Zamanın birinde büyükçe bir orman varmış. Bu ormanda birçok ağaç yaşarmış. Muz, kiraz ve portakal ağacı gibi. Hepsi mis kokulu meyveler verirmiş. Tüm hayvanlar bu meyveleri iștahla yermiş.
Bir gün bu ormana büyük bir fırtına gelmiş
Fırtına güçlüymüş, ağaçlar sallanmış
Dallardaki kuş yuvaları yere düşmüş. Bazı
dallar kırılmış bazı ağaçlar ise devrilmiş
Fırtınayı duyan herkes yardıma gelmiş,
Yıkılan kuş yuvalarını yapmışlar, kırılan
dalları sarmışlar. Devrilen ağaçları ise filler
hortumlarıyla geri kaldırıyormuş
Bu ormanda yaşayan küçük serçenin en
sevdiği ağaç, kestane ağacıymış. Fırtına
bitince hemen kestane ağacının yanına
uçmuş. Ağacın yere devrildiğini görmüş,
Hemen yanında ormanın en bilgili fili
oturuyormuş. Ona kızarak: "Baksana, kestane ağacı yere devrilmiş. Hadi onu hortumunla ayağa kaldır. Çabuk."
Fil, sevgi dolu gözlerle serçeye bakmış
'Ahh küçük serçecik. Üzgünüm. Güçlüyüm
evet ama onu kaldıramam. Çünkü artık yaşamıyor. Tüm yaprakları dökülmüş, bak. O artık kalkamaz. Serçe çok üzülmüş, gözünden yaş süzülmüş. Üzüntüyle sormuş:
Şimdi ne olacak? Hep yerde mi kalacak?"
Fil hortumunu serçeye uzatmış, serçe onur hortumuna konmuş. Fil: "Hayır. Onu șu dağa götüreceğiz. Toprağa bırakacağız. Tü devrilen ağaçlar oraya götürülür."
'Hep orada mı kalacak, ne yapacak ki orada?
diye sormuş serçe.
Fil sakinlikle"Bazı ağaçlar zamanla toprak olur, bazıları da bir cennet bahçesine gider ve orada yaşarlar serçecik."
Serçe biraz düşünmüş ve üzüntü ile son
sorusunu sormuş:
"Ben kestane ağacını göremeyecek miyim?"
Fil biraz düşünmüş ve:
"Başının üzerindeki minik gözlerinle artık
göremeyeceksin. Ama serçelerin bi hayal gözü bir de rüya gözü olur. Onlarla görebilirsin.
Serçe hemen hayal gözünü açmış ve kestane
ağacının dalında oynadığı oyunları hayal etmiş
Onun kendisine anlattığı hikayeleri hatırlamış
Biraz rahatlamış Tam gidecekken fil hortumuyla serçeye bir resim uzatmış. Bu kestane ağacının resmiymiş. 'istersen yastığının altına koy bu, istersen
yuvana as. Özlediğinde resme bakıp hayal gözünle onu görebilirsin.
Serçe resmi gagası ile almış, teşekkür etmiş,
kanat çırparak yeni ormana, sevdiklerinin
yanına uçmuş.