Son zamanlarda 2. Abdülhamid'i aynı CHP Genel Başkanı gibi putlaştıran insanlar türedi. Bunlar Abdülhamid'in her yaptığı icraata güzel derken kötü yönetiminden kaynaklanan icraatlarını ise görmezlikten gelmektedirler.
Osmanlı aydınlarının neredeyse tamamı Abdülhamid'in hastalık derecesindeki evham ve şüphelerinden dolayı ceza görmüşlerdir. Vatan Şairi Namık Kemal den tutun büyük İslâm Alimi Bediüzzaman'a kadar birçok değerli insan hapislere atılmış ve cezaevinde işkence görmüştür. İsimlerini yazmadığımız daha nice insan vardır. Çünkü bunları yazmaya kalksak sayfalar doğacaktır.
Abdülhamid in baskıcı ve istibdat yönetimini hoş görüp yücelten buna mukabil Osmanlı aydınlarını yerin dibine sokanlara cevap veren neredeyse yok gibidir. İşte bu nedenle hoşuma gitmese de Abdülhamid in gerçek yüzünü yazmak vacip oldu.
Abdülhamid in bu vatana en büyük kötülüğü Sabetay dönmelerini (ki bunlar gercekte Yahudilikten dönmemiştir) devletin en önemli kurumlarının başına getirmiş olmasıdır. İster bilgisizlikten ister siyasi maksatlarla, nasıl olursa olsun bu affedilemez bir günahtır.
Abdülhamid döneminde görev yapmış Osmanlı paşalarının pek çoğu Selanikli Sabetay dönmeleridir. Bunlar askeriyede şimdi olduğu gibi çeteleşmiş durumda idiler. Gayretli ve başarılı subayları çeşitli entrikalar ile çalışamaz duruma getirmişlerdir.
Abdülhamid'in kötü yönetiminden dolayı orduda "mektepli-alaylı" adı verilen çatışma da çıkmıştı. Günümüzdeki bölücülüğün ve ayrılmanın temeli olan "Hamidiye Alayları" yine Abdülhamid zamanında çıkmış feodal beyler ve ağalara silahlı güç oluşturma yetkisi verilmişti.
Ordumuzdaki felaketler sadece bu kadar ile kalmamıştır. Terfi sistemindeki haksızlıklar imtiyazlı bir kesimin yani Sabetaycılarin güçlenmesine neden olmuştu. Balkan Savaşından yaşadığımız facia da İttihatçı ve Sabetayci Paşaların yanı sıra Abdülhamid'in hatalarını da görmek gereklidir.
İstibdat ve kötü yönetim sadece askeriyede değil bütün önemli kurumlarda da kendisini göstermiştir. Neredeyse bütün devlet kurumlarının başında yeteneksiz fakat riyakâr İslam'a düşman kişileri görmek mümkündür.
Başta Kamâl gibi birçok asker büyük suçlarına rağmen Abdülhamid döneminde önemli görevlere gelmiştir. Öyle ki; birliğinden firar edip kaçan bazı subaylar hiçbir ceza almadan sicili temizlenerek rütbeleri yükseltilmiş ordumuzu perişan etmiştir.
Bu paşaların pek çoğu namazsız abdestsiz ve taharetiz Batı hayranı kişilerdir.
Buna mukabil Namık Kemal gibi Müslümanların ittihadı için mücadele etmiş büyük şahsiyetler ise sürgünde cezalı olarak hayatlarını kaybetmişlerdir.
21 Eylül 1842 - 10 Şubat 1918 de Osmanlı İmparatorluğu'nun 34. padişahı, 113. İslam halifesi olan Abdülhamid'in hayatı felaketlerle doludur. Çöküş sürecindeki devlette yönetimde mutlak hakimiyet sağlamasına rağmen hatalı kararları nedeniyle 600 yıllık bu cihangir devletin son dönemini yaşamasına neden olmuştur.
Tahtta kaldığı "Hamidiye Dönemi" diye bilinen yıllarda bu büyük devlet, dağılma dönemini yaşamıştır.
Kısa süreli ilan ettiği I. Meşrutiyet ve Kanuni Esasi ile gelen bir özgürlük döneminde, Balkanlar olmak üzere çeşitli bölgelerde çıkan isyanlar baş göstermiştir. Fakat asil yıkıcı darbe Rusya İmparatorluğu'na karşı kaybedilen 93 Harbi olmuştur.
Kapatılan parlamentoya pek çok siyasi olaya, "istibdat dönemi" de denen basın da dahil çeşitli alanlardaki baskı ve sınırlama dönemi bu felaketler silsilesinin devamını getirmiştir.
Sonrasında yine kendinin ilan etmek zorunda kaldığı II. Meşrutiyet' ve 31 Mart olayları yine bu dönemde meydana gelmiştir.
Osmanlı Devleti'nin dağılmasını engelleme çabaları başarıya ulaşamayan eğitim, ulaşım ve askeri alandaki reform girişimleri çoğunlukla bu dönemde görülmüştür.
Acı bir gerçekle yüzleşmek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu'nun 1.592.806 km² toprak ile en çok toprak kaybeden padişahı Abdülhamid'dir.
