Malum kişiler dünyaya gelir, yaşar, büyür, yaşlanır ve öldükleri gibi aynen bunun gibi oluşumlar da öyle. Bu bazen bir Dernek, bazen bir Sendika, bazen de bir Parti olabilir, hatta devletler dahi böyledir değil mi?
17 yıllık Ak partinin ayarlarının kısmen bozulması kimilerini yeni arayışlara yönlendirmiş gibi. Ama Ak Parti öyle bir parti ki, sıradan klasik partilerle ona alternatif oluşturmak çok zor. Türlü türlü alanlarda yenilikler yapan, hak ve özgürlükler konusunda nice değişikliklere imza atan bir parti, ona alternatif oluşturabilmek için kendine özgü “atar/toplar damarları” olan bir parti olmanız lazım.
Mesela bir kaçını dillendirelim.
1-Yeni sistemi kabullenip, içini doldurmak, eksiklerini tamamlamak ve sistemi sahiplenmek gibi olmazsa olmaz olması bir özellik gerektiği gibi, ikinci dönem dahi Erdoğan’nın başkanlığına ışık yakmalı, bu süreçte öyle bir yaklaşım sergilemeli ki Anadolu insanı geleceğinden kaygı duymamalı, güven ve huzuru topluma hep aşımalıdır.Tabi pozitif eleştiriyi de elden bırakmaması lazım.
2-Kürt sorununu ülkede ve bölgede nasıl çözeceğine zinhar taraftar olup, düşmana pabuç bırakmadan, milliyetçilik üzerinde siyaset yapmaya tenezzül etmemeli, Korku, Bölücülük, Hain gibi kavramları mümkün olduğu kadar siyaset literatüründe hiç kullanmamalıdır.
3-Sivil akıl ile düşünen, mümkün olduğu kadar günlük politik konuşmalardan uzak, nitelikli bir istişare ekibi olmalı, rutin aralıklarla bir araya gelip değerlendirme yapıp parti yönetimine tavsiye tarzında bir çalışma paketi sunmalıdır. Bu oluşum “ilahi öğreti” ile barışık olmalıdır. İstişarede; tecrübeli siyasetçiler, iş adamları, emekli diplomatlar, yargı mensupları, emekli askerler.... vs olmalıdır.
4-Muhalefette olduğu sürece “Gölge Hükümet” kurarak her konu için genel başkanın maydanoz olmasına ihtiyaç duymadan ilgili Bakanın muadili olan Bakan değerlendirme yapmalıdır.
5-Toplumsal barıştan yana eylem planı olmalı, vatandaşlık kavramına endeksli politikalar üretmelidir. Tüm çalışmalarını “kamu yararına” endeksli yapmaya üzen göstermeli.
6-Milletvekiller seçimi için “dar bölge” seçim yönteminde ısrarlı olmalı bu yönde politikalar geliştirmelidir. TBMM Meclis olalı güçlü bir meclisin oluşmaması için birçok oyuna başvuruldu. Şimdi de vekil seçimindeki bu çarpık liste yöntemi Meclisi değerden düşürüldü. Genel başkan listenin ilk sıralarına kendince bir kaçını yerleştiriyor, gerisi de iş olsun diye listede yer alıyor. Bu yetmiyor bir de ilk sıralarda yer almak için ne entrikalar dönüyor. Halbuki dar bölge seçim yönteminde bir şehrin kaç vekili varsa şehir o kadar seçim bölgelerine ayrılıyor ve vatandaş muhtar seçer gibi vekil seçiyor. Bu şekilde seçilen vekil hem kendini güçlü hissediyor, hem de vatandaşa karşı kendini sorumlu sayıyor.
7-Parti içi görevlendirmelerde il ve ilçe yönetimlerine, vekil ve belediye başkan adaylarına açık anlaşılır kriterler getirmelidir. İl ve ilçe başkanları, en çok ikiye indirilerek muhakkak seçimle göreve gelmelerine imkan sağlanmalıdır. İl, İlçe başkanları atama ile görevlendirilmez. Ayrıca vatandaşın çoğu fakir olduğu halde neden Maclisi zenginler kulübü haline getiriyoruz acaba? Buna da bir alternatif geliştirerek bu sıkıntın ortadan kalmasına yol açmalıdır.
Duyduğum kadarıyla bazıları yeni parti kurmaya çalışacak ama eski parlamenter sistemin tekrar gelmesi için çalışacakmış.
Sakın ha! O eskide kaldı ve nerdeyse bir asırdır onun cezasını ve cefasını çektik. Zaten 16 Nisan Referandumu ile vatandaş “ ya yeni hal ya izmihlal” dedi, sonraki seçimle de %52 gibi yüksek bir oy oranı ile bu sistemin mimarı durumunda olan Recep Tayyip Erdoğan’ı başkan olarak seçerek talebini teyit etti. Bize düşen bu sistemi işler hale getirmektir.
*Mesela Başkan adayı olup partisi barajı aşacak kadar oy almış ve meclise vekil göndermiş ise Genel Başkanın meclis dışında kalması doğru değildir. Anayasada yapılacak bir ek düzeltme ile buna bir çare bulunmalıdır. Genel başkan hem Başkan adayı hem de vekil adayı olmalı ki mecliste grubuna başkanlık yapabilsin değil mi?
Haydı hayırlısı “Mevlam görelim neyler, neylerse güzel eyler” deyip yazımızı noktalayalım.
Selam ve selametle kalın.