Bu gün itibariyle 80.gündür ki, yakın zamanda birkaç kişinin daha da atılmasıyla 1410 işçi İstanbul Büyükşehir Belediyesinden atılmış vaziyetteler ve bu vatandaşlarımız, haksız yere işten atıldıklarına inanıyorlar.
Memur ve Emekli Sendikaları Konfederasyonu(MESK) olarak onları ziyaret ettik, onlarla selamlaşma fırsatımız oldu, selam verip hasbıhal eyledik.
Direnişçi vatandaşlarımız, emeklerinin heba olmaması için, alın terinin boşa gitmemesi için, yanlış yapanın yanına kâr kalmaması için bu onurlu mücadeleyi verdiklerini söylediler, bizim gibi hak ve özgürlük savunucularının görevi de onların sesine tercüman olmaktır. Bu yazıyı yazmak üzerimde vacipken, siz saygıdeğer okuyucularımın da bu haksızlığı dillendirmenizi ve işçi kardeşlerimizin hakkına çıkmanızı bekliyorum.
Unutmayalım, bu haksızlıkta İYİ partinin de, HDP’nin de, hatta Saadet Partisi ve Süleymancı kardeşlerin de payı var. Bence Ak Parti ve MHP de bu şehri azimin belediyesini başkasına kaptırdığı için onların bile sorumluluğu vardır.
Durumun daha iyi öğrenilmesi açısından birkaç işçi ile görüştük, diğerlerinin de bu görüşmeye şahit olup, tasdik etmesi işten atılmaların haksızlığının anlaşılması için yetti de arttı.
Direnişçi işçilerden Barış Asan şöyle konuştu;
*“Dediler ki, kimse işinden atılmayacak, biz işçinin liyakatine bakarız,
*Kılıçdaroğlu dedik ki, herhangi bir işçi işinden olsa, gelip beni bulacak, ben önüne düşeceğim ve işine iadesini ben sağlayacağım,
*Bizim müdürlerimiz bize dediler ki, ‘hayır kesinlikle işten çıkarma diye bir şey söz konusu değildir, hatta eleman ihtiyacımız var, yeni yeni personel alacağız’
*Bir gün biz mesaiden eve dönerken, şöyle bir mesaj aldık “görülen lüzum üzerine iş akdiniz feshedilmiştir”, bu haktan reva mı?
*Adamlar bu haksızlığı yapınca bu defa bize iftirada bulunmaya başladılar: yok efendim biz bankamatik memuruymuşuz, iki seçim arasında işe alınmışız. Bunlar doğru ifadeler değildir. Kamuoyunu bu şekilde yanıtlamaya/aldatmaya çalışmasınlar.
*Bizim nasıl işe alındığımızı, hangi aşamalarda geçtiğimizi her ilgili biliyor.
*Bu konuda Belediye Meclisi bir komisyon oluşturdu, kendisi de yeterince bir araştırma yaptı ve haklı olduğumuza karar verdi, bu komisyonda her partiden üye olmasına rağmen. Tabi yine karar yetkisi Başkanındır. Başkanın yanlış yapmamasını, hakkımızı geri vermesini istiyoruz, biz işimizi istiyoruz” dedi.
Mehmet Nazif Temizolğu ise “ Arkadaşımız her şeyi söyledi, benim eklemem gereken fazla da bir şey kalmadı, ama ilkokula giden çocuğum bana; “baba bankamatik memuru ne demek?” sorusunu sorunca ben kahroldum. Yani alın terimizle yaptığımız göreve rağmen bir de üç kağıtçı konumuna düştük, bu da ayrı bir dert. Halbuki belimize çipli palaska bağlı, takip ediliyoruz, bir yerde 5 dakika dursak bile ötüyor.” Dedi.
Doğrusu sloganları da, tepkileri de haklı olduklarının işareti gibiydi.
Şu sloganları atıp duruyorlardı;
-İşçi burada, namus sözü nerede?
-Söz, söz namustur,
-Hak hukuk diyenler, şimdi nerdeler?
-Her şey böyle mi güzel olacaktı?
-Bir gün gelecek devren dönecek, işçi işine geri dönecek.
Hal böyle olunca ben de diyorum ki “İmamoğlu Bir İmama Sor Bari!” Ben yaptım oldu demekle hayat yürümüyor, yürüse de eksik aksak yürüyor.
Dolayısıyla en kısa zamanda Meclisin kanaati çerçevesinde hayırlı bir kararın verilmenizi bekliyoruz.
Hayta verdiğiniz sıkıntılarla değil, kattığınız değerle yad edilmeniz doğru olanıdır.
Şimdiden hayırlı kararlar.