İnsan İslam fıtratı üzerinde doğar, ama talim terbiye ile şekillenir. Mesela genetik zeka ve karakteristik meziyete sahip bir insan kırsal kesimde yaşarsa o meziyeti kısmen fark edilir, ama ondan kayda değer bir verim elde edilemez, çünkü o fırsatı yakalayamadı ki farkı fark edilsin.
Demem o ki her talim terbiye yılı yeni bir fırsattır, ya onu iyi değerlendirir, öğrencinize bir değer katarsınız, yada bahaneler arkasına saklanarak yılı heba edersiniz.
Peki kimler bu yılın ana unsurları; İdareci, Öğretmen , Öğrenci, Veli ve Çevre.
Kültürümüzde bir ölçü var “Beşikten mezara kadar ilim arayınız” o zaman büyük küçük demeden bu eğitim ekosisteminin içinde rolümüz ne olursa olsun hep birlikte daima öğrenmek için bir arayış ve araştırma içinde olacağız. Bu Ekosistem kavramı yeni Müdürümüz Doç.Dr.Feysal Taşçıer’e ait ve bu ilmi arayışın başı da kendisi ve ekibi çekmelidir diye düşünüyorum.
İdareci olarak kendimizi sorgulayacağız, okulunuz için ne yapılabilir? Sorusuna cevaben birkaç hedef ortaya koyup, onun için bir çalışma yöntemi geliştirerek çalışacağız.
*Özellikle günlük yoklamaları günün sonuna bırakmadan 2.saatin sonunda sınıflardan alıp, veli telefonla bilgilendirilmelidir.
*Rehber öğretmende özgürlük teranelerinden vazgeçerek öğrenciye anne babalarına saygıyı öğretmeyi, genel olarak büyüklere saygı küçüklere merhametle yaklaşmayı tavsiye etmelidir.
*Öğretmen olarak her dersimiz için hazırlıklı olup öğrencine daha verimli olmak için bir çalışma ve çaba içinde olacağız.
Örneğin ben öğretmenken her yıl faydalanacağım sabit bir ders notum yoktu. Çünkü hayat her yönüyle bir değişim ve dönüşüm yaşarken ben sabit bir ders notuna bağlı kalamazdım, her yıl çalışır yeni ders özetiyle derse girerdim.
Öğrencilerimize de küçük bir tavsiyem var okuldan her döndüğünde “ ben bu gün ne öğrendim?” sorusunu muhakkak kendilerine sorsunlar, bir günü geçtiği halde bir şey öğrenemeyen kimselerin vay haline çünkü ilerleme kat etmediği için ziyandadır.
Veli, Diyarbakır’daki veli tarzını muhakkak değiştirmelidir. “Saldım çayıra Mevlam kayıra” yaklaşımıyla olmaz. Eğitim öğretimin ikinci ayı zarfında muhakkak her veli kendi isteğiyle okulu ziyaret edip öğrencisi ve okulu hakkında bilgi edinmelidir.
İkinci ayın sonunda nitelikli ve bilinçli, bir o kadar da fedakar bir “okul aile birliği” yönetimini oluşturmalı ve o yönetim aracılığıyla okulun eğitim -öğretim kalitesine bir inovasyon katmalıdır
Her ay muhakkak okulun bir sosyal etkinliği olmalı ve burada sınıfın en başarılıları öğrencileri görevlendirilmeli, taltif edilmelidir. Her defasında sınıftan bir ya da iki kişi alıp bu çalışmaları yaparken aynı zamanda bu öğrenciler gözlemlerini özet halinde sınıflarına da sunmalıdır.
Mesela “okulumuz komşularıyla selamlaşıyor” sloganıyla okul mahalle içindeyse bazı evler seçilerek kapıları çalınmalı ve okul hakkında ne düşündükleri öğrenilmelidir.
*Şehrimizin tarihi eserleri gezilebilir.
*Geçen sene toplam puanda birinci olan okul ziyaret edilerek başarılı olmanın sırrı öğrenilebilir,
*Medreseler ziyaret edilerek çalışma tarzı hakkında bilgi edinilebilir,
*Özel okullar ziyaret edilerek, resmi okullardan farkının ne olduğu öğrenebilir,
*Üniversite ziyaret edilerek fakülteler hakkında bilgi edinilebilir,
Tabi işin ehli kimseler bu konuyu ele alırlarsa daha güzel fikirler ortaya çıkar, yarım saatlik bir zamanda bir akıldan ancak bu kadar olur.
Çevre olarak okulun küçük bir şikayeti dahi varsa Emniyet o kaygıyı giderecek çalışmayı yapmalıdır. Ancak okul etrafında görünen emniyet mensupları okul idaresinin izni olmadan kesinlikle öğrenciye müdahale etmemelidir.
Vatandaş olarak ulaşımda, alış verişte, çarşı pazarda öğrencilere farkı bir bakış ile bakıp ona değer verdiğimizi hissettirmeliyiz.
Unutmayalım “serseri çocuk yoktur, ihmal edilmiş çocuk vardır” ki bu başarısızlık da ekosistem içindeki diğer aktörlerin suçudur.
Her yıl “yeni bir yıl yeni bir fıtrattır”, İnşallah 2019-2020 Eğitim Öğretim yılını başarı, huzur ve mutluluğun damga vurduğu bir yıl olarak geçireceğiz.
Amin demeniz dileğiyle.