Bir hikaye ve o hikayenin tabandan tava kadar verdiği umut ve enerji ile her geçen gün itibarını yükselten Ak Parti aranıyor.
Birinci ve ikinci dönem Ak Partiyi arıyorum, oradan buradan toplama Ak parti ile artık yola devam edilemiyor.
Eski Ak Parti muhafazakâr demokrattı. Yani ülkede hak hukuk alanında insan hakları bakımında hürriyet alanı genişletiyordu, ama inanç ve kültürden gelen değerleri de muhafaza etmeye, yaşatmaya çalışıyordu. Yapabildi mi? derseniz, bence kendine düşeni Yaptı, Müslümanların hayatını kolaylaştırdı, fakat dindarlığı sadece örtü olarak algılayan, örtündüğü halde eteği bir kenara atan, günlük makyaj yapan, namazı ara sıra kılan bir insan tipi karşımıza çıktı. Vay sizin dindarlığınız batsın! Aslında Ak Parti bunların yüzünden bu sarsıntıyı geçiriyor.
İkinci kangrenleşmiş sorun olan Kürt meselesini, çözüm süreci ile nerdeyse çözüyordu, ülkenin içeriden ve dışarıdan ne kadar düşman varsa birden harekete geçtiler, hatta darbe kalkışmasının nedenlerinden biri de bu olsa gerek.
Çünkü bu ülke iç sorunlarını hallederse çok yönlü bir atılım yapacak ve bir çok konuda emperyalistlerin hegemonyasından çıkacak, her geçen gün özgür ve bağımsız bir devlet edası ile varlığını sürdürecekti.
Ak Parti mütedeyyin vatandaşlarımızın hak ve özgürlükleri genişletince, yavaş yavaş münafıklar partiye sızdı ve Ak Parti davasına inanmayanlar Ak Partiye yanaştılar, bir çoğu dünyalıkların peşine düştü.
Tabi günah yerinde durmuyor, para ve kadın ikilisi kimi siyasetçilerin dengesini bozdu.
Ne ilginçtir ki Erdoğan’ın ustalık dönemi dediği üçüncü dönemde Ak Parti tökezledi, çünkü partinin “beşeri sermayesi” bozulmuştu.
Şimdi Mehmet Metiner gibi HDP yönetiminden gelen bir adam tutturmuş “Yeni bir Ak Partiye ihtiyaç var.” diyor. Ben tam tersine eski Ak Partiye ihtiyaç var diyorum.Metiner gibilerinin yönetim kadrosunda yer alamayacağı bir Ak parti.
Kendisi de hazıra konan biri olarak akrabalarına torpil yaparken ayet-i kerimeyi manen su-i istimal etmedi mi? ne demişti: “Allah yakınlarına yardımcı ol” diyormuş. Ama şunu idrak edemeyecek kadar basit düşündü; o yardımı kendi imkanlarını sarf ederek yapmak lazım, devletin imkanlarını peşkeş çekerek değil.
Hani asaleti kabul olan bir memurun bir yemin metni var ya aslında Ak Parti yönetiminde yer alan her kişi buna benzer ama farklı bir içerikle yemin ettirmesi lazım.
Yemin metni;
“Bir vatandaş olarak Ak Partiye yönetiminde olduğum sürece, hakkım olmayan hiç bir kazanca tenezzül etmeyeceğime, vazifem icabı birilerine yardımcı olduğum zaman bir şekilde ondan fayda beklemeyeceğime, kamu menfaatini bireysel menfaatimin üstünde tutacağıma, tüm çalışmalarımı Allah rızası için yapacağıma Allah adına yemin ederim” şeklinde bir metin olabilir.
Ayrıca Ak Parti şu milliyetçi söylemlerden uzaklaşarak, Atatürkçü görünmesinden vazgeçmeli, çünkü bir söz var “inandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmak durumunda kalırsınız”
Bu ülke bu iki kavramdan çok şey kaybetmiştir. PKK dahi bu iki kavramın mahsuludur.
Diyeceksiniz ki şimdiki Ak Partiye ne olmuş?
1-Dünyevileşme var,
2-Halkın sesine kulak tınmışlık var,
3-Vekil seçimlerinde karanlık bir görüntü var,
4-Bazı kademelere gelmek için liyakat şartı para olmuş,
5-İhlas ve ibadet eksikliği var,
6-İsraf var,
7-Siyasiler çevresine yaranıyorlar, halk uzaktan seyrediyor… var da var.
Diyeceksiniz ki buna rağmen halk nasıl hala oy veriyor? Valla bunun üç sebebi var bence,
*Biri muhalefetin kalitesizliği,
*İkincisi, yaptığı hizmetlerin vefa borcu,
*Üçüncüsü Reis’e olan güven.
Kanaatim o ki buna rağmen Anadolu insanı arayışa girdi, başka bir iktidar arıyor. Ya Ak Parti fabrika ayarlarına dönecek ya da kaliteli bir parti iktidarı eline alacak.
Ben öyle görüyorum, belki de yanılıyorum ne dersiniz?