) olarak bakarsak, nefis adını vermemiz daha uygundur.
Dimeşk'e değil, ŞAM'A yapılan HAKLI VE ZARURİ ( zorunlu) operasyonumuz için saçma sapa sual soranlara Mehmetçiklerimiz zaten cevaplarını veriyor SAHADA.
O halde kimi gerzeklerle ağız dalaşına girip de asabımızı zıplatmaya gerek de yok.
Hem Münazarat'ta,
"Müştebih (birbirine benzer) ağaçları gösterenler ( ne olduklarını ispat edenler) meyveleridir." demiyor mu?
Ziya Paşa ise durumu daha da açıyor. " Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde."
O halde hal dili, fiil ve maddi-manevi gayret( dua), "şartlanmış" ÇARPIKLARA laf yetiştirmekten çok daha mühim, hatta elzemdir.