Selamün aleyküm diyerek yazıma başlamak istiyorum ve öncelikle açık sözlü ve dostane eleştirilerimden makam ve mevki gözetmeden nasibini alacaktır. Biz söyleyelim ki yarın ah vah demesinler , hadi bakalım hayra karşı gelsin.
Derdimiz geçim sıkıntısı idi, bir anda seçim sıkıntısı oldu. Şimdilerde seçimlere giderken erken bazı konulara nereden girildi, anlamakta zorluk çekiyor seçmen , kim ile konuşsam bunlar bizim ile eğleniyor diyor. kamusal alanda gerek de günlük hayatımızda çözüme ulaşılmış olan baş örtü sorununun ısıtılarak neden önümüze sunulduğunu sorguluyorum.
Bana kalırsa buna ve birçok şeye daha geniş daha büyük bir pencereden bakmak gerekir ki anlaşılabilsin. Millet ittifakı bence ortaya attığı bu yersiz başörtüsü konusuna Sayın Cumhurbaşkanımız gibi siyaset dehası birisi nasıl böyle düşer insanlar geçim derken sayın cumhurbaşkanımız her hitabı dabas örtüsü konusunu söylemesi puan değil puan kaybediyor, nasıl hata yapar veya böyle bir hata yaptırılır der gibisiniz. Şu şekilde açıklamak doğru olacak; bir kişi bir yeri terk edecekse unutulmamak için, yararım dokunsun diyerek, son işini yapar. Birinci ihtimal bu hamlenin kopan muhafazakar seçmeni tekrar toparlamak amacıyla yapılmış olabileceği veya ikinci düşüncem gündem değiştirmek amacıyla kullanıldığı.
Sayın Cumhurbaşkanımızın “Seçim kazanamayacak olsam da EYT kesinlikle çıkamaz!” sözünü söylemesine sebep olan hangi danışma veya bürokrat, seçime beş kala sözünü çiğnetti? Seçmenin Sayın cumhurbaşkanını eleştirdiği konular arasında geçmişte söylediği sözleri unutması, hayal kırıklığı ve güven problemi yarattığı yönünde olduğu bilinirken özellikle. Şahsen ben de eskiden il başkanlığı yapmış bir siyasetçi olarak artık bu kadar çabuk, bu kadar ani, bu kadar fazla değişime anlam veremiyorum. AK Parti il yönetiminde kısa süre bulunma hasbiyle AK Parti’nin şu anki durumuna fazlasıyla üzülüyorum. Kişinin kendine ettiğini, kimse etmezmiş.
Başkanlık sisteminden ben de çok ümitliydim, maalesef koca bir hiç çıktı. Ki başkanlık sisteminin en büyük eksiği Prof. Dr. Numan Kurtulmuş Bey’in kurmuş olduğu, benim de il başkanlığını ve milletvekili adaylığını yaptığım Has Parti’nin 2011 seçimlerinde bahsettiği gibi, başkanın seçilen bir üst meclis tarafından denetlenmesidir. Denetim yok ise sorunun çözümü ne yazık ki yoktur çıkan KHK lar çözüm den çok sorun haline gelebiliyor.
Son bir şey eklemek gerekirse, Akparti İzmir başkanlığının basında çıkan üye rekoru kırdı haberi dikkatimi çekti. Gelen ne kadar bilemiyorum ama giden daha fazla onu görebiliyoruz. Bunuda söyle örneklemek gerekir Her zaman hükümetler ihracat rakamlarını açıklar artışı sevindirir onları ama hiç bir zaman ithalat ta bakmazlar cari açık ondan bahsetmezler, bence İzmir'de üye sayısında bayağa cari açık var.Bunun sebebi nedir diye soracaksınız sözde teşkilatlara karşı biz çalıştık ama ekonominin bozuk gidişi seçimi kaybettirdi havasındasınız ve öyle olmaya devam edeceksiniz fakat bir çok ilde AK Parti teşkilatlarında sorun olduğunu duyuyoruz. Velhasıl kelam, at sahibine göre kişner. AK Parti genel merkezinde genç ve teşkilatlara hakim olmayan bir teşkilat başkanının olması büyük handikaptır, bunun farkında olmak gerekir. Misal, bunu futbolla örnekleyecek olursak, eline yeni lisansını almış bir teknik direktörün iyi bir takımın başına geçip onları küme düşürmesi gibidir.
Ez cümle, gönlüm Cumhur İttifakı dese de, aklım Millet İttifakı diyor. Eh, kısaca neden diye soracaksınız. Bu ülkenin ayrışmaya dur demesi için acilen parlamenter sisteme dönülmesi gerektiğine inanıyorum. Millet İttifakı, seçim sonrasında, iki veya üç sene içinde, yeni bir seçime gidecek ve partili sisteme tekrar dönecektir. O zaman artık kim hangi partiye gönül verdi ise rahat rahat çalışır, yiğit o zaman meydana çıkar.
Vatandaşın tek dileği geçim ve iyi bir yaşam. Siyasiler, boş vaatleri bırakıp milletin yararına adaletl nei bir yaşam için uğraşmalı, bunlar ile dile gelmeliler. Hakeza, adaletin olmadığı yerde huzur ve bereket olmaz.
Kalın sağlıcakla, Allah’a emanet.