Değerli okuyucularım, öncelikle Rabbim hepinize yar ve yardımcı olsun. Dua ile başlayalım, hayır ile bitirelim.
Şu günlerde ülke gündeminde, ciğerlerimiz olan ormanlar yer almakta. Takip ettiğim kadarıyla bu günlerde tüm siyasi partilerin tek konusu, orman yangınlarının çıkış sebebi ve hükümetin yangınının söndürülmesinde ne kadar yetersiz kaldığı olması gerekirken THK VE helikopterler&uçaklar olmakta. Muhalefet partilerinin çözüm sunmaktansa birtakım boş beleş söylevlerle bunca vakit öldürmesini, oyalanmasını şahsen ben eleştirmek isterim. Bu millet aptal değil. Artık bizleri aptal yerine koymayı aklınızdan bile geçirmeyin! Bizler, kimin ne yaptığını görmekteyiz. Artık yalnızca güvendiğimiz kişilere şans verir, sabırla bekler ve sonunda 2002'de olduğu gibi gerekeni sandıkta söyleriz.
2011 yılında, Has Parti Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Numan Kurtulmuş ve arkadaşları, "muhalefet nasıl yapılır" göstermeyi başarmışlardır. Bunu yapma şekillerinden biri, örnekle, ilk anayasa taslağını hükümete sunarak ve yine dış politikada yapılan yanlışların (bkz: Suriye konusunda haklılıklarını göstermeleri) doğrusunu söyleyerek olmuştur.
İktidar partisi kim olursa olsun, her konuda bilgili ve deneyimli olacak diye bir kaide yoktur. Bittabi muhalefetin görevi yalnız eleştirmek olmamalı. Eğer her konuda bilgi ve birikimi var ise, hükümete ve halkına, doğru çözüm önerisi sunması gerekmez mi diye sormak isterim.
KRİZ DÖNEMİNLERİNDE ELE ELE VERİRLERDİ
Yaşanan her kriz sonrası eleştirmek için konuşan muhalefet partileri acaba neden Türk Hava Kurumu'nu önceden ziyaret edip inceleme yapmıyor da bu durumu fark edip eleştirmek için kriz zamanlarını bekliyor? Sinirli kalabalığı harlamak için daha uygun bir zaman olduğundan mı? Yoksa kriz durumlarında eleştiri okları havalarda uçuşurken muhalefet olmanın daha da kolaylaşmasından mı? Benim anladığım, dertleri üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. İktidar olup millete hizmet etmekten ziyade muhalefette kalıp devamlı konuşayım halindeler... Bu millete
samimi gelmediğinizi söylemek isterim. Seçmen için, 2002 seçimlerinde olduğu gibi 2023 seçimlerinde Türkiye siyasetinde kartlar yeniden karılacaktır. Ki ben de birçok insan gibi, 2023'e kalmadan, erken seçim olacağına inanıyorum.
AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önümüzdeki seçimde iktidarı koruyabileceğine inananların sayısı giderek düşmekte. Özellikle Genel Merkez Teşkilatları, İl ve İlçe Teşkilatları kurarken tabanın görüşlerini göz ardı ederek, kişilerin tercihleri ile kurulmasına izin verilmesi AK Parti seçmeninin tepkisini çekmekte. Ve bu hatayı gören Genel Merkez, vefa ziyaretleri adı altında bir çalışma yapmış olması, bu partiye gönül verenlerini daha fazla kırmış ve özellikle incitmiş durumda. Ben İzmir'de Ak Parti'nin başında "CEO" istemiyorum. AK Parti teşkilatına sahip çıkıp kuçaklayacak bir İl Başkanı istiyorum. Durmadan "Ben, benim, ben!" diyen ve dava yeteneğinden yoksun kişilerin göreve getirilmesinden rahatsızım. Prof. Dr. Numan Kurtulmuş Hoca'nın dediği gibi.. Yeter teşkilatlar, Cumhurbaşkanı'nın sırtından inin. Sahada seçmenin gönlünü alacak işlere imza atın.
Bence akpartinin tek rakibi kendisidir. Ak Partiyi iktidardan yanlız kendisi indirir. Aynen öyle de olacak gibi görünüyor. Özelden ve sosyal medyadan bana sorulan bir soruda "İzmir'de Ak Parti bir dahaki seçimde ne yapar?" denmiş. Ve ben de sizin İzmir'de durumunu nasıl görüyorsunuz sorusuna içtenlikle vereceğim: Bu teşkilatlarla her iki bölgeden 4 vekil alarak seçimi kapatır. Dost acı söyler. Biz seçimlere iki sene kala söyleyelim ki toparlamak isteyen olursa fark edip bir şeyler yapmaya başlasın. Benim gözümde hatamı söyleyen, beni uyaran dostumdur, menfaat uğruna yanlışa alkış yapan ise düşmanımdır.
Allah, yar ve yardımcınız olsun. Saygılarımla, hoşça kalın.