Malum bir partinin genel başkanıyla bir araya gelinirse ülke sorunlarının çözümü için bir planı var mı yok mu? Sorulur. Hele ki bu Genel Başkan bir dönem ülkenin Başbakanlığını yapmışsa, üstelik demokratik teamüllerin dışında görevden alınmışsa.
Sosyal mesafeye de dikkat edilerek az sayıda davetlilerin olduğu bu toplantı süre sıkıntısı yüzünden pek verimli geçtiğini söyleyemem ama bununla birlikte hazırladığım soruları kendisine ilettim.
Bu toplantıya Memur ve Emekli sendikaları konfederasyonu(MESK)’in Güneydoğu Bölge Başkanı olarak katılmıştım.
Kendisinin ifadesiyle “Diyarbakır ders verilecek değil, ondan ders alınacak bir ildir” cümlesinden hareketle ben de ona yazılı ve sözlü olarak bu dört soruyu sordum.
1-Kemalist sistem ile bu millet huzur bulur mu? 23 Nisan günü Pandemi hastalığına rağmen Anıtkabire gidildi, bu Kemalist sistem oldukça insanların bir kısmı boğazında konuşuyor. Anıtkabiri müze yapma zamanı hala gelmedi mi?
2-Kürt meselesinin kökten çözünüp siyasi malzeme olmaktan çıkması için nasıl bir programınız var? Bu sorun çözülmediği sürece ülkemizde düzgün bir siyaset yapılabilir mi?
3-İstanbul Sözleşmesinin kalkması için ne düşünüyorsunuz? Aile huzuru ile ilgili olmayan bu sözleşmenin savunulacak tarafı var mı?
4-İslam Birliği mi? Avrupa Birliği mi?
Zamanın kısıtlı olması nedeniyle sorulara istenilen cevabı veremeyeceğini söyleyen Davutoğlu kısaca şöyle dedi.
Kadına şiddete zinhar karşıyız, ama aileye zarar verecek hiçbir sözleşme metnini de kabul edilemez.
Tabi ki şekillenen yeni dünya düzeni içinde İslam birliği çok önemlidir, ama hükümetleri demokratik yöntemlerle başa gelmediği sürece bunu gerçekleştirmek bir hayli zor.
Kemalist sistem ise siz ne kadar güçlü bir siyasal yapı oluşturursanız o kadar Kemalist düşünce/sistem bir adım geride kalır.
Kürt meselesine gelince ben üç aşamada çözüleceğini düşünüyorum
1-Genel Demokratikleşme,
2-Güneydoğu Sorunu,
3-Bölge Kürtleri ile diyalog halinde olma, bu sorunun cevabını az önce detaylı bir şekilde anlattım zaten.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası(DTSO) Başkanı Mehmet Kaya’nın sorusu üzerine bu maddeleri apaçık izah etmişti, anadil eğitimine hemen geçmenin mümkün olmadığını söylese de, bu bir süreç işi deyip ona dahi kapıyı kapatmadı.
Değerlendirmek gerekirse,
“Kürt sorunu bitmiştir” diye bir siyasi havanın hakim olduğu bu süreçte ajandasında böyle bir çözümün planının olması kayda değer buldum doğrusu.
Değerli dostlar şu Kürt sorunu mertçe, etraflıca, şeffaf bir şekilde çözülmedikçe bu ülke huzur bulmaz çünkü siyasette taşlar yerinde oturmaz.
Başka bir ifade ile HDP ve MHP barajı aşacak kadar halktan oy aldığı müddetçe siyaset sorunlarımıza çözüm üretemez. Bu da Kürt sorununu çözmek ile direk alakalıdır.
Geçende bir dostum, “hele şu Kürt sorununun en önemli beş maddesini yaz da biz de bilelim” demişti. Bu vesileyle paylaşayım bari.
Kanaatime göre bu sorunun çözümünü istiyorsak şu beş madde topluma nefes aldırır.
1-Eski karanlık devletin de katkılarıyla oluşan ve genelde ülkemize, özelde Kürt vatandaşlarımıza benzeri görülmemiş zulümlere sebep olan PKK örgütünü her ne şekilde olursa olsun lağvetmek, yok etmek devletin birincil vazifesidir.
2-Dağda ölen PKK militanlarının anne babalarını, birinci derece yakınlarını Terör mağduru olarak kabul edip, kendilerine bir “statü” vererek onlarla barışılmalı.
*Alem bilsin ki hiçbir vatandaşımızın güle oynaya çocuğunu dağa gönderdiğini duymadım, tek tük olmuşsa da genelin hatırı için hoş görmek lazım.Fakat hala da en az üç günlük hazırlık ve neşe içinde evlatlarını askere yolluyorlar.
3-Anayasanın 66. Ve 42. Maddelerini değiştirerek belli bir ırkı ön plana çıkaran Türk vatandaşlığı tanımını güncelleyip, nötr bir tanımlama yapılmalı.
4-Talep olduğu kadar mümkün olan her okulda Kürtçe anadil sınıfını açılmalı, iki dilli eğitime geçilmeli, malumunuz bu ülkenin konuşulan en büyük ikinci dili Kürtçedir, bu dil resmi dil olarak kabul edilmelidir.
Okullarda tercihli ders sayısını şu anda ikdir üçe çıkarılmalı; Vatandaş Kur’anı Kerim ve Siyerünnebiyi seçince Kurmaçca/Zazaca dilini tercih edemiyor, hem öğretmen yokluğundan, hem de kimi idarecilerin siyasi duruşundan dolayı dil tercihi yapılamıyor. Bu da işin başka bir handikabı.
*Bu amaçla yetiştirildiği 1700 öğretmenin ataması bir an evvel yapılmalı. Bunlar okul değil il öğretmenleri olmalı, hangi okulda ders tercih edilmişse orada derslere girmeli.
5-Merhum/Şehit Şeyh Sait ve arkadaşlarından devlet adına özür dilenerek, o süreçteki asıl sorunların nasıl oluştuğu belgeleriyle ortaya koyup, İnkılap tarihinin yalan yanlış bilgileri ortaya çıkarılmalıdır.
Bunları temel maddeler olarak kabul edersek bunun dışında yapılabilecek birçok işler var, ama onlar sıkıntı oluşturacak cinsten değil.
Önemli olan bu kritik eşiği aşabilmektir diye düşünüyorum.
Asıl gayemiz ülkemizde huzur ve zenginlik içinde yaşamaktır, temiz bir siyaset oluşturmaktır, vatandaşlarımızın aralarında selamlaşmasını sağlamak için zemin hazırlamaktır.
Selam ve selametle kalın.