31 Ağustos 1876'da tahta çıktı ve İngiliz kumpası olan 31 Mart Vakası'ndan kısa bir süre sonra, 27 Nisan 1909'da, tahttan indirilene kadar ülkeyi yönettiği süre ne yazık ki resmi tarih kayıtlarında da soğukkanlılıkla ele alınmamıştır. Askerleri ve özellikle Sabetay Yahudilerini putlaştırma gayreti Abdülhamid için de geçerlidir. Saltanata hayran bir kısım insanlar yapılan büyük yanlışlara rağmen kusursuz zannettikleri Abdülhamid'e toz kondurmamaktadırlar.
Abdülhamid, Meşrutiyet yanlısı Yeni Osmanlılar ile yaptığı anlaşma ve diğer yandan Tersane Konferansı'nda toplanacak büyük güçlerden gelecek baskıları engelleme amacıyla I. Meşrutiyeti ilan etmiştir. Yoksa halkın yönetime katılmasını hiç istememiştir.
Tersane Konferansı'nın başlamasıyla aynı gün 23 Aralık 1876'da ilk Osmanlı anayasasını ilan etti ve istemeden dahi olsa ülkenin özgürleşme sürecini destekleyeceğini belirtmiş oldu.
Aydınların ikazlarını dinlemeyip 93 Harbi'ne girerek büyük bir yenilgiye sebep olmuştur. Ruslar Batıda Yeşilköy'e kadar gelmiştir. Erzurum ise Nene Hatun sayesinde elimizde kalmıştır. Yoksa Anadolu’yu da kaybedebilirdik.
Osmanlı'nın sultanı 2. Abdülhamid, meclisin yanlış kararlar aldığını iddia ederek 14 Şubat 1878'de bu harbin sonuna doğru meclisi feshetmiştir.
Birazda özel hayatına değinmek gerekir. Zira hiçbir padişahta görülmeyen çok eşlilik zirve noktasına çıkmıştır.
İslamiyet en fazla dört hanımla nikahlanmaya müsaade etmiştir. Fakat Abdülhamid, bilindiği kadarıyla aynı anda çok kadınla evlilik ilişkisini sürdürmüştür. Nitekim 13 hanımdan 14 çocuğa sahiptir.
Birçok kişi özellikle Sabetaycilar saltanat ailesine dahil olmak için kızlarını Abdülhamid ile evlendirerek Osmanlı Sarayının entrikalar ile anılmasına sebep olmuştur. Güya Halife olduğu için birisiyle evlenmeden önce diğer bir kadını boşayarak akıllarına göre bir çözüm bulmuşlardır.
Abdülhamid'in bilinen eşlerinin isimleri şöyledir:
1. Nâzikedâ Kadınefendi
2. Nurefsun Kadın
3. Bedrifelek Kadınefendi
4. Bidâr Kadınefendi
5. Dilpesend Kadınefendi
6. Mezîde Kadınefendi
7. Emsalinur Kadınefendi
8. Müşfika Kadınefendi
9. Sazkar Hanım
10. Peyveste Hanım
11. Fatma Pesend Hanım
12. Behice Hanım
13. Saliha Naciye Hanım
Bilinen çocukları ise şunlardir:
1. Mehmed Selim Efendi
2. Zekiye Sultan
3. Naime Sultan
4. Mehmed Abdülkadir Efendi
5. Şehzade Ahmed Nuri
6. Naile Sultan
7. Mehmed Burhaneddin Efendi
8. Şadiye Sultan
9. Ayşe Osmanoğlu
10. Refia Sultan
11. Abdürrahim Hayri Efendi
12. Ahmed Nureddin Efendi
13. Mehmed Abid Efendi
Bu kadar büyük bir kraliyet ailesinin köşkü, altınları, pırlantaları, hizmetçileri ve mutfak masrafları düşünülürse ne kadar büyük bir israf yaşandığı görülecektir.
Duyunu Umumiye borçları çok zaman sonra ancak Cumhuriyet döneminde ödenebilmiştir.
Putlaştırmayı önlemek ve yapılan büyük haksızlıkları önlemek için bu bilgileri vermek zorunda kaldım. Yoksa okurlarım bilir, Osmanlı’ya karşı saygım vardır.
Abdülhamid için Bediüzzaman, Halife-i Peygamber Aleyhissalatü Vesselam sözlerini kullanmıştır. Çünkü İttihadı İslam için hilafeti ve devletin bütünlüğünü korumaya çalışıyordu. Fakat ben Bediüzzaman gibi şefkatli bir insan değilim. Abdülhamid'in putlaştırılmaması için burada yazdığım hatalı ve yanlış yönlerini saklayıp gizlemem.
Çünkü işte şimdi olduğu gibi insanları siyah veya beyaz görme hastalığı vardır.
Bu beyni gelişmemiş insanlar kâinatta binlerce renk olduğu gibi yeryüzünde çeşitli vasıflarda insanlar olduğunu bilemezler. Onlar ya iyi ya da kötü diyerek insanların birçok iyi ve kötü özelliklerini görmemeye çalışırlar.
Halbuki diğer padişahlar gibi Abdülhamid in de iyi ve kötü yönleri vardır. Bunları görmemek aynı renk körlüğü gibi bir hastalıktır.
Yahudiler ve gayrimüslimlerin bir kısmı Abdülhamid'e düşman diye benim de onun yanlışlarını görmemem gerekmez.
Eğriye eğri doğruya doğru demeye çalışırım. Yanlış etsem özür diler hatamı hiç komplekse girmeden itiraf ederim.
Fakat asla siyah beyaz yani sırf iyi veya sırf kötü demem, vesselam.