Bu gün bu yazıyı yazarken birincil sebebim, sevenlerimin siyasi kıblen neresi ve Ak Parti’ye neden bu kadar eleştirel yaklaşıyorsun sorularına cevap ulaştırmaktır. İnsan, sevdiği insanı yerden yere vururmuş. Vicdanen bu gidişe dur diyemeyen, onlarca doğruyu gören, Harunları dışarıda bırakan ve Karunlardan oluşan yapıyı görünce üzülmüyor değilim.
Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN Bey’in « Bizim mücahitler, müteahhit oldu. » sözü üzerine yine değerli siyasi büyüğümüz Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ Bey’in « Harun gibi gelip karun gibi zengin oldular, milletin içinde siyaset yapar iken maalesef otel lobilerinde ve rezidanslarda takım elbiseli siyasetini benimseyerek milletten uzaklaştılar » sözü aklımda çınlıyor. Çünkü bu ne yazık ki, AK Partinin güncel durumunu açıklamakla birlikte 2023 seçimlerinde bu hızla giderse baraja takılabileceği gerçeğini akıllara getiriyor ve düşündürtüyor. Bunlar bir kenara dursun, konuyla alakalı dikkatimi çeken bir şeyi paylaşamadan edemeyeceğim ki, her şeye rağmen otel lobilerinden çok milletin arasında dolaşan iki lider mevcut. Her ne kadar oy vermeyecek olsam da, yiğidi öldür hakkını yeme demişler; İyi Parti ve Gelecek Partisi Genel Başkanlarını duruşlarından ve çabalarından dolayı tebrik ederim.
Geçmişte yazılarımda belirttiğim bir görüştür ve geçerliliğini hala korumaktadır: Ak Partinin en büyük rakibi ne yazık ki yine kendisidir. Zamanla bir entropi gibi, kendi içinde parçalanıp bozulmaya maruz kalmış, çizgisini kaybetmiş ve kokuşmuş teşkilatlarla günlerini doldurmaya başlamıştır. Görünüşe göre rakip partilerin iktidardan indiremediği AK Parti, işlerini kolaylaştırmak niyetiyle, teşkilatları ve hükümeti sayesinde bunu kendi kendine yapar hale gelmiş.
2001 yılındaki siyasi ve ekonomik kaoslar ile dolu dönemi sonrası ve yine Anavatan Partisi’nin iktidara geldiği gibi yansıttığı « Halkın için değişimde hayır vardır. » bakışı sonrası milletin evlatları, ezilenin ve adalet bekleyen toplumun partisi olarak geldi: AK Parti. Oy verenin de vermeyen seçmenin de gönlünde, ilk 10 yılda yaptıkları ile bilhassa taht kurdu. Bu başarının sırrı ne idi? Şu an ne için mevcut değil? Halkın bu psikolojik buhranları, gençlerin bu nevrozları neden? Herkesi bunları düşünmeye davet ediyorum.
TÜRK Demokrasi Vakfı'ndaki sayın Bülent Arınç Bey efendinin söylediği şu söze dikkat çekmek isterim -zannedersem başarının sırrı buradan geliyor- : « Sayın Tansu Çiller Hanımefendi ve Deniz Baykal Bey’e sordum, siz olmazsanız kim olur soruma cevap alamadım. Ve neden ikinci bir isim veremediler, bilemiyorum. Ki ben de yaradana sığındım, alın size 10 tane aday saydım, ama bugün bana sayın cumhurbaşkanı Recep Tayyip Bey olamazsa kim olur sorusuna bir yanıt bulamıyorum. Biz bir ekiptik ve güçlü idik. Bu ekipteki herkes ayrı ayrı güçlü ve ön planda görünen kişilerdi. Buraya kadar katılmayan Ak Partili arkadaş sanıyorum ki yoktur.
Kıssadan hisse, fazla uzatmadan söylemek istediğim şeyleri özetleyeyim. Kötü gidişi ve yanlışı her ortamda söylemekten çekinmeyen, davasına sahip çıkan insanlar ne yazık ki AK Parti’de yok denecek kadar az. Bittabi bunun baş sebebi makam ve mevkii kaybetme korkusu. Yahu varsın makamımız olmasın, varsın doğru söylüyoruz diye dokuz köyden kovulalım; el bilmezse rabbim bilir diyerek hakka sarılırız!
Bana gelince…
Naçizane, haklı ile haksızı ayırt edebilecek, doğru ile yanlışı anlayabilecek, Rabbimin önüne, yalnız secdede eğilen, kimsenin karşısında saygısızlık yapmayan ama topuk selamı vermeyen, adaletli olmaya ve davranmaya çalışan ve hiçbir partide kaydı bulunmayan eski bir il başkanıyım, bununla da gururluyum.
Sıhhatle kalın.