Değil değil, zor değil, ama iman edeceksiniz, daima imanını yoklayacaksınız, ondan cesaret alarak Allah’a dayanıp yoluna devam edeceksiniz, “Kadere inan edip, Kerderden emin olacaksınız.” Bu kadar basit.
Üstat Bediüzzaman’ın hayatımızı kolaylaştırıcı şöyle bir ifadesi var;”Bu gün bize Sulh-ı umumi, Aff-ı Umumi ve Ref-i imtiyaz lazım, taki birileri birilerine haşere gözü ile bakmasın.”
Bediuzzaman gibi bir zat dünyanın başka bir ülkesinde dünyaya gelseydi, her halde tüm dünya onun sözleri ile kalkıp otururdu, ama daha düne kadar ülkemizde isminin dile gelmesine dahi birilerinin tahammülü yoktu.
Özal, Erbakan ve Erdoğan ile millet devlet kısmi arsında bir muhabbet oluşturmaya çalışıldı, ama son yıllarda ırkçılar ve Kemalistler bu arayı bir daha açmaya başladılar.
*Hala Kürt meselesi yasal ve anayasal düzeyde çözülmedi,
*Dindar insanlarımızın devlet ile tam barışık hale gelmedi,
*Korku, kaygı dili ile siyaset yapılıyor.
Böyle olunca da üstadın bu insani talebine cevap verilemiyor.
Mesela Diyanet, barış içerikli bir hutbe okuyamaz mı?
“Ey ademin torunları, hepiniz kardeşsiniz, ya din kardeşisiniz ya da Adem nesli olarak yaratılıştan kardeşsiniz, biriniz diğerine şefkat gözüyle baktıkça Allah da size şefkatle bakacak.”
En hayırlınız Allah’ı anıp, emirleri çerçevesinde yaşayandır, Ebeveyn, Çocuk, Karı Koca, akraba ilişkilerini, komşuluk ilişkilerini sürdürmek aile fertleri arasında, komşular arasında selam ve duayı kesmemek lazım. Bu manevi huzur maddeten de sizi rahatlatacak, unutmayın toplumsal barış daima esastır. İki kişi arasında bir sorun oluşsa üç günden fazla dargın kalamazlar. Tabi onların kendiliğinden barışması zor ama bu fonksiyonu diğer bireyler üstlenip onları barıştırmakla yükümlüdürler.”
Her namazdan sonra Allahım selam sensin, selam sendendir, öyleyse bizi selam ile yaşat, diye Allah’a münacat ediyoruz, öyleyse anlamlarından biri de barış olan bu kavramın hayatta karşılık bulması için çalışıp çaba harcayalım….”
İnanıyorum ki bu içerikte bir hutbe toplumsal barışa ciddi bir katkı yapacak.
Affı umumi de elzemdir, bu devletin eskiye doğru o kadar yanlış uygulamaları vardı ki, nerdeyse bu yasalara göre tüm vatandaşlarımız cezaevliktir. Tabi böyle bir durum kabul edilemez. Dolayısıyla Siyasi suçlar, fiziki müdahale ve şiddete dönüşmemişse, cinayetlere bulaşılmamışsa bir aff-ı umumi elzemdir.
Unutmayalım en mukaddes gecemiz olan Kadir gecesinde “Allah’ım sen çok af edensin, sen çok mertsin, bizi de af et” diye dua ediyoruz. Madem Allah affı sever ne diye birbirimizi af etmiyoruz?
Üstelik hani yeni sistemin müjdeleri? onlardan bir genel aff olmalıydı bence.
Ya ref-i imtiyaz için ne demeli? O da insanım diyen bir kimseye hiç yakışmadığı halde maalesef, bir yerlere hak etmeden gelenlere, ya da asalet sahibi kimse olmayanlardan, ya da kompleks sahibi olanlarda hava cıva gözüküyor.
Torpiller, rüşvetler var,
Adamına göre muamele var,
Yer altı dünyası iftiharla “ben buradayım” diyor.
Bunlar kabul edilir şeyler değildir.
Üstan Beddiüzzaman’ın ifadesi günümüz Türkçesi ile ifade edersek diyor ki; “Bize Toplumsal barış, Genel af ve Birilerine ayrıcalık tanımama lazım” ister birlileri bundan ders alsın ister almasın, ben bunu dile getirmekle yükümlüyüm.
Rahat yaşamak istiyorsanız, topluma bir nefes aldırmaya niyetiniz varsa buyur müceddidi asrın nasihatine kulak verelim. Yoksa hep aramızda boğuşup, patinaj yapmaya devam edeceğiz, zaman da akıp gidecek.
“Giden geri gelmiyor, kalanlar ders almıyor”
Selam ve dua ile.