-Ya yine işe geç kalacağım, uyanamamışım bak. Hava da hala karanlık. İşte yaz saati olunca kışın gece yarısı işe koşturuyoruz. Tamam da ben niye kalkamıyorum ya. Hiçbir yerim kımıldamıyor.
Münker: Hoş geldin kardeşim.
-O da ne ya, siz de kimsiniz?
-Ben Münker, o Nekir.
-Ya ben öldüm mü? Hiç hatırlamıyorum. Allah Allah bu işte bir yanlışlık olmalı. Rüyadır bu rüya.
Münker: Yok kardeşim rüya filan değil. Sen kabirdesin.
-Ya şaka filan yapmayın, benim daha bir sürü işim gücüm var. Uyanayım da bitsin bu rüya artık ya. Bu yaşta hiç ölünür mü?
Nekir: Her gelen böyle salaklaşmasa olmaz sanki. Heeey arkadaş öldün sen öldün. Şimdi sorguya çekeceğiz seni.
-Ya Nekir kardeş bir yanlışlık olmalı. Benden önce yaşlı bir sürü tanıdığım vardı. Daha onlar ölmediler.
Münker: Vallaha Azrail yazı tura atmıyor. Bu iş yaşla başla değil, sırası gelen geliyor.
Nekir: Tamam işimiz gücümüz var. Dünyada her saniye kaç kişi ölüyor biliyor musun sen. Biz işimizi bitirelim. Senin zaten dünyadaki işlerini, geride bıraktıklarını düşünecek çoook vaktin olacak.
Münker: Aç bakalım şu bilgisayarı neler varmış arkadaşın hayatında.
Nekir: Oooo bunların hepsinin aynı ya. Uyduruktan bir hayat yaşamış işte. Doğmuş, okullarda sürünmüş, işlerinde sürünmüş, sonra evlenmiş çoluk çocuk derken sürünmüş, emekli bile olamadan ölmüş. Şimdi maaşını, toplayıp durduklarını ailesi paylaşma kavgası yapıyordur. O ebedi sandığı işini de kim bilir kimler kapmaya çalışıyordur.
-Ya nasıl öldüm onu söyleyin bari.
Nekir: Hakketen ölünce bu insanlar neden bu kadar salak oluyorlar acaba? Hayattayken de bu kadar salak mıydı bunlar?
Münker: Kardeşim nasıl öldüğünün ne önemi var? Ha kanser, ha başına taş düşmüş, ha kaldırımda yürürken araba çarpmış. Ha bi kör kurşun deymiş. Zaten sizin memlekette bunların hepsi mümkün. Sizde ölmek değil, yaşamak mucize. Sen şu sorgudan cennete mi cehenneme mi gideceksin ona bak.
-Vallaha doğru dedin Münker kardeş. E artık siz bi kıyak yaparsınız bana!
Nekir: Ya bu Türkiye’den mi geldi buraya nedir? Burada bile torpil istiyor adam.
Münker: E biz sana yardımcı olmaya geldik kardeşim. Yoksa Allah niye seni karşılamaya iki melek göndersin. Atardı cehenneme iş biterdi. Bak bakalım yaptıklarına Nekir.
Nekir: Bunun işi yaş. Şöyle bir göz gezdiriyorum. Yemiş, içmiş, iş, aş, eş diye gebermiş işte. Elle tutulur başka bir şey yok. Atalım bunu cehenneme çok uğraşmaya gerek yok.
-Ya Nekir kardeş etme eyleme, bak orada namazlarım olacak.
Nekir: Ya namaz var da onlar bile yarım yamalak. Aklı işte, orada burada yatıp kalkıyor.
-Oruç tutmuştum.
Nekir: Evet, aç kalmışsın, oruçlarda Allah’tan çok akşam yemeklerini, davetleri düşünmüşsün.
-Münker kardeş bu Nekir beni baştan cehenneme yollamaya kararlı galiba.
