Nedir bu İstanbul Sözleşmesi hayranlığı, maşallah yeni partilerin yeni liderleri bu sözleşmeyi kabullenme konusunda yarışıyorlar, biri diyor bu gün olsa yine imzayı basarım, diğeri uygulanması konusunda BM genel sekreterinden medet bekliyor.
Kimse vatandaşı bu konuda aldatmasın İstanbul Sözleşmesi insanlığın başına emsali görülmemiş bir bela açıyor, öyle ki bırakın Müslüman toplumu, bir az vicdanı olan insanlar harekete geçtiler bile. “Anti Cendır hareketi” üye sayısı nerdeyse milyonu geçti, bu cinsiyetsizlik hayranı edepsiz harekete karşı bir mücadele veriyorlar.
İspanya’da 100 Belediye LGBT’den arınmış temiz hava sahası olarak sınırlarını ilan ettiler. Macar’ı, Hırvat’ı, Ermeni’si bu melun sözleşmeyi kabul etmiyor. Rus Lideri Putin elinin tersiyle reddetti. Bizimkiler hala acaba diye düşünüyorlar.
Bu Toplumsal Cinsiyet eşitliği belası içinde bin bir sıkıntı var.Onun da ana dayanağı CEDAW ve İstanbul Sözleşmesidir.
Adamın evinde kızı zina ediyor, baba bir tokat kıza attığı için para cezası alıyor(İstanbul Sözleşmesi)
Evinizde eşinizle yabancı bir erkek sohbet ediyorsa hesabını soramazsın(İstanbul Sözleşesi)
Kadın erkek aynı tuvaleti ve aynı hamamı kullanıyor olabilir(İstanbul Sözleşmesi)
Erkek erkeğe, kadın kadına evlenme talebini yasal olarak isteyen var(İstanbul sözleşmesi)
Hutbede Ayetin manasını açıklayıp, zina edeni, livata işleyeni tenkit edemezsin(İstanbul Sözleşmesi)
Aile Eş başkanlık yöntemi ile yönetiliyor(İstanbul Sözleşmesi)
18 yaşı doldurmayan kız evlenemez, ama nikahsız cinsi münasebete girebilir(İstanbul sözleşmesi)
Hala ne kadar büyük bir bela olduğunu anlatamadım mı, acaba?
Peki faydası bize var mı? Ben hiçbir faydasını göremiyorum, aileyi korumak için imzalanan bu sözleşme daha da aileleri dağıtıyor, çocuklar sosyal yetim olarak orta boynu bükük kalıyor, cinnet ve cinayetler artıyor.
Hal böyle olunca “nerden icabetti Babacan?” sorusunu sormak durumunda kaldım. Buyur DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın BM genel sekreterine gönderdiği mektuptan ilgili paragrafı olduğu gibi aktarıyorum.
………………………….
3-Kadınlara yönelik koruma alanlarını genişletin.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres'in de dediği gibi, kadınların liderliğini ve katkılarını dayanıklılığın ve toparlanmanın merkezine koymak çok önemlidir. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları; bu salgını hep birlikte atlatmak, sağlığımıza hızlıca kavuşmak ve herkes için daha iyi bir gelecek inşa etmek için esastır. Virüsten dolayı ölenler arasında erkeklerin sayısı daha fazla olsa da, Koronavirüs pandemisinin etkileri özellikle kadınlar için ağır olmuştur. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu verilerine göre, sokağa çıkma yasağı gibi pandemi kısıtlamaları nedeniyle 2020 yılında dünya çapında 15 milyondan fazla aile içi şiddet vakasının yaşanacağı öngörülmektedir.
Ulusal hükümetler, aile içi şiddet mağduru kadınlara ve çocuklara yardım eden ve onların gerekli kaynaklara, yardım hatlarına ve sığınma evlerine erişimini sağlayan ulusal ve yerel yapıların mevcudiyetini güvence altına almalıdır. Bu araçlar, aile içi şiddet mağdurlarının güvenliklerini ve istismardan uzak bir yaşam sürmelerini sağlamak amacıyla acil destek sağlayabilir. Ek olarak, ulusal hükümetler ekonomiyi nakit transferlerinden özel kredilere kadar, özellikle ihtiyacı olan kadınlara yardımcı olacak şekilde düzenlemekten sorumludur. Son olarak, ülkeler, genç kadınların eğitime ve sağlık hizmetlerine erişimlerini güvence altına almalıdır; bunlar kadınlar üzerindeki orantısız etkilere yönelik yapılacak önleyici yatırımlardır. Dünyanın dört bir yanındaki ülkeleri, kadınlar için sosyal güvenlik ağlarını genişletmeye çağırıyoruz.
Peki bu Toplumsal Cinsiyet Eşitliği nedir? ki Babacan bu konuda BM Genel sekreterinden medet bekliyor.
Daha seçimlere 3 yıl var, Türkiye Aile meclisi olarak bu konuda halkı aydınlatmaya devam ediyoruz. Bu belalı sözleşme için kim ne demiş? ne yapmak istiyor? Allah’ın izniyle şeddeli, meddeli halka anlatacağız. Bu ülkenin yönetimini LGBT dostlarına bırakmayacağız.
Şimdiden herkes bilmeli ki bu sözleşmenin başını çeken Fatma Şahin Allah’ın izniyle gelecek seçimlerde ne Belediye Başkanı ne de vekil olabilir. Belediyeler Birliği Başkanı olur olmaz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği konusunda komisyon kurun talimatını tüm belediyelere gönderdiğini de biliyoruz.
Cumhurbaşkanı iktidarında bu sözleşme imzalanmış ama adam “bu gün de olsa yine imzalarım” demiyor. Hadır 40 kişilik bir ekiple bunu inceletiyor. Eğer bazı kimselerin yalan yanlış cingarından olmasaydı, belki çoktan bu sözleşmeyi feshetmişti.
Alem bilsin ki bu sözleşmenin 12 maddesinin beşinci bedi diyor ki; kadına yönelik şiddetle ilgili örf, adet, gelenek, sözde namus ve dinden gelen hiçbir norm kabul edilemez, bu değerlerinin kökünü kazımak lazım.
Tereddütsüz söylüyorum bu sözleşmeye imza vermek insanı küfre götürür, buna rağmen bu yolda gidenlerin de yolu açık olsun(!) ama ben Müslüman’ım diyen hiç kimse bu maddeye evet diyemez arkadaş!
Benden söylemesi