Buyur bakalım ne yazmış;
Yüce Allah’a hamd, Peygamberi Hz.Muhammed’e salat ve selam olsun.
O salat ve selam ki 15 Temmuz gecesi bu halkın imdadına yetişti, ruhumuza enerji ve cesaret verdi, top- tank demeden nice vatandaşlarımız bedenini bu memlekete, bu millete siper etti, uçaklara parmak sallayan halk Allah’ın inayetiyle destan yazdı.
251 şehit ve iki bini aşkın gazi pahasına bu millet, bu memleket karanlık bir oyundan kurtuldu, bu gün bu camide/meydanda huzur içinde Allah’a secde edebiliyorsak, bu vatan evlatlarının muhakkak emeği var ve bu sevaptan pay alıyorlar, ne mutlu onlara. Bu vatan durdukça şehitleri de olacak gazileri de.
“Hep birlikte Allah’ın ipine sarılın, tefrikaya düşmeyin” diye ferman eden Allah Anadolu insanına bu zaferi nasip etti, halk “ya Allah” deyince karşıdaki menhus heriflerin kalbine korku düştü ve ne yapacağını şaşırmış vaziyete geldiler.
Evden helalık isteyerek sokaklara düşen vatandaşlarımız, abdestini almış ölümü öldürmeye Azrail ile selamlaşmaya çıkıyordu.
Alem biliyor ki bu başarı o gecenin fiziki açıdan orantısız gücü ile elde edilen bir başarı değildi.
Bundan dolayı Allah’a kainat dolusu şükürler olsun diyoruz.
Daha sonra 27 gün boyunca 81 ilde devam eden etkinlikler, Anadolu insanı için birer akademi oldu. Bu etkinliklerde birikimli vatandaşlarımız hak ve adalet adına konuşarak halkımızı uyandırıp, daima uyanık olamaya davet ettiler.
15 Temmuz günü vatandaşlarımızı heyecana getiren değerlerimiz, bundan böyle de hep dile gelmeli, halkımıza bu kavram etrafında bir aidiyet şuuru kazandırılmalıdır.
Bu kavramlar:Ezan, Sala, tekbir, Vatan ve Bayraktan ibaretti.
Bu beş değer 15 Temmuz kıyamının manevi azığı olmuştu. Kimse bu kıyamı demokrasi mücadelesi gibi ucuz kavramlarla anlatmaya çalışmasın.
Bundan böyle bu ülkenin geleceği için kim ne düşünüyorsa, önsüzüne bu beş ifadeyi yazmayı unutmasın.