İnsanlar birbirleri ile konuşma dillerinin yanında jest ve mimikleri ile vücut diliyle, bakışlarıyla konuşurlar ve anlaşmaya çalışırlar.
Duymasalar da sesli konuşamazlarsa da anlaşma yoluna bulurlar.
İnsanların sözleri ve davranışları iç dünyalarının yansımalarını da açığa çıkarır.
Medeni toplumlarda insanlar sevgi dilini kullanırken, problemli toplumlar çoğu zaman şiddet dilini kullanırlar.
Birinin haklı veya haksız isteğine hayır sözcüğü yerine, suratına bir tokat vurarak cevap vermeye çalışan toplum sağlıklı ve medeni bir toplum değildir.
Milli konularda Bir araya gelebileceğini Barış harekatı yapılırken dış dünyaya Göstere bilen vekillerimiz Hayatı öneme sahip iç problemlerimizi mecliste konuşurken gençlerin sokakta bile konuşmaktan utandığı dili yine Milletin meclisine taşıdılar. Millet olarak dinlerken biz utandık .
Acaba onlar utandı mı?
Bir arada yaşama zorunluluğu olan Millet ve MİLLETİN VEKİLLERİ sevgi dilini kullanma ve sevgi dilini geliştirme ve sevgi dilini alışkanlık haline getirmek zorundadırlar.
Nüfusunun yüzde 60 eğitim çağında ve genç olan toplumun yöneticileri kendi aralarında bile olsa şiddet dili yerine sevgi dilini kullanmaları zorunludur. Bu bir temel eğitim kuralıdır.
Siyasal liderlerimiz ve MİLLETİN TEMSİLCİLERİ birbirlerini eleştirirken amaçlarını normal bir kelime ile ifade edebilecek iken, argo ifadeler kullanarak çocuklara ve gençlere , zaten büyük bir ekonomik ve sosyal sıkıntı içinde çözüm arayan anne ve babaları İşadamlarına ,Çalışanlara kötü örnek olacak şekilde Karagöz Hacivat yaklaşımı içinde (Ahlaksız, Vatan haini, şerefsiz , haram zıkkım olsun, Allah Belanı versin vb. Meclis tutanaklarında var ) sözcükleri kullanarak
Birbirlerine toplum önünde şiddet dilini kullanarak cevap vermeye çalışmaları, toplum öğrencilere, örnek olma açısından gerçekten çok üzüntü vericidir.
Önde gidenler, her türlü davranışları ile örnek olanlar, her türlü hareketleri sözleri davranışları jest ve mimiklerinin topluma olumlu veya olumlu, tahrik edici veya teskin edici özelliği olduğunu bilmek zorundadırlar. Barış harekatı vesilesi ile toplumda oluşan Birlik Beraberlik, ve KARDEŞLİK dilini kalıcı hale getirmek liderlere düşüyor.
Günümüzde eğitim sadece dört duvar arasında yapılmamaktadır.
Parti liderlerinin, kulüp başkanlarının, sivil toplum kuruluşu liderlerinin, kanaat önderlerinin kendi aralarında konuşurken söyledikleri argo kelimeler. Onların taraftarları arasında taşlı sopalı kavgalara dönüşü veriyor.
Tolumda hepimiz şiddet dilini bırakarak sevgi dilini geliştirmek Herkesi kendi doğruları ile kabul edip sevmek ve saymak zorundayız. Birlikte barış içinde huzurlu bir toplum meydana getirmenin yolu duygularımızı düşüncelerimizi, bağırarak argo kelimelerle anlatmakla değil, Medeni ölçüler içinde sevgi dilini kullanmaktan geçiyor.
Sevgi dili yılanı deliğinden çıkarır.
Liderler sinirleri alınmış insanlar gibi dövene elsiz sövene dilsiz ve gönülsüz olmak zorundadırlar.
Başta liderlerimiz olmak üzere herkes eğitimcilere yardımcı olmak zorundadır.
Televizyonda liderlerimizin şiddet dilini bırakıp sevgi dilini geliştirmelerini beklemek en tabii hakkımız olduğunu düşünüyorum.
Yunusun Emre’nin diliyle:
İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır…