Fetih, Arapça'da; "açmak, nusret, zafer, yol göstermek, hüküm vermek ve Yüce Allah'ın insanın bilmesine açtığı bilgiler, galibiyet ve zafere ulaştırma anlamlarına gelir.
Kelime, maddi yönlü fetih manasından çok, kalbi ve aklı vahye yönlendirmek, engelleri kaldırmak, vahye giden yolları akıl ve kalp fethiyle yapmayı yüklenmiştir. Aklın ve kalbin vahiy ile fethi..!
Allah Resulü Hz. Muhammed (s.a.v): "Ülkeler ve şehirler zorla alınır; Medine ise Kur’an ile fethedilmiştir." derken, yürek fethine vurgu yapmıştır. Bu konudaki Ayetler askeri zaferin değil, Mekkeliler ile 628 yılında yapılan Hudeybiye Antlaşması'nın akabinde inmiştir. Birçok sahabi, antlaşmayı küçük düşürücü mahiyette bulmuş ve bu da onları hoşnutsuzluğa sevk etmişti..! Halbuki Allah Resulü (s.a.v), insanların en çok sulh ortamlarında davete daha yakın durduklarını görmüş, Hudeybiye Antlaşması'nı Feth-i Mübin olarak nitelendirmişti. Allah’ın sana güçlü bir şekilde yardım etmesi için sana apaçık bir fetih ihsan ettik, deniliyordu.
Fetih, 48/3
İslam, kendine has barışçıl mahiyetteki prensip ve ilkeleri donanmış cihat ruhunu benimser. Ve yeryüzüne adaleti ve fazileti yayar. Böylece adaletle hakkaniyet, içtimai bir ahenkle yürüyerek, huzur ve saadette yansıma bulur..!
Coğrafya fetihlerinde hükmedilen topraklar üzerinde yaşayan insanları dine zorlamaz. Adalet ve Hakkaniyet ahengi; tek ilah, İslam hukuku ve anlayışının uzantısı olarak topluma yaşam tarzı ve yeni bir dünya düzeni sunar..! Rabbin varlığı ve kelamındaki yücelik, önce yüreklerde ve sonra da yaşamda varlık bulur. Çünkü bir fikrin, düşüncenin, olgunun ve inancın etkisi ancak yüreklerteki etkisine endekslidir. Yüreklerde ne hakimse; insana, yaşama, dünyaya ve sisteme o hakimdir.
Öyleyse yüreği fethetmek lazım! Ona ulaşmak, dokunmak, etkilemek..!
Mühteşem!
Sahaya inmek, iyi şeyler yapmak! İnsanı dinlemek, yaraya merhem olmak!
Yüreği fethetmek..!
Bir muhabbet açmak, bir Ayet'ten, bir Hadis'ten dem vurmak, tebessümle yaklaşmak! Sevgiye dair rötuşler yapmak, insana ısınmak, ısındırmak..!
Ve İnsana gitmek, dert dinlemek. Gözlerinin içine bakmak..! Acıyı, sevgiyi, sevinci, varlığı, yokluğu paylaşmak, ve yürekleri fethetmek..!
Mahallenin fakirinden, garibinden haberdar olmak! Yolu gözlenen olmak..! Yüreği, yürekleri fethedenlerden olmak..!
Öyle ki, yaşadığın mekan, iyiliğe, güzelliğe, yardıma, sohbete aşina olsun, Allah için aşık olsun..! Fethet yürekleri..!
İslam’a, insanlığa, adalet ve hakkaniyete köprü ol, çığır aç! Fethet yürekleri..!
İnsan olmanın gereğı bu değil midir?
Şahsın, şahsiyetin ve ahlakın Kur’an olsun! Çal yürekleri, fetih olsun..!
İsmin, künyen, salihatınla hemhal olsun! Dokun yüreğe fethet yürekleri Allah için...
En yücesinden, en asil olanından, en şanlısından...
Vahiy destekleyecek bu şanlı fethi, Hudeybiye’deki gibi..!? Hadi şanlı bir fetih yap! Dokun yüreklere..!
Rabb'in izzetinden, ikramından, lütfundan faydalan ve önce yüreğini, sonra da yürekleri keşfet! Ve fethet yürekleri..!
En asil olanından, en yüce olanından, en şanlısından..!
En takdire şayan olanından... Tıpkı Resuller gibi... Canlıya, yaşama, insana dokun! Fethet yürekleri..!
Zira Kur’an ancak fethedilen yüreklere yerleşir, orada hayat bulur. Oradan yol alır ve yayılır yeryüzüne..! Ak ve pak olarak... Fethet yüreğini ve yürekleri..!
Yanlışa yanlış derken, doğruyu gözet, dayanak ol, yüreklendir onu, açığa çıkar..!
Çığır aç, önder ol, yarış hayırlarda... Fethet yürekleri..!
Ama illaki dokun hayata, canlıya ve insana..!
Hadi, fethet yürekleri..!
Çünkü şanlı zaferler yürekten geçer..!
Ne mutlu o yüreklere...