Ülkemizde belediyelerin temel görevlerinden en önemlisi sağlıklı içme suyunu vatandaşlara ulaştırmak. Örnek olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi İzsu yönetmeliğinde, ‘İzsu’nun misyon’unun İzmir’e içme suyu hizmetlerini, ekonomik, etkin, verimli, kaliteli, adil erişim imkanı ile sürdürelebilir şekilde sağlamak’ şeklinde yazar.. Evimizdeki, işyerimizdeki, okulumuzdaki Çeşmelerden demek oluyor ki içilebilecek şekilde suyun akması gerekiyormuş. Tekrar İzmir’den örnek vermek gerekirse, Menderes ilçesinde Tahtalı Barajı yapılmadan önce barajın yakınında Çamlık Memba suyu tesisi vardı. O dönem polikarbon damacanalar olmadığı için Cam şişelerde dolum yapılır ve evlere 3 litrelik, kulplu cam şişelerde su servisi yapılırdı. Aynı bölgede daha sonra Şaşal suyu’nu ilk Orient Holding, DSİ’den özel izinle özellikle Ortadoğu ülkeler için şişelemeye başladı.
Polikarbon damacalar piyasaya çıkmadan önce durumun özeti böyleydi. Satışlar düşük ve sadece Memba suyuna meraklı kişilerce bu sular tüketilirdi. Bizler çeşmelerimizden sağlıklı sularımızı içerdik.
Şimdi ne oldu da Çeşmelerden su içemiyoruz. Cevabı basit. Aktarma borularının büyük çoğunluğu eski. Özellikle içme suyu barajları iyi korunamadığından çeşitli kimyasallarla toksinleri öldürülen sular daha sonra da özellikle şeffaflaşması için klorlanıyor. Avrupa ülkelerinin bir kısmında halk sağlığı açısından klorlamaya son verildi.
Şimdi gelelim damacana su fiyatlarının akıl almaz gibi görünen fiyat artışlarına. Sadece bir marka ile ilgili fiyat vereceğim. Bursa’dan tüm Türkiye’ye dağıtılan Erikli su bayilere ve uzaklığa göre damacanası 25Tl ile 35 Tl arasında satılıyor. Kısaca, damacana aldığınızda suyun litresi 2 Tl civarında. Bir makarna’yı 1 lt damacana su ile pişirdiğinizde sadece su maliyetiniz 2 Tl.
Su firmaları, su kaynaklarını kamu kurumlarından kiralıyor. Firmaları bağlayan 167 sayılı Yeraltı Suları Kanunu, 2872 sayılı Çevre Kanunu, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, İhale Yönetmeliği, 17.02.2005 tarihli İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan Milli Emlak Genel Tebliğleri.
Şimdi firmalar Bursa’dan veya Aydın’daki kaynaklardan tırlarla suyu Ankara’ya, İstanbul’a, Adanaya ,İzmir’e taşıyor. Bir tır ortalama en az 1OOO, en fazla 2OOO damacana alıyor. Akaryakıt fiyatlarını biliyorsuuz. Mazot’un litresi, bu yazı sırasında 24.45O Tl. olduğuna göre damacana başına maliyeti dolusunu getirme, boşunu bayiden tesise taşıma işçilik ve diğer giderler 7 ile 9 TL’yi buluyor. Ayrıca su için devlete ödenen kira bedeli, iade damacanaların 77 dereceye kadar sıcak sula yıkanması, boş polikarbon ve polietilen damacanın fiyatının 1OOTL ye ulaşması, 19 lt’lik damacana suyun fiyatını 35 Tl’ye taşıyor. Devletin %yüzde 1 ‘lik KDV’ si, söz edilen maliyetleri ne üzücüdür ki düşürmüyor. Burada kaynakların, tüketilen yerlere uzaklığı en önemli maliyet. Örnek vermek gerekirse İzmir Gülbahçe’de kaynağı bulunan Gülsu, gel-al 19 Lt’lik damacana suyu 7Tl’den satıyor. Damacana su fiyatlarının düşmesi bu maliyet kalemlerinin düşmesine bağlı. Bunun yanısıra kalıcı çözüm, evdeki, işyerimizdeki, okullarımızdaki Çeşme’lerimizden Belediyelerin bize sağlıklı içme suyunu ulaştırması.
Sn. Alptekin Düven Öncelikle doğru tespitleriniz, gerçek ve SU götürmez realist bakış açınız için teşekkür ederim. 21 yıldır su sektöründe üst düzey yönetici olarak görev yapmaktayım. Ülkemizde malesef pahalı su kaliteli sanılıyor. Ancak, özellikle 19 Lt polikarbon damacanlarda satı*** sular geri dönüşümlü olması sebebiyle çift nakliye ödemekte. Yani boş damacanalar bulunduğu yerden hava taşıyarak fabrikaya ulaşıyor. Tüketicilerimiz bu boş taşınan havanın mazot veya yakıt parasını ödüyor. Sonradında ise içine su dolunca da dolu damacana nakliyesini ödüyor. Bu bağlamda en yakın fabrika en uygun fiyatlı su oluyor. Tüketicikerimiz ise pahalı olunca kalite farkı diyr düşünebiliyor. Fakat az önce söylediğim gibi ödenen paranın çoğu akaryakıta gidiyor. Türkiye Cumhuriyetinde üretilen her su Sağlık Bakalığı'nın sıkı denetiminden geçmekle birlikte her ambalajın yıkanması ve duru***ması marka gözetmeksizin aynı şekilde yapılmaktadır. Teşekkürler. Kemal Hayat