Tüme varım usulü ile çalışmak, tümden gelimden daha iyidir. Varsa bir menfaati önce tabana sonra tavana ulaşır. Dolayısıyla Köyden başlayan huzur, ilçeye yansır, ilçede oluşan güven ilde olgunlaşır, illerin bu huzur ve güveni ülke çapında maddi manevi kalkınmaya dönüşür.
Onun için Hayvancılık ve Tarımın modernize olması, çeşitlenmesi, sübvanse edilmesi mühimdir. Ama insanı kamu menfaatine endeksli yetiştirmediğiniz zaman buraya aktarılan paraları sıcak para olarak cebe indirilenler oluyor ve dolayısıyla bu alanda beklenen başarıyı elde edemiyorsunuz.
Buyur size bir ölçü daha, köylerde insanlarınız kendinden emin bir tarzda yaşayamıyorlarsa, ülke çapında huzur beklemek hayaldir. Çünkü bu sıkıntı niteliksiz göç olarak sirkülâsyona sebep olur, köylü vatandaşların mesleksiz olması gittikleri yerde sorun oluşturmalarına sebep oluyor.
Demek istediğim şey şu: Şehrimize mukayyet olalım, Muhtarlarımızın beyanlarından faydalanalım, hile yapan veya taraf tutan, küçük menfaatler uğruna kendini küçük düşüren muhtarlar varsa yerine aza atayarak görevden alalım. Başka türlü bu şehre huzur zor gelir.
Bir köyde zulüm olmayacak, birileri kabadayılık yapmayacak, vatandaş karakoldan korkmayacak, tam tersine karakolun varlığı vatandaşa güven kazandıracak. İlçe kaymakamı ile Türkçesi zayıf olduğu için vatandaş kem küm etmek durumunda olmayacak, dolayısıyla daima Kaymakamın yanında tercüme için birileri olacak/olmalı.
Şehrimizde küçük çalışmalardan başlayarak kalkınma için alt yapı hazırlığını yapmak lazım. Onun için diyoruz ki “İl’in kalkınması, Ülke kalkınmasıdır” diyoruz. Valimizin Büyükşehir Belediye Başkan vekilliğine de bakması, yararlı çalışmalar yapmak için iyi bir fırsattır.
1-Şehrimizde hiç kimsenin aç ve açıkta kalmaması için bir an evvel yeterli kapasitede prefabrik evler ve aş evleri yaparak huzura bir ışık yakmamız lazım.
2-Vatandaşların huzuru, sıhhati ve camiye olan bağlılığını arttırmak için tüm camilerde tuvaletlerin ücretsiz olması lazım.
3-Kağıt toplayan kimselerin sayılarını tespit ederek, kendilerine belediye tarafından tolum ve eldiven ve ağızlık verilmesi lazım. Hatta kimlikler dahi olsa daha iyi olur.
4-Nebi cami civarında olan ayakkabı boyacılarına çok fonksiyonlu, açılır kapanır birer kafes yaptırmamız lazım. Sayıları 30 civarı olup kişi başına BİN lira yeter kanaatimce.
5-Her evlenen çifti aile seminerinden geçirerek, tercihlerine göre belediyeden en az bir beyaz eşya katkısını yapmamız lazım.
6-Uygun bir semtte bir Emekli lokali açmak lazım,
7-Belediyenin öncülüğünde Diyarbakır Din İşleri Yüksek kurulunu oluşturup; İlahiyat Dekanı, İl Müftülüğü, Valilik ve Belediye, Medrese alimlerini bu komisyona alıp, bu vesile ile insanımızın manevi durumunu tespit edip, ona göre onlara yönelik çalışmalar yapmamız lazım.
Bu anlattıklarım belki basit gibi gelebilir, ama inanın şehrimize huzur ve sükunet, güven ve mutluluk kazandırma adına çok şey kazandırır diye düşünüyorum. Ayrıca buyur siz de aklınızdan geçenleri dile getirin olmaz mı?
Tabi Belediye bütçesi elveriyorsa şehrimizin muhtaç insanları doğru dürüst tespit edilip bir defada bir yıllık asgari ihtiyaçlarını özellikle gıda ve yakıt olarak verilebilirse çok iyi olur diye düşünüyorum.
Kolay gelsin diyor, başarılar diliyorum.