Zeytincilik, Anadolu topraklarında yüzlerce yıl öncesinden bugüne uğraş verilen en önemli tarımsal üretim. Bu süreçlerde, göç ve kent yapılarının değişmesi sonucu Cumhuriyet döneminden önce de, Cumhuriyet dönemin de de binlerce zeytin ağacı kesildi, yakıldı. Binlercesi de yeniden dikildi. Zeytinciliğimiz gelişiyor. Büyüyor.
İzmir körfezine giriş yapan gemilerin kaptanları yüzlerce yıl önce seyahatnamelerinde İzmir dağlarından ilk gördüklerinin zeytin ağacı olduğunu yazmışlardır. İzmir’in en köklü zeytinyağ firmalarından Kristal Yağları web sitesinde şu şekilde yazmış. ‘Zeytin ağacı (Olea Europea) ağır ve zahmetli büyümesine karşın uzun ömürlü ve dayanıklı bir ağaçtır. Bu nedenle adı mitoloji ve botanikte "Ölümsüz Ağaç"tır. Zeytin ağacı derken, Hititleri, Yunanları, Romalıları, İsa’nın havarilerini, Türklerin Anadolu’yla gelişini gören, Pir Sultan’ı, Karacaoğlan’ı bilen ölümsüz bir ağaçtan söz ediyoruz. Yüzyıllarca bu toprakların insanları zeytinyağı ile aydınlatmıştır karanlıkları, ama ondan da önemlisi zeytin ve zeytinyağı onların karnını doyurmuştur. Ege’deki batık gemilerde dev amforaların bulunması zeytinyağı ticaretinin her dönemde önemli olduğunun göstergesidir. Akdeniz demek, sonsuz bir maviliğin etrafında kök bulmuş kurşuni yeşil demektir biraz da. Bu kurşuni yeşil zeytin ağacıdır.’
Bu günlerde maden sahalarında bulunan zeytin ağaçlarının kaldırılmasına karşı çıkanların bir çok panel,konuşma ve itirazlarını izliyoruz. Gelin 2017 yılına gidelim. İzmir Aliağa Çakmaklı köyünde bir şirketin termik santral projesi var. 2017 yılında ‘Bazı kanunlarda değişiklik yapan Kanun’a eklenen bir madde ile Sanayi İmarına açılan yerlere, eğer üzerinde zeytinlik var ise, zeytinlikler sökülüp ve parası ödenip o alana tesis kurma izni verildi. Çakmaklı köyünde termik santral yapılması planlanan tarla Aliğa Belediyesi sınırları içinde. Termik santralın arsa, arazi işlerini de bir siyasi partimizin il başkanının şirketi üstlenmiş. Aynı şirketin halkla ilişkilerini de ilgili partinin il basın danışmanı yürütüyor. Başkanı ilgili partiden olan Aliağa Belediyesi Meclisi de Termik Santral yapılması için söz konusu tarlaların bulunduğu mevkiye Sanayi İmarı izni çıkarıyor. Ama üzerinde zeytinlikler var. Zeytinliklerin İmar’a açılması da o dönem çıktığı için yukarıda yazdığım yasal düzenlemeye göre üzerindeki zeytin ağaçlarının fazla olan kısmı bilinmeyen bir neden ile yanıyor. Aliağa Ziraat Odası Başkanı olmayan Başkanın imzası, aynı ilçenin Tarım İlçe Müdürlüğü’nün oluru ve aynı gün İzmir Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünün izni ile, Zeytin ağaçlarının kaldırılmasına, sökülmesine gün bitmeden başlanıyor. Tarlalar şahısların. Bunlarda bir şekilde satın alınıyor. O dönem bir de şu vardı. 1 dönümde 15'ten az zeytin ağacı varsa o alanlar zeytinlik sayılmayacak. Dolayısıyla termik santrale, toplu konuta, sanayi tesislerine, maden ve taş ocaklarına dönüştürülebilecek. Bir de şu madde vardı. Zeytinlik alanlara 3 km mesafede zeytinyağı fabrikası dışında bir şey yapılması yasak.
Konu ile ilgili o dönem ki Aliağa'da bir yetkili ile görüşmüştüm. Yasal düzenleme için bana şöyle demişti. ‘ Aman Alptekin bey, bu konuyu ayrıntılı yazmayalım. Zeytinliklerin imara açılması ile çok talep olur’
Aynı dönem konuya dair açıklama yapan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Ümmühan Tibet, yapılmak istenen değişiklik ile zeytinliklerin idam fermanının onaylanacağının altını çiziyor ve ekliyor: “Zeytinliklerin yüzde 70’i yapılan tanım içine giriyor.” 3573 Sayılı Kanunun daha önce 6 defa Meclis’te tüm partilerin oyları ile reddedildiğini hatırlatan Tibet, yasada ısrar edilmesinin nedeninin madencilik ve inşaat sektörü ile rant konusu olan diğer sektörlerin sürekli saldırısı olduğunu dile getiriyor. O yıllarda.
290 Zeytin Ağacı
Çakmaklı Köyü yakınlarında termik santral kurmak için denize 500 metre mesafede 300 dönüm araziyi alan ilgili şirket, buradaki zeytin ağaçlarını kesmeye başladı. 290 zeytin ağacı bir şekilde kesildi. Yakıldı. Taşındı. Ama Zeytin ağaçlarının ilahi adaleti yerine geldi. Termik santral yapılamadı. Birçok kişi zengin oldu.
Ve bu konularla ilgili o dönem kamuoyu sessiz kaldı.