Avukat suçluyu da suçsuzu da müdafaa etme gibi bir sorumluluğu var, bundan dolayıdır ki CMUK avukat tutma imkanı olmayan sanık için de devletin katkısı ile müdafi olarak avukat tahsis edilebilir.
Diyeceksiniz ki suçsuz için avukatlık tamam da, suçlu için neden avukat gerekiyor? Onun da avukata ihtiyacı var da ondan.
Karşı tarafın iddiası, toplanan deliler, sanığın hangi ceza kanuna göre, hangi gerekçe ile yargılandığı önemlidir.
Hele ki beşeri kanunlarda Hakimin takdiri çok önemli, dolayısıyla kontrole açık olmalıdır. Bunu da ancak avukatlık müessesi yapabilir.
Avukat olmazsa 6 aylık bir ceza 6 yıl olarak karşınıza çıkabilir. Çünkü vatandaş kendini hangi gerekçe ile savunsun üstelik hakimin karşısında.
Bundan 40 yıl önceydi bir duruşmaya katılmıştım, Hakim yüksek sesle ve tehditkarane bir eda ile sanığın ifadesini alıyordu, öyle ki insan bildiğini bile şaşar kadar vardı, ben dayamadım;“bu mantıkla hakikat nasıl tezahür edebilir” dedim, Hakim “Kimdir o konuşan?” diyerek bir bağırdı, sesimi çıkarmadım ama Hakim yanımda değerden düşmüştü. Peki mahkemede sanığın yanında bir avukat olsaydı Hakim o şekilde davranabilir miydi?
Malum avukat müvekkili hakkında bilgi belge toplar, suçluyu dahi savunabilir ki vicdanın sızmayacağı derecede ceza almasını sağlar, Bu tür çalışmalarıyla mahkeme heyetine de yardımcı olur. Örneğin bir insanın haksız yere bir yıl fazla ceza evinde kalması ciddi sıkıntılara neden olabilir.
Avukatlar ile mahkeme heyeti arasında düzeyli bir irtibat sağlamak isteniyorsa, Avukatlık müessesinin izzeti korunmak isteniyorsa bazı değişikliklere gitmek lazım.
Özellikle ve öncelikle 7 yıl avukatlık mesleğini hakkıyla eda etmiş mümtaz kimselerde Savcı, 3 yıl savcılık yapanlardan da Hakimler seçilmelidir. Bu süre içinde yaş ve tecrübe itibariyle mesleki açıdan olgunlaşacağından her açıdan Hakim yapıcı bir değer kazanacak.
Hakim, Savcı şu andaki haliyle daha halk ile meslek ile selamlaşmadan,
Davaları dosyalarına hakim olmadan,
Yeterli bir tecrübe yaşamadan atanıyorlar;
Avukatların durumunu, konumunu içine sindirmeden Hakim olan birisinin havasına kim ayar verebilecek?
Mesela Savcı mahkemede neden avukatın hizasında değildir?
Savcı niye aşağıya inmiyor? özellikle ve öncelikle iddia makamında olan savcının avukatların seviyesine inmesi gerekmez mi?
Ayrıca avukatlık mesleği de halk arasında her geçen gün değer kaybediyor. Hukuk fakültesini bitiren her kişi avukat olabilmeli mi? Bu soruyu hiç kendi kendimize sorduk mu?
Hayatta ciddi sorunlar çıkaran bir avukat meslekte kalabilir mi? haydı diyelim ki Barodan attınız disiplin vasıtasıyla, peki mesleğine devam edebilir mi?
Avukatlar için “Para için yapamayacağı şey yoktur” dedirten sebepler nedir acaba? bunları araştırıp, ortaya koyup üzerinde düşünmek gerekmez mi?
Bunu dedirten sebeplerden biri boşanma davalarıdır mesela, belki bir hakem kurulu edası ile eşler bir araya gelecek, ama “paralar elden gidiyor” endişesi ile yuva dağıtan avukatlara ne denilebilir?
Şu baro yönetimleri ideolojik düşündükleri kadar bu mesleğin onurunu, niteliğini yüceltmek için çalışsalardı daha iyi olmaz mıydı?
Kısacası Adalet mekanizmamızda sorun var, bu sorundan avukatlık mesleği de etkileniyor. Ama bu sorun Avukatlık mesleğinin önemini daha da arttırıyor.
Onun için Avukat, yargının temel taşıdır diyor, hak ve adaletin tecelli etmesine endeksli bir meslek haline gelmesi dileğiyle…
Avukat mesleğini icra eden vatandaşlarımıza sesleniyorum, adaletin tecelli etmesine katkıda bulunun, vicdanınız rahat etsin, cüzdanının şişmese de hayat yürür, bilesiniz.
Benden söylemesi.
Ayrıca Ülke geneli Avukatların teveccühüne mazhar olup, Baro başkanlığına seçilen Avukatları da, özellikle Diyarbakır Barosu başkanlığına seçilen Av.Cihan Aydın’ı da tebrik eder, kendilerine başarılar dilerim.