İzmir Çeşme İlçe’sinde plaj arıyorsunuz denize girmek için. Kıyıları plajlar pardon ‘beach’ ler sarmış. Ne üzücüdür ki Belediye plajları dışında denizle buluşacağınız yerler kapatılmış .
Kıyı kenar çizgisi, denizin içine kadar inşa edilmiş villalarla, bir kısmı da Hazine’den kiralanan ‘beach’ler tarafından kamulaştırılmış . Bu durum sadece Çeşme’de değil. Tüm kıyı ilçelerimizde söz konusu. Peki Anayasa ve Türkiye Cumhuriye’ti yasalarının düzenlemeleri ne diyor? Yasa maddelerine geçmeden özet başlıkları yazıyorum.
1- Sadece denizden yararlanmak isteyen kişilerden plajlara girişte ücret alınması, yasalara aykırı".
2- ‘Beach’lerin önündeki plajların çevresinin tel örgü, duvar, taş (Çeşme’de bir işletmeci plaj kenarlarına halk girmesin diye kayaları yığmış. Belediye Başkanı ve Kaymakamın dikkatine) ya da başka yöntemlerle kapatılması yasalara aykırı
3- İşletmeler şezlongdan duşa, bara, müziğe kadar çeşitli hizmetler veriyor. Karşılığında ücretini alıyor. Bu hizmetlerden yararlanmanın fiili olarak dayatılması yasalara aykırı.
(Çeşme’de bazı ‘beach’ler girişte fahiş giriş ücreti alıyor. Şezlong hizmeti , DJ performansı hizmeti, içecek, yemek karşılığı aldığını, deniz ve plaj için almadığını belirterek bir bakıma yasanın arkasından dolaşıyor. Vatandaş ise ben sadece denize gireceğim, hiçbir hizmet almayacağım. Kulaklarımı da müzik için tıkıyorum dese de almazlar.
4- Her vatandaş, Türkiye’mizin bütün denizlerinden ücretsiz bir şekilde yararlanacağını bilmeli. Plaja girdikten sonra bir hizmet veriliyorsa, işletme o hizmet için ücret alabilir. Şezlong için, güneşlik ve buna benzer çalışmaları için ücret alabilir. Ama talep olmadan alamaz. 'Sen şezlonga oturmasan, müziği de dinlemesen dahi parasını alırım' uygulaması Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı. Bu yasalara işlerlik kazandırılması hem vatandaşın hem de Belediye ve Kaymakamlık ilgili birimlerinin görevi olup, yasaları uygulamalı ve takipçisi olmalı.
5- Hazine ve Kültür Bakanlığı işletmelere , yıllık makul bedellerle kiraya verdiği sahil şeridini, halkın plaja girmesini engellemesi için değil, plajdan yararlanmak isteyenlere elbette bedeli karşılığında hizmet sunması için verirken, lajlardan bedelsiz yararlanma hakkı olan halka da plajları kapatmış oluyor.
6-Kıyı Kanununa göre ‘beach’lerin ve kıyı otellerinin herhangi bir tesis binası ile deniz arasında minimum 50 metre olması ve 50 metrelik alanın kamusal alan olarak boş kalması yasal zorunluluktur. Yasayı uygulamayan işletmeleri vatandaş yetkili kurumlara bildirmeli yetkili kurumlar da gereğini yapmalıdır..
7- Eğer bir kısım kıyılar Kültür ve Doğa Vasfına sahip ise ücret almaya yetkili tek kurum Kültür ve Turizm Bakanlığı’dır. Bu ücreti de plaj için değil Kültürel alan olduğu için alır.
‘Vatandaşın Elinden Alınan Deniz’in hikayesi böyledir. Ömre bedel kıyılarımızda.
Kıyı Kanunu 5. Madde şöyle diyor: Kıyılar ve doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan araziler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanma da öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz.
Şimdi mayonuzu, alıp ayrıcalıklı bir hizmet anlayışıyla sağı, solu, önü ,arkası yasa dışı unsurlarla kapatılmış bir plaja sadece denize girmek için ve işletmenin hiçbir hizmetinden yararlanmaksızın vatandaşa yasa ile tayin edilmiş olan kıyı dan denize girmek istediğinizde, acaba ne gibi bir muamaleye maruz kalacaksınız, yada kalmaktasınız.
Hiçbir hizmet almak istemiyorum. Ben vergisini veren Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Sadece ülkemin hiç kimsenin malı olmayan, özel mülke konu edilemez ,mavi sularında serinlemek istiyorum’ dediğinizde Ne olacak?