Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Öncelikle şunu söylemeliyim: Alıp uygulamaya koyduğunuz “Ankara’dan İstanbul’a yürüme kararınız” hepimiz için bir umut oldu. Sizin ve MYK'nızın bu kutsal kararı almasını ve yanınızda olan tüm yol arkadaşlarınızı saygıyla selamlıyorum.
Zoru seçtiğinizin farkındayız; yüzlerce kilometre yürümek kolay değil. Siz bunu göze alma yürekliliği gösterdiniz, gündemi lehimize değiştirmeyi başardınız. Gerekliydi; yapacak başka bir şey kalmamıştı elimizde, umudumuz tükenmek üzereydi, dirildik.
Attığınız her adımda biraz daha çoğalıyoruz, güçleniyoruz, tek yumruk oluyoruz. Bilmenizi isterim ki yolun sonuna doğru bütün Anadolu İstanbul’da tek yürek olacaktır, tek ses olacaktır, Kılıçdaroğlu olacaktır; ili , ilçesi , nahiyesi, mezrası bu büyük buluşmaya hazırlanıyor şu anda. Haramilerin saltanatını yıkma kararlılığı çığ gibi büyüyor yüreklerimizde. Rüzgara karşı yürüyenlerin zaferi olacaktır bu uzun, kutsal yürüyüşün sonu, emin ol. Belki ayaklarımız patlayacak, tırnaklarımız dökülecek, bir deri bir kemik kalacağız; ama kazanacağız. Diktatörleri al aşağı eden, sarayları, şatoları yıkan, dünyayı sarsan büyük yürüyüşler, hep büyük bedeller ödenerek kazanılmıştır bildiğiniz gibi; şimdi sıra bizde. Herkes için adalet diyorsunuz; herkesi birleştiriyorsunuz; özleneni yapıyorsunuz; ne güzel.
Aklı başında olan her insan anlıyor sizi, varılmak istenen yeri kavrıyor ve bu nedenledir ki peşiniz sıra yürüyor. Güven tazelediniz bu eyleminizle, öz güvenimiz tazelendi; dizlerimize derman geldi. İktidarın ilk defa bu kadar korktuğuna şahit oluyor gözlerimiz; bunu görmek için televizyonlarda kekeleyenlerin gözlerine bakmak yetiyor. Elbette bir şeyler yapmak istiyorlar; ancak ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar şu an. Ellerinin, ayaklarının titremesi bundandır. Çok iyi biliyoruz ve biliyorlar ki dağların doruklarından çağıldayarak inen karlı suların önünü kesmek pek de kolay olmayacaktır. Bu öyle bir akıştır ki ne engel tanır ne bent; denize ulaşılacaktır, okyanus olunacaktır sonunda. Tarihin akışında bir dolu örneği var bunun; aksini düşünmek bile mantığa ters.
Sevgili büyüğüm, lider olmak, tarih yazmak ,tarih olmak kolay değil; başaracağınızdan yüzde bir milyon eminiz. Yürüdükçe sertleşen adımlarınızda, yüzünüzden eksik etmediğiniz gülümsemede görüyoruz bu kararlılığı; yüreğinize sağlık.
Hedefi olanlar, hedefe varmak için yola çıkanlar asla ve asla yorulmazlar. Mustafa Kemal’in dediği gibi; hepimiz onun askerleri değil miyiz; biz de yorulmayacağız elbet, yorulsak da yola devam edeceğiz.
Sizinleyiz Sayın Kılıçdaroğlu, çoğuz, güçlüyüz, kararlıyız, inançlıyız, sizin gibiyiz biz de. Bu millet, önüne düşecek, halden anlar bir öncü bekliyordu, buldu. Artık gerisi kolay; çorap söküğü gibi gelecektir arkası.
“Güzel günler göreceğiz, güneşli günler/ motorları maviliklere süreceğiz” Nazım’ın özlediği günler kapıda. Dağ başını duman almış; Bolu dağlarının tepeleri pırıl pırıl şimdi siz yürüdükçe, biz yürüdükçe ağarıyor gün, aydınlanıyor Türkiye.
Korkuya teslim olmuş, umarsızlara, umutsuzlara selam olsun; dağıtılan , paramparça edilen adalet terazisinin parçaları tek tek birleştirilecek, doğru tartar olacak yeniden; adalet yerini bulacak. Haksız yere çalınan yaşamlar hak ettikleri yerlere gelecek sil baştan; gerçek suçlular hak ettikleri yerlere gidecek sonunda; olması gerekli olan da bu; başka türlüsü yalan, başka türlüsü talan.
Değerli büyüğüm, az kaldı, aşağıdan, yukarıdan, nereden bakarsak bakalım yolun sonu görünüyor; davullar zurnalar hazır. Yağız delikanlılar, güzel kızlar halaya hazır; Efeler, topuklu efeler harmandalıya hazır. Yağmur da yağsa, kar da düşse zamansız, zamanı geldi, gün gibi ortada her şey.
Hak ettikleri yerde olsun bu güzel ülkemin güzel insanları, tek dileğimiz bu, adalete güven olsun.
Gayrı yeter dediniz ya o bize yeter.
Bu daha başlangıç diyorsunuz, haklısınız; yanınızda olduğumuzu unutmayınız, sonuna kadar mücadeleye devam.
Sağlıcakla kalın, Allah başımızdan eksik etmesin sizi; size ihtiyacımız olduğunu da unutmayın sakın.
Hoşça kalın. MUSTAFA ESMER CENGİZ