UMUDA YOLCULUK. EVDE KAL TÜRKİYEM.
Acı çekmek.
Çektiğin acıyı çeke çeke yazmak...
Ama kimsenin o yazıyı da, o acıyı da göremediği gibi..!!!
Minicik bedenlerin, ölümlerin kol gezdiği denizlerin, nehirlerin adı UMUT, öylemi?
Sınırlarda dövülen...
Kurşunlar sıkılan...
Yüzlerine kaynar sular dökülüp yakılan...
Atılan bombalar ile gözlerin kör edildiği...
Atılan bir gaz bombası ile yaşamak için bir gram nefese ihtiyaç duyulduğu...
Yaşama tutunmak için düşe kalka minik yürekleriyle...
Minik bedenleriyle...
ÖLÜME YOLCULUĞUN ADI:
UMUT,
öylemi?
Yazık!!!
Uyuyoruz...
Üç maymunlar gibiyiz.
Görmüyoruz...
Duymuyoruz...
İşitmiyoruz...
En lüks yerlerde yiyoruz.
Gezip eyleniyoruz.
Sormak lazım nefislerimize.
Gerçekten zalim olan dünyamı? Yoksa ölümü bile bile, hiç ölmeyecekmiş gibi, gözleri doymak bilmeyen insanlık mı?
Nasıl bir insanlık bu?
Bu kadar vahşet...
Bu kadar zulüm...
Bu kadar kan ve gözyaşı dökülür iken
Bütün bu olanlara MEDENİCE(!) göz yumuyor tüm dünya.
Haaaa...
Birde ülkemize sığınan çaresiz insanlara, GİTSİN!!! diye çırpınan insanlarımız, gerçekten rahatmısınız? Gece başınızı yastığa
koyduğunuzda rahat, huzurla mutlu bir şekilde uyuyabiliyomusunuz?
Sahi rahatmısınız???
Ekmeğimiz bölünmüştü ya hani .
Şimdi izlerken belki doyar karnınız gözünüz. Yazık!!! diyorum, yazık!!! bizim insanlığımıza.
Ve bu çaresizlik.
Çaresizlik beni öldürüyor.
İnsan hakları diye çıldıran Avrupa, nerdesiniz nerde!!!
Ya Rabbi ya bir çıkış yolu göster,
Ya da yok et dünyayı...
Kopsun kıyamet..
Gerçekten bir çok yürek bunu istemedimi?
Ama bunun üzerine öyle bir acı geldiki işte tamda yerinde ve zamanında küçücük gözle görünmeyen bir virüs sardı tüm dünyayı. Herkes bir anda herşeyi unutup kendi derdine düştü. Din, ırk, renk, nesep fark etmeden tüm dünya aynı gemiye bindi, aynı dümene tutunup aynı fırtınada savruluyoruz...
Hiç bir yerlere sığamazken evlerden çıkamıyoruz. Canları yanan anneler, babalar acı çekerken film gibi izlediğimiz o yürekleri bu kadar yürekten canlarının kanadığını anlıyormuyduk?
Bizler şu an çocuklarımıza sarılıp koklayamıyoruz, nasılda canımız yanıyor.
Dokunamıyoruz.
Oysa daha bir ay öncesinde
hiç bir şeyden mutlu olmuyor,
huzur duymuyorduk.
Demek ki bir yerlerde yanlış yaptık. Hemde çok büyük yanlışlar, hatalar ve günahlar...
İnsan olmayı unuttuk...
Kardeş olduğumuzu unuttuk...
Kardeşlerimiz aç iken biz tok yattık...
Sevmeyi...
Selam vermeyi...
Şefkati...
Merhameti unuttuk.
İşte bizim bu daha küçük kıyametimiz.
Umarım ki, ki ders alırız.
Umarım ki, birlik beraber oluruz.
Biz böyle birlik olunca ne kadarda güzelmişiz
Cânı gönülden devletimizin ülkemizin her köşesine imkanlarıyla seferber olduğu
Sağlığından eğitimine her konuda en güzel desteğiyle kolaylıklar sağladığını hep birlikte görmekteyiz.
Kendi canlarını hiçe sayarak gecesini gündüzüne katan sağlıkçılarımız
Evlerinden çıkamayan yaşlılarımıza kapılarına kadar gidip ihtiyaçlarını sağlayan yine sağlıkçı ve polislerimiz...
Biz gerçekten çok güçlü büyük bir aileyiz
BİZ TÜRKİYE'YİZ YİNE BAŞARDIK MİLLET OLARAK BİRLİK OLMAYI.
Ve birlikte aşacağımıza inanıyorum. Önemli olan hastalığın bizi yenmesine fırsat vermeden, bizim hem tıbbi olarak virüsün, hem de bunun psikolojik ve ekonomik etkilerinin üstesinden gelebilecek dirayeti ortaya koyabilmemizdir..
Devletime sonsuz güveniyorum.
Ve bu gücümüzle bu sevgimizle biz bu virüs belasını da yeneceğimize ALLAH'IN İzniyle inanıyorum
Biraz sabır.
"Sabır"
"KENDİMİZİ SEVELİM
"SEVDİKLERİMİZİ DAHA ÇOK SEVELİM"
Ve bu Virüsü yenelim işte bu yüzden..!
...