Bu ülke ilahi öğretiyi ikinci plana atıp, laiklik teraneleri ile bu toplumun mayasını bozmaya çalıştığından bu yanı Anadolu insanı bir türlü gün yüzünü göremedi.
Devletin laikliğini kişinin laikliği şeklinde algılayıp, dinden diyanetten habersiz, ot gibi yaşamayı tercih eden birileri ortalığı hilliharam ettiler, “Bana göre” deyip konuşmaya başlayanlar hayatın tadını kaçırdılar.
Bir yandan dinimizi öteleyenler diğer yandan Kürt halkı üzerinde insanlık ayıbını işleyerek vatandaşlığımızı örselediler.
Bu sorunun bir parçası PKK’ nin olup bitenler karşısında iyi düşünmesi kim dost kim düşman iyi irdelemesi lazım.
Kürt hareketi başta orijinal Kürt vatanperverlerin eski karanlık devlete karşı tepki olarak ortaya çıkardığı günleri hatırlayın.
Bir de o günün gerekçelerini bir bir ortadan kaldıran Erdoğan’a karşı düşmanlık yapanlara bakın.
Unutmayalım Kürt siyasi kanadın önemli aktörlerinden olan Leyla Zana “Kürt sorununu çöze çözse ancak Erdoğan çözer” demişti.
Ak Parti iktidarı devletle istişareli bir tarzda büyüklüğünü göstererek 36 PKK militanınızı Habur kapısından hayata kazandırınca üç gün boyunca siyasi bir şova dönüştürüp ucunun nereye varacağını bilemediğimiz tarzda tilili çekenler o barışçıl adımı sabote etmediler mi?
Ben o zaman “Tilinin bu kadarına pes” başlıklı bir yazı yazdım ikinci gün internet gazetesinde köşem kapandı.
Üç gün önceki sevincimiz kursağımızda bıraktılar.
Barış sürecini sabote eden Kandil ve iş birlikçileri kan sevicilerin kime hizmet ettiğini hiç düşünmüyor musunuz?
HDP’nin 80 vekille Meclise gidip barış huzur adına tek bir söz bile söylemeyen, Davutoğlu gibi kibar ve bir o kadar da merhametli olan Başbakana üstten bakar bir edayla “gelir çayını içer gider” diyen bir siyasi gevezelere karşı hiç mi kırgınlığınız yok.
Türkiye ordusu üç beş kişinin öldürülmesiyle bitmeyeceğini, devletin eksi devlet olmadığını, askerin hem profesyonel, hem donanımlı, hem de imanlı olduğunu, bu kavga böyle devam ederse bir kişi dahi silahlı kalsanız öldürüleceğinizi bilmiyor musunuz?
Devlet zor durumda kalırsa bir seferberlik edasıyla sivil kürtlerin dahi karşınıza çıkabileceğini tahmin edemiyor musunuz?
Sözüm ona Kürt partisi olarak bilinen HDP, inanç ve ahlak erozyonu için bir rol üstlendiğini, Kürt gençlerini inançtan soğutup, namus anlayışını örseledikten sonra ne anlama geldiğini bilemediğimiz “halkların kardeşliği” ile halkı oyaladığını görmüyor musunuz?
PKK üzerinde siyaset yapıp milliyetçi/ülkücü oy oranını %20’lerin üstüne çıkarılması ve buna paralel HDP’nin oylarının dengelenmesi, iki tarafın biri diğerini beslediğini bu arada genç fidanların öldüğünü görmüyor musunuz?
Şu anda barış sürecinin mimarı olan Erdoğan’ı Bahçeli’ye muhtaç hale getiren PKK’ nin yanlış tercihleri değil mi?
Kürtlerin %70 Türkiye’de yaşıyor, Kürtler bu devletin zaafa uğramasına razı olabilirler mi?
Özellikle şu andaki haliyle, Başkanlık sistemiyle yönetilip önü açık, ufku geniş olmasıyla her geçen gün hak ve adalet adına güzel şeylerin olabileceğini düşünmüyor musunuz?
Güneydoğu bölgesinde dahi Ak Partinin birinci parti olması sizi
düşündürmüyor mu?
Bu bölge burada yaşayanlarındır. JİTEM buralardan kaybolduğu gibi, namlunun ucuyla konuşan kim olursa olsun burada barınamayacağını bilmenizde fayda var.
Barış sürecini sabote eden en önemli sebeplerden biri “özgüvenlik gücü” talebi değil miydi? Kürtler özgür yaşamak istiyorlar, bıktık bu militarist havadan.
Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman, tek çare taşıdığınız silahı bırakmanızdır. İşte görüyorsunuz bazı arkadaşlarınız öldürülüyor, bazıları da ikna olup baba ocağına, anne kucağına dönüyorlar.
Unutmayın barış süreci sabote edildikten sonra artık halkın ve dünyanın PKK’ye karşı bakışı değişti. Kürtlük sadece PKK’nin isminde kadı. YPG’nin kanton komün hevesleri, amaçlarını ortaya koyuyor.
O bölgelerde yaşayan Kürtlerin vay hallne, Kürdün dini ve namusu elinden alındıktan sonra geriye nesi kalır ki?
İki kelime Kürtçe konuşmak için bu manevi, insani değerleri feda eden Kürde Kürt denir mi?
Hasılı kelam sebepsiz ve neticesiz yere ölmek de öldürmek de gereksizdir. Kürt gençlerine yazık oluyor, birlikte yaşam varken anne babasıyla yaşam varken, eş dost akraba ile yaşam varken, imanla namusla yaşam varken, ölümü tercih etmek akıl karı olmasa gerek.
Bu çağrıma karşı olan her kim varsa bilin ki dostunuz değildir. Bu yolda yakınlarını kaybeden biri olarak artık yeter, bu yanlış yoldan vazgeçin ki biz de hak ve adalet adına Kürt haklarını savunabilelim.
PKK’ nin bu olup bitenlerden sonra hâlâ silahı mücadeleyi tercih etmesi Kürtçe olan şu deyimi hatırlatıyor “Guro were min buxe”(Ey kurt gel beni ye) gibi bir durumdur ki bu da akıl karı değildir.
Maalesef bu kargaşa yüzünden yasal ve anayasal düzenlemeler dahi yapılamıyor.
Benim rehberliğimde 2015 yılında Ak Parti eski il başkanı Av. Muhammed Dara Akar’ın delaletiyle bölgenin 7 ilinden 70 kadar makul insanlar tespit etmiştik. Ankara’da üç günlük bir çalışma ile Hükümete/Meclise 15 maddelik bir çözüm paketi hazırlayıp, bu sorunun çözümüne katkıda bulunacaktık. Hatta şu anda Adalet Bakanımız olan Abdulhamit Gül beyin dahi onayını almıştık.
Ama tarihin en büyük kabahati işlenip çukur siyaseti/savaşı başlayınca o çalışmayı yapamadık.
Unutmayın barış sivil akılla gelir. Masanın etrafında silahlı kimseler ya da silahlı kimselerin vekilleri varsa hiçbir zaman bu ülkeye sağlıklı bir barış gelmez.
Allah bu memleketi, bu milleti iç ve dış düşmanların şerrinden korusun. Âmin demeniz dileğiyle. Bu ülke hepimizin, huzur ve sükunet için kimin aklına ne fikir geliyorsa paylaşmanın zamanıdır.
Selam ve selametle kalın.