Aile, aile, aile…
Bir ülkede ailede huzur varsa, mahallede huzur olur.
Mahallenin huzuru ilçenin huzurunu oluşturur.
İlçenin huzuru il’e yansır.
İlleri huzurlu olan bir ülkenin önü açıktır, diye düşünüyorum.
Onun için değil midir ki düşman, ülkemizdeki dostlarının da katkılarıyla aile düzenimize göz dikmiş.
Türkiye Aile Meclisi,
“Önce Aile”, “Aileyi yıkan yasalar kalksın” gibi sloganlar ile aileyi önemseyen ve başta “İstanbul Sözleşmesi” olmak üzere, 6284 numaralı yasa ve CEDAW gibi aile yapımızın sarsılmasına neden olan yasa ve anlaşmalara karşı mücadele etmeyi dert edinen bir avuç nitelikli insan, bir yılı geçmeden bini aşkın derneğin desteğini alarak şimdiye kadar yüzlerce etkinlik ile bu sorunu dile getirdil, halkı aydınlattılar.
Platform olarak çalışmalarını yürüten bu saygın/dertli oluşum çalışmalarının içeriği ve çalışma tarzı olarak, kamuoyunda varlığı hissedilince “Türkiye Aile Meclisi” adını aldı. Bu isim durup dururken ortaya çıkmadı, bir emek ve samimiyetin ürünüdür.
İmam-Hatip müdiresi olup başı açık olacak kadar İslami değerlere karşı ilgisiz kalan biri, kalkmış Türkiye Aile Meclisi gibi binlerce nitelikli, değerli kimselerin destek verdiği bir oluşumu FETÖ ile irtibatlandırarak değerden düşürmeye çalışıyor. “Başörtüsü teferruattandır” diyen FETÖ idi, bu hanım efendi Tenzile Hanım İmam-Hatip lisesi müdiresi olmasına rağmen başı açık olduğuna göre herhalde kendisi FETÖ’nün talebesidir.
Yazıklar olsun su-i zanda bulunmak bu kadar kolay mıydı dinimizde? Gecesini gündüzüne katarak Türkiye Aile Meclisine çalışan Adem Çevik yalnız değildir. Aslında bu müfteri kadının bir an evvel Tenzile Hanım İmam Hatip lisesi müdürlüğünden alınmalıdır.
Ben Türkiye Aile Meclisi Güneydoğu bölge Başkanıyım, Diyarbakır, Mardin ve Batman’da Aileyi yıkan yasalar üzerinde paneller yaptık, her fırsatta halkı bilgilendirmeye devam ediyoruz, iki defa basın açıklaması yaptık, Cumhurbaşkanımıza toplu mektup eylemi yaptık ki bu sakıncalı yasaların varlığına dikkat çekelim. Bunun hükümetin devrilmesi ve FETÖ ile miskali zerre alaka göremiyorum. Üstelik FETÖ’nün revaçta olduğu yıllarda dahi ona yanaşmadık, bu gün niye FETÖ’cü oluyoruz.
İsviçre’den ithal medeni kanunumuz dahil, inanç, gelenek ve kültürümüzle uyuşmayan her ne yasa varsa 2019-2020 yasama yılında değişmesini ve düzelmesini istiyoruz. Bunu TBMM’den istemek hem vazifemiz hem de hakkımızdır. Bu konuda yerel seçimleri de düşünerek çok sessiz kaldık, ne yazık ki buna rağmen Ak Parti bu yasaların da olumsuz etki bırakmasıyla ilk defa yerel yönetimlerde hüsrana uğradı.
Düşünün sizin destek verdiğiniz parti İstanbul sözleşmesini kabul etmiş ve 6284 numaralı yasayı çıkarmıştır. Siz de bu yanlışa karşı baş kaldırıyorsunuz. Mert olmazsa, Civan mert olmazsa kişi bunu yapabilir mi?
İstanbul Sözleşmesi yedi açıdan küfür kokuyor. Ermenistan’ın, Hırvakistan’ın, Bulgaristan’ın, Rusya’nın kabul etmediği bu sözleşmeyi, bizim tamı tamına kabul etmemiz kabahat, bazı okumuş cahillerimizin bu sözleşmeyi savunması ise fecaattir.
İstanbul sözleşmesinin “Toplumsal cinsiyet” üzerinde durması tek başına bu sözleşmesinin feshi için yeter de artar. Sözleşmenin 80.maddesinde isteyen ülke istediği anda imzasını çekebilir denmesine rağmen birileri hala niye savunuyor anlamakta zorlanıyorum.
Unutmayalım Tuvalet ve Banyo birliği, eş cinsellik dahil toplumsal cinsiyetin temasından çıkmaktadır. Bunu bilmemek acizlik, bilip de desteklemek ise rezaletin ta kendisidir.
6284 numaralı yasaya göre kadının beyanı yeterlidir ifadesi hayatı herc-u merc etti. Kadın verdiği ifadesini değiştirdiği halde dava kamu davasına dönüşüyor ve dava devam ediyor. “Eşim beni taciz etti” iddiasıyla eşini yıllarca hapse mahkum eden duyarsız kadınlar var, yahu madem sen onunla beraber olmak istemiyordun ne diye evlendiniz? Ayrıca koca eve geldiğinde evde yabancı bir erkek varsa bu adam da kimdir deyip tepki gösterse, eş bundan şikayetçi olsa Koca evden atılıyor. Hangi açıdan ele alırsanız rezalet.
CEDAW, BM komisyonu olup kadına pozitif ayırımcılık adına o da toplumsal cinsiyet meselsini içeriyor. Ne ilginçtir ki “bir kadın için ev güvenilir bir yer değildir” ifadesi bu sene BM raporunda yer aldı.
Medeni kanuna göre nafaka bir sorun, 18 yaşını dolduramayan evlenemez hükmü ayrı bir sıkıntı.
Kısacası bu yasalardan hangisini deşerseniz oradan hayata sıkıntı veren bir bela karşınıza çıkar. Toplumun dengelerini alt üst eden bu sorunların giderilmesi için çalışıp çabalayan kimseler mi FETÖ oluyor?
Bu hanımı kınıyor ve Türkiye Aile Meclisi üyelerinden özür dilemesini bekliyorum.
Unutmayalım “Türkiye Aile Meclisi Anadolu’nun özüdür”.
Selam ve selametle kalın.