Huzurlu ve mutlu bir toplumun temel taşlarından biri, insanların birbirlerine güven duyması, komşularından, arkadaşlarından, kendisine, ailesine ve sevdiklerine zarar gelmeyeceğine inanmasıdır.
Güven duygusu medeni bir toplumun temel şartıdır. Peygamber efendimiz(asv) Bedevi bir toplumdan Medeni bir topum meydana getirmiştir. Medine de Müslümanlar çevresindeki her kese tam bir güven veren emin insanlar olmuşlardır. Aldanmamaya ve aldatmamaya Azami özen göstermişlerdir.
Bu temel prensipler kıyamete kadar İslam’ın temel kurallar olarak devam edecektir.
Ferasetli Müminler, Salih müminler, Bir kişi tarafından iki defa aldatılmaz, zarara uğratılamaz.
Asrısaadette Şair Ebu Azze Müşrik bir şairdi. Okuduğu şiirlerle müşrikleri cesaretlendirirdi. Müminleri hicveder, Onlarla alay ederdi. Bedir Harbi'nde Kureyşlerin tarafında savaşıtı ve esir düştü.
Esirler fidye karşılığı serbest kalırken Şair Ebu Azze Fidye verecek malı yoktu. Peygamberimize (sav) gelerek:
“Ya Muhammed! Ben, aile ve evlat sahibi fakir bir adamım” diye yalvardı.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onu beş kızına bağışlarken bir şartı vardı. Bir daha Müslümanlar aleyhinde Şiirle saldırmamak, edebi gücünü kullanarak yeni Müslüman olacakları kandırmamak üzere söz aldı. İlerde savaş olursa Müslümanlara karşı harp etmemek şartıyla bedelsiz salıverdi.
Ebu Azze Mekke'ye döndü ve iki defa
“Ben Muhammed'in (sav) elinden hile ile kurtuldum.” dedi.
Uhud Harbi'nde yine müşrikler tarafında idi. Savaştan sonra Müslümanlara esir oldu. Hemen “Ya Muhammed! Beni aileme bağışla” diye yalvarmaya başladı.
” Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
“Mü'min, bir yılan deliğinden iki kere sokulmaz” buyurdular ve öldürülmesini emrettiler. Ebu azze oracıkta öldürüldü.
Yani Müslüman akıllıdır, Feraset sahibidir, bir defa hileye aldansa bir daha asla aldanmaz. Bazı âlimler: Müslüman “Dünya işlerinde aldanmadığı gibi ahret işlerinde de iki defa aldanmaz.” demişlerdir.
Hazret-i Ali (k.v.):
“Size Allah’ın kitabında hakkınızda en hayırlı ayeti haber vereyim mi?” buyurunca yanındakiler “Tabi, bildiriniz” dediler. Buyurdu ki:
“O ayet: ‘Başınıza ne musibet geldi ise kendi ellerinizin kazancı iledir. Halbuki (Allah günahlarınızın) birçoğunu affediyor.” ayetidir. (Şura: 30.)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bana:
“Ey Ali! Dünyada başına gelen bir bela yahut ceza yahut hastalık ancak kendi kusurundan dolayıdır. Allah (cc) ise öyle Kerim ve Halim'dir ki; dünyada ceza verdiği kuluna ahrette tekrar ceza vermez. Dünyada affettiği şey için de ahrette affından dönüp tekrar ceza vermez.”
Günümüzde, Müslümanların günlük hayatlarında birbirlerine olan güven duygusunu kaybetmesinin temelinde, hatalardan ve işlediğimiz günahlardan tövbe ederek bir daha temizlenemediğimizdendir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Bir kul bir günah işlediği zaman kalbinde muhakkak siyah bir nokta meydana gelir. O günahtan uzaklaşıp istiğfar ve tövbe ederse kalbi (siyah noktadan) temizlenir. O günahı tekrar işlerse ve tövbe etmezse, kalbinde nokta ziyadeleşir ve nihayet kalbini tamamen kaplar.” ( Tırmizi)
İş hayatımızda aile hayatımızda, Siyasal hayatımızda gittikçe yaygınlaşan Güven kaybının temelinde Müslüman aldanan ve Altan değildir. Temel prensibine dikkat etmemek yatıyor. Aldandım, fark edemedim. Beni de aldattılar feryadını bu günlerde çok duyuyoruz.
iflasa sürüklenen iş adamından , İtibar kaybeden yöneticilerden, Dağılan yuvaların bireylerinden, yükselen feryatlardan Müslüman olan toplumumuzda güven duygusunun çok zayıfladığına şahit oluyoruz.. Bütün dertlerin çaresi İslam dadır. Maddi ve manevi Hastalılarımızın reçetesi İslam dadır… Ondan çoook uzaklaştık.. Lütfen Anlayalım bu gerçeği. Selam ve dua ile.
[email protected]. 3.12.2020