Allah’ın ve Resûlü’nün selam ve bereketi üzerinize olsun.
Hidayet; Allah’ın insana vereceği en kıymetli ikramdır. Hidayete erdi mi bir insan, Rabbini sevebilecektir. Kişi, o hidayet ile İslam’ın sevgi ve merhamet dini olduğunu anlayacaktır.
İslam’ın ve Kuran’ın hakikatleri, insana bidayetinde yüklenmiştir. Bütün bilgi fıtratında zaten bulunmaktadır. Bir niyet ile göstermesi bekleniyor ki, o gerçekler onun fıtratında açığa çıksın. Niyetin duan, duan tomurcuğun, tomurcuğun ise senin hayatındır.
Niyetin sevgi olsun.
Allah seni severse, çok kişide bulunmayan sevgi, muhabbet, aşk nimetlerini sana verir. Fakat insan ben Allah’ı seviyorum demekle, sevebilmiş değildir. Birden Sahaflar şeyhi Muzaffer Ozak efendinin, bu konuda söyledikleri hatırıma geldi.
‘’Muhabbet, aşk insanların iradesinde değildir. İrade-i külliyededir.’’
Allah onu sevmeyince, kul Allah’ı nasıl sever? Evvela Allah kulu sever, sonrasında kulun kalbi Allah’a döner. Sevgi tezahür eder.
Elbette ki bunun bir şartı vardır ki; kul, içindeki niyeti ortaya döker. İbadet etmeye başlar. O ibadet başta pek muhabbetli olmaz ama Hak’kın muhabbetini üzerine çeker, Allah kulu sevdi mi, kul da Allah’ı sever. Artık o ibadet ile ruh lezzet almaya başlar.
Resul-ü Ekrem’i (asm) sevebilmekte aynı mantıkla mümkündür. Evvela sünnet-i seniyyesine tabi olmak gerekir. O’nun ahlakı ile yürümek lazımdır. Efendimizin ruhaniyyeti Rabbimizin izni ve keremiyle, söylediğimiz salavattan, o salavat ile kurmak istediğimiz bağdan, kendisiyle alakadar her fiiliyatımızdan haberdardır. Ona benzemeye, Onu örnek almaya çalışmaya devam etmek suretiyle, Efendimizin dikkatini çekeriz. O bizi sevdi mi, manevi bağ kurulur, O’nun sevgisi de bizim kalbimize yerleşmiş olur.
Muhabbetimiz, sevdiklerimize de böyle olmalıdır. Aile efradımıza emek veririz. O emek onların dikkatini celb eder, Onlar seni sever, sen de onları gerçek manada sevmiş olursun.
Nefsi sevgilerin mahiyeti ise böyle değildir. İhtiyacını karşılayanı sever, karşılamayanı sevmezsin. İhtiyacı olduğunda Allah’a ve peygambere el açanlar da bunun gibidir. Oysa Allah’ın rızası ve muradı senin de isteğin olmuşsa ‘Bir’ ile bir olmuşsun demektir. O zaman menfaatten ve ihtiyaçtan uzak, gerçek sevgiyi yaşar ve tadabilirsin.
Görene, köre ne!