Halkın Bayramına Devlet el koydu!
İlk yıl Diyarbakır’da Milli İrade platformunun tertip komitesini düzenleyen üç kişiden biriydim. Bir önceki gün kim/kimler konuşacak, neleri konuşacak ortak bir akıl ile belirtir, akşam da sahada olurduk. O sene dahi ilk haftadan sonra valilik programa el atınca tertip komisyonundan iki kişi bir adım geriye çekildik, çünkü devletin el attığı, halkın ikinci planda kaldığı işlerde hayır gelmediğini adımız gibi emindik.
Valilik programa el atınca Türkiye Bayrağı dışında diğer bayraklar yasaklandı, tevhit bayrağı da dahil. O tevhit ki aslında 15 Temmuz direnişinin ruhu onun üzerinde tecelli etmişti.
Daha sonra her geçen gün soğuk protokol havası esti ve sonuna doğru çoğunluk memurlarda oluşmak üzere 27 gün tamamlandı. Benim sadece 3 gün firem olmuştu. Ama birileri gibi foto/selfi çekip paylaşmak aklımıza gelmiyordu.
Ondan sonraki yıllara gelince protokole bir çadır kuruyorlar, çadırın önünde polisler duvar örürüyor. Protokolde oturanlar arasında soğuk bir rüzgar esiyor. Bizim gibi 15 Temmuz bayramın asıl sahipleri de uzaktan uzağa bazı tanıdıklara göz göze gelince el sallıyoruz, yeminle söylüyorum bir sivil toplumcu olarak bana yer verseler, o çadırda oturmam/oturamam çünkü benim yerin halkın yanı.
Her yıl ısrarla yazıyorum. 15 Temmuz destanını halk yazdı, bayramı da halkın kutlaması lazım, ama sesimiz bir yerlere ulaşamıyor.
Ne yazık ki diğer Milli Bayramlar gibi 15 Temmuz bayramını da her geçen gün küçülüp, vatandaşın ilgisini kaybediyor.
Mikrofona gelen karanlığa kurşun sıkarak, FETÖ böyle FETÖ şöyle diyerek saldırdıkça saldırıyor, halbuki birilerinin yaptığı kabahat FETÖ’nin yaptığı karşısında azımsanacak kabahat değil.
Vekildir vekalet görevini yapmıyor,
Bakandır elle tutulur bir hizmeti yok,
Mülki erkandır klasik bir yönetim tarzı dışında bir şey yaptığı yok. Gelmiş bana nutuk atıyor?
Eleman deyip bağırıyoruz ama para etmiyor.
Bu 15 Temmuz Bayramı bu sene Pandemi rahatsızlığının gölgesinde oldu. Buna bir itirazımız yok, ama bazı sivil toplum kuruluşlarından 15’er kişilik isim isteyeceğine 100 dernekten üçer kişi isteselerdi katılım daha iyi olmaz mıydı?
Bir önceki gün bir basın açıklaması yaparak “sevgili Diyarbakırlılar bu sene şu malum hastalık yüzünden 15 Temmuz Şehitleri anma bayramımızı görkemli bir tarzda yapamayız, bu konuda bizi mazur görün” diyerek basına kısa bir demeç verilemez miydi?
Bir vatandaş olarak valimizin ağzından şu mesajları duymak isterdim.
“Sevgili vatandaşlarım 15 Temmuz halkın destan yazdığı bir kıyam gecesidir. Cesaret ve motivasyonunu ezan, sala, tekbir, vatan ve bayrak sevgisinden alan bu hareket, devletiyle milletiyle bir bütün olarak bize bir rota belirtmiştir. Kimin bu memleket için ileriye dönük bir hesabı varsa bu değerleri dikkate alarak yapmalıdır. Zaten Şahadet kavramı da bu değerlerden beslenmektedir. Acaba bu değerleri tanımayan bir hükümet başımızda olsaydı böyle bir darbe olur muydu? Ya da bu kıyam olur muydu? Hiç sanmam, çünkü o zaman zaten böyle bir kalkışmaya gerek olmazdı. Birileri bu ülkenin direksiyonu asıl sahibinin elinde olmasını kıskanıyor. Çünkü hesapları bunun üzerine kuruludur. “Türkiye yeşerse budayın, kurursa sulayın” hesabına göre yönetilmek isteniyor. Şükürler olsun ki biz devlet olarak, millet olarak Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu zinciri kırdık.” demesini beklerdim.
Bir sonraki gün de sivil toplum kuruluşları ve muhtarların ağırlıklı olarak katıldığı bir anma programı olurdu ve 15 Temmuz halkın bayramı olarak kutlanırdı.
Ayrıca bu anlamda bir toplu mesaj tüm Diyarbakırlılara gönderilirdi.
Milletin bayramı, protokolün programıyla kutlanmaz arkadaş! Devlet memuru mantığıyla 15 Temmuzu ihya ederseniz, her geçen gün büzülerek sonunda valiliğin önüne sıkışmak durumunda kalıp sıradan bir milli bayrama dönüştürürsünüz, bu önemli bayramı.
Keşke 15 Temmuz bir hesap verme günü olsaydı, geçen sene bu durumdaydık, bu sene şu düzeye geldik, bir sonraki yıl için de ulaşmak istediğimiz hedefler bunlardır denilseydi.
Halkın bayramına devlet el koydu, maalesef hakkını vermekte de zorlanıyor. Halbuki bu bayram her ilde bir “Sivil il Konseyi” tarafından idare edilir ve devlet konseyin programına lojistik destek vermeliydi.
Kusura bakmayın, ben bu yanlış gidişat karşısında sessiz kalamam, benden söylemesi.
Eyüphan KAYA
Samsung Galaxy akıllı telefonumdan gönderildi.