Ah Diyarbakır çocukları ah!
Çok çocuklu aile çocukları olup, ilgi sevgiden uzak kalan çocuklar,
Her defasında bir şeyi eksik okula giden çocuklar,
Okulda öğretmenin biri Atatürk, Diğeri Apo’nun yolunu size gösteren garip çocuklar,
Daha sağını solunu tanımazken sana sözde zafer işaret öğreten çevre,
Derken okulun defolu eğitim öğretim programı sana anne babaya saygıyı dahi öğretmediği halde, okumayı dahi sevdiremiyor, üstelik kin ve nefreti aşılıyor.
Eve bakıyorsun,
Sokağa bakıyorsun,
Televizyonlara bakıyorsun,
Sosyal medyaya dalıyorsun seni hayata bağlayabilecek tutunacak bir dal bulamıyorsun.
Eğer evde ve okulda sana saygı, sevgi ve sabır öğretilseydi,
Eğer dış dünya sana kanaati, tasarruflu olmayı, insanlığı öğretseydi,
Eğer ekosistem içinde helal lokmanın önemi size anlatılsaydı,
Eğer Devlet senin katkı payını ailene verir, onun da yarısı sana harçlık olsaydı,
Eğer devletin varlığı sana güven ve cesaret verseydi, sen bu hallere düşer miydin?
Diyeceksiniz ki, “hayırdır bu kadar dertli şeyler yazıyorsunuz?” Maalesef hayır değil, ama hayırlı işler yapılsın diye yazıyorum.
Tabi büyüklerimiz bizi kale alırsa, anlattıklarımıza dudak bükmezse.
Mesele şudur dostlar,
Diyarbakır çocukları sayıları yüz binlerle ifade edilirken, bu nezih canlara selam verilmiyor, onlara yönelik elle tutulur bir plan program yok, ufak tefek çalışmalarla birileri kendini avutuyor.
Derken çocuk bunalıma düşüyor, tabi bu esnada onları uyuşturup bir anlık hava uçuran uyuşturucu tacirleri tuzakta bekliyor ve çocuğun sigarayla başladığı bağımlılık serüveni esrarkeş olarak devam ediyor.
Dilim varmıyor ama sayıları binlerle ifade edilen ve uyuşturucu müptelası çocuklar varmış şehrimizde. Bazı kevaşe herifler bu çocukları suçlayarak konuşmasına başlıyor, halbuki yüce Allah(c.c) dahi çocukları günahsız kabul ettiği halde nasıl oluyor da bu çocuklar suçlanıyor.
Ortada bir başarısızlık, bir kötü durum, bir mutsuzluk varsa çocuklar dünyasında aslında bu başarısızlık bizim karnemizdir.
Baksanıza haftada 4-5 köşe yazan ben dahi 1071. makalemi ancak Diyarbakır çocuklarına ayırdım, ben suçlu olmayayım da kim suçlu olsun? Çocuklardan özür diliyorum.
Başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere ne kadar kurum ve kuruluş varsa, ben Sivil Toplum Örgütüyüm diyen ne kadar dernek, vakıf varsa hepsini göreve davet ediyorum.
Buyur Diyarbakır çocukları üzerinde ortak bir proje yapın, kimisi para, kimisi personel, kimisi bilgi ve tecrübe kimde ne varsa ortaya koyup ciddi bir çalışma yapalım %90 oranında bir başarı elde edeceğimize inanıyorum.
İleri düzeyde uyuşturucuya bağımlı olan kimselerin tedavi olduğu/olabileceği tam teşekküllü AMATEM/ÇAMATEM dahi yapamadık. Bu nasıl ilgi? bu nasıl samimiyet? bu nasıl sorumluluktur?
Bu yazıyı banan yazdırmaya sebep olan;Gaziantep’te oturan sosyal medya takipçim Hatice Çeliğe, Bağlar sakinlerinden duyarlı bir vatandaş olan Süleyman Kılıçarslan’a ve bana çocukların durumu hakkında bilgi veren ve bu dertli yazıyı yazmama katkısı olan Yeşil Yıldız Derneği Başkanı Din Görevlisi Yahya Öger’e huzurunuzda çok çok teşekkür ederim.
Projenin teması şu;
Bu çocukların sayıları tespit edilip, sosyal statülerine göre sınıflandırılır, İl Milli Eğitimden, Müftülükten, Aile ve Sosyal Politikalar il Müdürlüğünden yararlanarak yeterli personel proje kapsamında görevlendirilir, bu çocukların meziyetleri keşfedilerek, ona göre bir uğraşa yönlendirilir.
Mesela bilgisayara merakı varsa Cumhurbaşkanlığımızın başlattığı 1 Milyon Yazılımcı İstihdamı için BTK Akademisine yönlendirilebilir.
Kısacası çocuğun önüne inandırıcı bir eylem planı bırakılır. Ona göre bir uğraş alanı belirlenerek çocuk hayata bağlanır.
Yoksa bu çocuklar, yarının potansiyel suçluları olup ileride çok yönlü sorunlar olarak karşımıza çıkarlar.
Teröre de bulaşırlar,
Hırsızlık/arsızlığa da bulaşırlar,
Taciz suçlarına da bulaşırlar,
Bu tür günahların ortakları da biziz unutmayalım.
Diyarbakır çocukları sizden selam bekliyor.
Haydi kolay gelsin.