Aramızdaki büyük farktan dolayı.
18 yıldan beri CDU genel başkanlığını yürüten Angela Merkel, Hessen eyaletinde Pazar günü yapılan seçimlerde sandıktan birinci parti olarak çıkmasına rağmen, 2013’e kıyasla 11,3 puan kaybederek oyların yüzde 27’sini almıştı.
Merkel, aralık ayında yapılacak CDU Genel Kurulu’nda genel başkanlık ve 2021’deki başbakanlık görevleri için aday olmayacağını açıkladı.
Neden?
Başbakanlığı kaybedeceği için mi?
Hayır, zaten CDU’Almanya’da en çok oyu alan ve koalisyonlarla yıllardır iktidarını devam ettirmeyi başaran bir parti.
Ve seçimlerde iktidara ve başbakanlığa en yakın isim Merkel.
Ama oylarının düştüğünü anlayınca Merkel çok fazla da düşünmeden bırakıyor.
Halbuki CDU Genel Sekreteri Annegret Kramp, Merkel’in genel başkanlığına ilişkin bir soruyu, “Genel başkan parti kongresinde yeniden aday olacağını açık bir şekilde söyledi. Şu ana kadar farklı bir mesaj almadım” sözleriyle yanıtlamıştı.
Bölgesel bir seçimde CDU’nun oyları düştü.
Ve Merkel hem başbakanlığı, hem CDU başkanlığını ve muhtemelen siyaseti de bırakma kararı aldı.
18 yıllık bir başkanlıktan sonra.
Dünyanın en güçlü insanlarından biriyken.
İşte Merkel’i “Benden bu kadar” diyebildiği için sevmeli, hemde çok sevmeliyiz.
Aynı önceki cumhurbaşkanı Christian Wulff gibi.
O da bir arkadaşından düşük faizli kredi aldığı ortaya çıkınca kendi iradesiyle istifa etmeyi bilen bir insandı.
Bizde de örnekleri yok değil.
En üst noktalara gelmişken istifa edip siyasetten ayrılıp kendi kendisiyle kalmayı tercih eden Erdal İnönü’yü saygıyla anmamak mümkün değil.
Sonra
Biz nasıl böyle dört kolla, kırk bacakla koltuğa yapışıp kalan, kaybettiği onca seçime rağmen gitmemekte direnen, rakiplerini her türlü ayak oyunlarıyla parti dışına iten, bir kongre yapmayı bile partililerine çok gören bir siyaset ve siyasetçi üretebildik.
Merkel’i seviyorum.
Merkel’i sevmeliyiz.
Partilerimizin başına Merkel kadar onurlu, dürüst, Merkel kadar gerçek insanlar oturtmalıyız.