Münker: Ya Nekir adam ahir zamandan, savaşların en şiddetlisinden gelmiş. Biraz yardım edelim bak bakalım kimlerle oturup kalkmış.
Nekir: Yani biraz işte Allah dostlarıyla beraber olmuş. Allah düşmanlarına pek yaklaşmamış.
Münker: Evet bak bu güzel. Kur’an, Hadis biraz çalışmış mı bir şeyler.
Nekir: Yok ya Münker kaç yıldır ölü sorguluyoruz öle bişey gördün mü sen? İşi başından aşkınmış adamın. İş yerine müdür olacam diye sabah akşam koşuşmuş, birilerine yaranmaya çalışmış. Ama bakayım, eh arada sırada dini sohbetlere katılırmış.
Münker: Bu da iyi. En azından bir gayreti varmış.
Nekir: Ya ne gayreti, iş peşinde koşmaktan o sohbetlerin yarısında uyuyormuş zaten.
Münker: Nekir adam savaştan gelmiş savaştan. Sen onun sınandıklarını yaşamamışsın. Biraz yara bere içinde kalacak tabi. Sen bak bakalım kimlere daha yakın bu Şeytan’a mı Allah’a mı?
Nekir: Oooo Şeytan’a çok uymuş. Bir sürü günahı da var. Ama dur, bu günahlardan pişman olup tövbe de etmiş. Allah’a sığınmış arada sırada.
-Vallaha doğru söylüyorsun. Ben de biliyorum bu dünyada çok eşşeklik ettim, Şeytan’a, nefsime çok uydum. Ama hep pişman olup her defasında Allah’a sığındım.
Nekir: Ya bu insanoğlu ahmak işte. Öleceğini, hesap vereceğini bile bile her türlü salaklığı yapar, sonra da pişman olur.
Münker: E yapıp pişman olmasa daha mı iyi?
Nekir: Yok yani de böyle elli sene yaşayıp, din, iman, Kur’an çalışmadan, sorgu suale hazırlanmadan sadece dünya işleriyle uğraşmak da marifet yani.
Münker: Öyle de hadi hesapla bakalım şunun sevap günah cetvelini ne çıkacak?
Nekir: Tamam. Her şey burada yüklü zaten. Basalım şu tuşa ne çıkacak. Ooooo. Elli sene yaşamış. Amelleri bir gözünü, kulağını, aklını bile karşılamıyor. Sana demiştim bunun işi yaş. Çağır şu zebanileri de atsınlar bunu ateşe.
-Etme eyleme Nekir kardeş, bir şeyler daha yok mu?
Münker: Ya Nekir bu birebir hesaplama. Bir de Allah’ın rahmeti var. O bazen bire on, bire yüz veriyor. Rahmeti de kat şu hesaba.
Nekir: Tamam, tamam. Biraz korkutayım dedim şunu.
-Ya Nekir kardeş ölmüşken bir daha mı öldürecen beni. Ödüm koptu vallahi.
Nekir: Tamam. Hadi bakalım rahmeti de koyduk hesaba. Rakam çıkıyor çıkıyor çıkıyor. Yüzde elli nokta sıfır bir sevap.
Münker: Ooooo! Tebrikler kardeşim. Allah’ın rahmetiyle cehennemden kurtuldun.
Nekir: Hadi yine kıl payı yırttın. Yüzde kırk dokuz doksan dokuzla kaybedebilirdin de. Bir daha mı hesaplasak nedir, bir yanlışlık olmasın.
-Yok vallaha Nekir kardeş ben bu hesaba razıyım. Zaten Allahın rahmeti olmasa cehennemi boylamıştık. Böyle kalsın iyi. Allah’a şükür.
Münker: E hadi bakalım. Geç şöyle cennetin bir köşesine, orada dostların, sevdiğin her şey seni bekliyor.
-Allah sizden de razı olsun Münker Nekir kardeşler. Sırat nerede oradan ne zaman geçeceğim?
Münker: Sen sırattan dünyada geçtin kardeşim. Buradaki sıratlar bişey değil.