Geçen yazımda genç bir kızımıza yani kızımın yazısına yer verdim.Benim yazılarımdan daha çok ilgi gördüğünü kabul etmek zorundayım, kızımıza teşekkür eder rabbim milletine hayırlı bir birey olmasını temenni ederim. Bu gün Pandemi ve ekonomiyi değerlendirmek istiyorum, Pandemi sürecinde yapılan harcamaların 2020 yılı içerisinde Türk halkından alınan vergilerin 1/3ü olduğunu biliyor muydunuz?
Hükümet Türkiye ekonomisi büyümekte açıklaması yaparken halkın içine girince öyle olmadığını görmekteyiz. Alacaklarından feragat etmeyen kim olursa olsun tabiki büyür olan esnafa ve üretim istihdam yapan KOBİ’lere, devlet covid 19 maliyeti var derken bir bakalım, tanı, tedavi ve aşılamasının devlete maliyeti 52,8 milyar TL iken milletin ödediği yani şirketler ve küçük esnafın ödediği kurumlar vergisinin tahsilat/tahakkukunu saymazsak 2020 yılında 158,8 milyar liralık gelir vergisi tahsil edildi. Devlete maliyeti diyoruz ama vatandaşa maliyeti değil midir aslında? Bu vergilerin sadece 85 milyar lirası bordroludan, işçiden kesildi, bu verileri resmi kaynaklardan temin edebilirsiniz.
Bu olayın iki tarafını da konuşmak istiyorum. İlki sağlık sektörünün farmasötik firmalar tarafından ele geçirilmiş ve hükmediliyor olması. SMA hastası küçük çocuklarımızın hayatta kalmaya devam edebilmek için ne kadar ödemeleri gerektiğini biliyor musunuz? Ki bu öyle basit bir hastalık da değil, kesin bir çaresi yok ancak belli bir süre çocukların hayata tutunabilmeleri için alternatif tedaviler mevcut. Durumu daha iyi hale getirmeye yönelik bu tedavilerin masrafı dudak uçuklatan cinsten. İlaç sanayinin sağlık üstündeki bu etkisi, pandemi döneminde de gayet rahat görülebiliyor. Bir doz aşı maliyeti 30 dolar, lojistik/personel gideri sayılırsa aşının toplam aşılama maliyeti daha da fazla. Test, ayakta tedavi ve hastanede yatarak tedavinin giderlerini de sayarsak… Evet, ilaç sanayi tüm dünyayı kazıklıyor. Ve elden gelen bir şey yok. Kendi bilimsel çalışmalarımıza önem vermez, yatırım yapmaz ve bu alanda iyi yerlere gelmiş gençlerimize fırsatlar tanıyamazsak gelişemeyip bu duruma mahkum olmaya devam ederiz. Birçok gencin yurtdışında olmak istemesinin en büyük sebebi, hem ekonomik gelir hem olanak yetersizliği. Çok da haklılar.
İkinci kısmı ise, hükümetin vergilerinin fazlalığına rağmen ve vergilerin küçük bir kısmıyla bu dönemi atlatmış olmasına rağmen halka yeteri kadar destek çıkmaması. Esnaftan öğrencisine herkesi vuran bu beklenmedik durumu idame ettirmek önemliydi ve bunu büyük bir başarıyla yapamadılar. Aç kalanından dükkan kapatanına, vergilerin ağırlığından ve borçtan intihar edenine dek bir ton kötü haber alıyoruz gazetelerden, sosyal mecralardan ve benzeri her türlü kitle iletişim aracından. Binaenaleyh, herkes mağdur. Herkes mahzun. Daha kötüsünü söyleyeyim iki senedir kredi ötelemesi yapan, belediyelere borcu olan vatandaşlara ardı ardına icra takibi ve banka bloke eden kurumlar yüzünden vatandaşı kötü günler bekliyor, 1 Temmuz günü sonrasında Gökten vatandaşların ceplerine para girecek zannettiler, tüm alacaklılar icra dairelerine hücum etti. Hükümet acilen bu konuda önlem almazsa intihar vakaları artma riski karşı karşıyayız.
Baz olarak aldığım belgeyi aşağıya iliştirmek istiyorum. Bir de siz gözlerinizle bakın, inceleyin, düşünün. Düşünmeye bir kere başlayınca zaten işin içinden çıkılamıyor.
Allah’a emanet olun.
Umuyorum her şey güzel ve hayırlı olacak.