1989 yılında babamı kaybettiğimde cenaze aracı giderken içimden bir şeyler koptu. O an acımı bütün dünyanın duymasını istedim. Şu an sosyal medyada insanların acılarını veya mutluluklarını paylaşmalarını saygıyla karşılıyorum. Kızdığım tek şey de insanların hakaret içeren sözleri. Aslında bu dünya hepimize yeter. Neden anlamayız ki?
Herkes baktığı yerden haklı…
Bir de bu dünyanın fani olduğunu unutmasak. Sağlığın paradan bile önemli olduğunu.
Bir yazıyı okuduğumuzda veya başımıza gelen bir olayda o an gerçekten sağlık önemli deriz ve unuturuz. Neden mi böyle konuşuyorum…
İş arkadaşım İsmail 43 yaşında, dört çocuk babası, dünya iyisi biri. On beş gün önce kalp krizi ve ardından beyne pıhtı atması ile ameliyat ve anjiyo oldu şu an yoğun bakımda.
Hastalık ve ölüm ne kadar yakın aslında
Peki, bizler geriye ne bırakıyoruz?
İzmir Kadınlar Birliği Derneği’nde ki arkadaşlarımla yakınlarımızdan biri vefat etti mi lokma döktürüp hatim indiririz. Habibe arkadaşımızın yirmi yedi yaşında bir akrabası vefat edince, etkilenerek arkadaşlarımdan ben ölünce arkamdan çok hatim indirmelerini istedim. Sonra düşündüm, neden sağ iken ben bunları yapmıyorum diye. Bizler böyleyiz sağ iken hayır yapmak yerine vefat eden kişinin arkasından yaparız.
Yazılarımda bir hüzün mutlaka oluyor. Çünkü ben mutsuzlukları çok olan garip insanlarla beraberim. Ben bu insanları seviyorum. Ömrüm oldukça Allah’ım bana sağlık verdikçe ben onlarla öğrenip onlarla eğlenip onlarla yol alacağım.
Yazımı okuyanlardan, İsmail ve tüm hastalara ve tüm ölmüşlerimize dua bekliyorum.
Sağlıcakla kalın…