Verilen sözde durmanın karşılığıdır ahde vefa. Ahde vefa imandandır derler. İnsanların en birincil yapması gereken harekettir aynı zamanda. Dürüstlüğün, güvenilirliğin, doğruluğun en belirgin sembolüdür. Ancak günümüzde, bu sayılan vasıfların bulunması çok nadir olduğundan olsa gerek, ahde vefa eskisi kadar önümüze, karşımıza çıkan bir olgu olmaktan uzaklaşmıştır.
Her insan, doğruyu ve sadakati ister. Bir insana güvenilmesi, insan için önemli bir husustur. Mütemadiyen bir beklenti içerisinde yaşarız. Karşılık beklenmeyen iyiliklerde bile, bir karşılık ümidi yatar. Ama verilen sözde durmak, daha somut bir varoluşa sahiptir. Gerekliliktir, olması mühim olandır, insan iletişiminin ve ilişkilerinin en temel faktörlerinden biridir.
Günümüz siyasetçilerinden olağan yaşamdaki insanlara kadar, verilen sözlerde durulmaması, güvensizlik doğuran olayların başını çeker oldu. Hepimiz elimizde hiçlikle döndük çoğu zaman olduğumuz yerlere. Güvensizlik korkuyu harladı, korku ümitsizliği, ümitsizlik çözümsüzlüğü. Eğer sözler yerine getirilmiş olsaydı, içi boşaltılmış dışı süslenmiş kelamlardan vazgeçilmiş olunsaydı, hiçbir yaşayan bu hale, bu konuma düşmeyecekti belki de. Bunu düşününce « söz vermenin » ne kadar ağır bir sorumluluk olduğunu anlamak daha da kolaylaşabilir. Çünkü her ne kadar fark etmesek de, hareketlerimiz dinamikleri ve insanların hayatlarını etkileyecek, değiştirecek kadar yer kaplar. Her zaman cürmümüz kadar yer yakmayız, bazen sözlerimiz kadar da can yakarız.
Bilinçli düşünebilen insanları akıl birliğine davet ediyorum. Hem insan hayatlarını etkileyecek konumda olan, nüfuzu olan siyasetçi, ekonomist ve patron ve benzerlerini, hem de vatandaşları. Tutulamayacak sözlerden doğan sorunları görüp, bu eylemden uzaklaşmak birinci kaide olmalı. Çünkü sözün ve insanın altın olduğu yer, güvenilir olduğu yerdir. Ve güven bir kere inşaa edilir, eğer yıkılırsa, sarsılmış olan bir temelin üzerine kurulacak yeni güven, ne eskisi kadar sağlam olur ne de iş görecek kadar yeterli.
Sağlıcakla.
Ellerine Sağlık Levent bey. Ne güzel şeyler yazdın. Hayal Gibi Kaldılar Malesef.
Değerli büyüğüm, Ahde vefa; bence karşılıksız, çıkarsız, amasız, fakatsız, lakinsiz, söz vermek ve bu söze sadık kalmaktır, teslimiyettir. Biz ise ahde vefayı yanlış anlamış, yorumlara menfaat, beklenti içinde cevap bulmayı tercih etmişiz. Bence Ahde Vefa; Akabe tepesinde Efendimize (S.A.V.)'e sahabenin söz verdiği gibi tam bir teslimiyet ve muhabbet ile söz vermedik. Öyle olsaydı bu durumda olmazdık. Zira aynı çatı altında bulunan kardeşler olarak bizler birbirimize destek veren ve sahip çıkan bireyler olmadık, olamadık. Kardeşi kardeşe düşman ettik, yalnız bıraktık. Kardeşliğimizin kıymetini sahabe gibi bilip evimizi, aşımızı, işimizi paylaşmadık. Bir makama gelince de onlara sahip çıkmak yerine parayı veren düdüğü çalar diyerek, ehliyetsiz, liyakatsız insanları koruyup, kollamayı tercih ettik. Para, makam, şan, şöhret her türlü kardeşliği ezip ayaklar altına aldı. Biz kardeşlik şuuruyla yaşayanlar maalesef ki kardeş bildiklerimiz tarafından kuyuya atıldık Hz.Yusuf (A.S.) misali...